Kitlesel fonlama ekonomisi

Kapitalizm demokrasi, adalet, zenginlik ve fırsat eşitliği vadeder. Oysa gerçekte sermaye, tepedeki yüzde birlik dilimde bulunan azınlığın elindedir. Maaşlı çalışanların ekseri çoğunluğu ise karın tokluğuna çalışır. Maaşlı çalışarak servet biriktirilmez. Servet sahibi olmak için bir üretim aracı sahibi olmanız gerekir. Fakat servetin ve sermayenin tepede bu kadar yoğunlaştığı bir ortamda başlangıç sermayesi olmayan insanların şirket kurup yüzde birin içine girmeye çalışması zordur. Bugün Amazon, Apple, Microsoft, Facebook vb. şirketlerin varlığı girişimciler için teşvik ve motivasyon kaynağı olmaktan çok bariyer olmaktadır. Dolayısıyla kapitalizm normal işleyişinde sermayeyi yoğunlaştırmak suretiyle girişimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırarak bir sistem içi çelişki yaratır. Bankalar bile, gayet mantıklı bir şekilde, yatırım kredisini sıradan bir vatandaşa değil genelde iktisadi rüştünü ispat etmiş, teminatı olan girişimcilere ve şirketlere verir.

Bir nevi online kredi kanalı olan kitlesel fonlama aslında, ortaya çıkış amacı bu olmasa bile, kapitalizmin bu iç çelişkisini çözmeye yönelik büyüyen bir fenomen. Kickstarter (2009), IndieGoGo (2008) ve GoFundMe (2010), belli bir doygunluğa ulaştıktan sonra büyüme hızı yavaşlayan sektörün üç büyük oyuncusu. Bu üç platformun toplam hacmi ise sektörün yarısından fazlasına tekabül ediyor. Bütün platformlar birebir aynı gruba hitap etmediği için ürün farklılaştırması olan oligopol bir piyasadan bahsedebiliriz.

İki taraflı platform

Kitlesel fonlama platformlarında genelde moda, sanat, müzik, tasarım, oyunlar ve teknoloji gibi daha ziyade yaratıcılığa dayanan proje kategorileri yer alıyor. Girişimciler bu kategorilerden birine fikirlerini, tercihen ilgi çekici, birer video ile yüklüyorlar. Şunu söylemeliyim ki bir noktada videodaki performans ve sunum, projenin içeriğinden daha önemli hâle geliyor. Çünkü insanların bu projenin makul olduğuna, gerçekleştirilebileceğine ve para vermeye değer olduğuna ikna olmaları lazım. Dolayısıyla her türlü pazarlama numarasını kullanmak serbest. Tabii abartılırsa insanlar ciddiye almayacak, küçük konuşulursa da projeden etkilenmeyeceklerdir.

Ardından bir hedef para miktarı ve son mühlet belirleniyor; mesela uçan kaykay 250 bin dolarlık bir hedef belirlemişti ve süresi dolmadan 2 katına, yani 500 bin dolara ulaşmıştı. İstenilen paraya, yani sermayeye, ulaştıktan sonra vadedilen eylem planına göre üretim sürecine başlanıyor. Eğer küçük çaplı bir projeyle yola çıkıp tahminleri aşan bir hacme ulaşılırsa o büyük üretim yapılamayabiliyor.

Ürün ve fiyat farklılaştırma

Kitlesel fonlama platformlarındaki (KFP) ürünler genelde, standart piyasada bulunmayan ve niş pazarlara yönelik ürünler oluyor. Geliştirici firması fi tarihinde kapanmış bir bilgisayar oyununun devam oyunu veya dağılmış bir müzik grubunun yeni albüm kaydı gibi. Mesela müzik grubu prodüksiyon masrafları için bir demo şarkı yayınlayarak hayranlarından destek bekliyor. Bunu yaparken de, misal, 10 dolarlık katkıda bulunanlara albüm satışa çıkmadan evvel mp3 formatında internetten bedava indirme, 25 dolarlık katkıda bulunanlara CD ve poster, 50 dolar katkıya imzalı CD, MP3 ve imzalı poster vb. özelleştirilmiş paketler sunuyor. Veya eski bir bilgisayar oyununun devamı için küçük bir oyun geliştiricisi olan inXile Entertainment, Wasteland 2 için bir Kickstarter projesi çağrısı yapmıştı. 15 dolar katkıyla oyunu satın alabilirken, 1000 dolar veren kısıtlı sayıda kişinin isimleri oyundaki birer NPC karaktere veriliyor. Yani hayranlar için özel içerikler hazırlanıp ürün farklılaştırmasıyla projeye katkı sunulması daha cazip hâle getiriliyor. Bu arada, konudan bağımsız, RPG meraklıları için hem Wasteland 2 hem geçen sene çıkan Wasteland 3’ün olağanüstü oyunlar olduğunu söyleyebilirim.

Kitlesel fonlama platformlarının muhasebesi

Kickstarter ve IndieGoGo fonlama hedefine ulaşmış başarılı projelerden yüzde 5 komisyon alıyor. Ayrıca yapılan ödemelerden kredi kartı şirketleri için yüzde 3’lük bir işlem ücreti kesiliyor. Farklı sektörlerde iş yapan Amazon, eBay, App Store vesaire gibi diğer online platformları düşünecek olursak Kickstarter ve IndieGoGo’nun internet ortalamasının altında bir kesinti yaptığını söyleyebiliriz. GoFundMe ise 2017 yılında yüzde 5’lik komisyonu tamamen kaldırıp yüzde 0 yaparak siteyi tamamen bağış usulü finanse etmeye başladı. Yüzde 3’lük kredi kartı işlem ücreti hâlâ varsa da yüzde 5’lik komisyonun sıfırlanması GoFundMe’yi sektörün tepesine taşıyan en önemli güç oldu.

Bu platformlarda en fazla proje genelde film, müzik ve bilgisayar oyunu kategorilerinden çıkarken dans, gazetecilik, tiyatro ve fotoğraf az sayıda proje üretilen kategoriler. Her sene en çok fon alan projeler ise genelde bilgisayar oyunları, masaüstü oyunları, teknoloji ve tasarım ürünleri oluyor. Başarı yüzdeleri en yüksek proje kategorileri müzik, dans ve tiyatro iken en düşük olanlar moda, teknoloji ve yayın kategorileri. Kickstarter’ın ortalama başarı oranı ise yüzde 38 iken IndieGoGo’da bu oran yüzde 18. Bence bunlar tahmin edilenden düşük yüzdeler.

Öte yandan fonların dağılımında müthiş bir yoğunlaşma var. Mesela bir platformdaki girişimcilerin yüzde 61’i hiçbir fon almamışken girişimcilerin yüzde 0,7’si toplam fonların yüzde 73’ünü almış. Bu da birçok projenin aslında sürü psikolojisi ve “hype” ile yükseldiğine işaret ediyor.

En çok fonlanan tekil projelere bakacak olursak, ilk akla 51 milyon dolar fon toplayan Pamu Slide isimli AirPods benzeri bluetooth kulaklık geliyor (IndieGoGo). Pebble Time isimli akıllı saat 20 milyon dolar (KickStarter), Coolest Cooler isimli hoparlörlü bir piknik buzluğu 13 milyon dolar fon almıştı (KickStarter). Frosthaven isimli bir masaüstü oyunu da 500 bin dolar hedefleyip 13 milyon dolara ulaşmıştı (KickStarter). Daha çok sosyal projelerin yer aldığı GoFundMe’nin en büyük kampanyası ise 44 milyon dolar toplanan America’s Food Fund. Dünyanın en zengin ülkesinin açlıkla mücadele için bağış toplaması da…

Diğer büyük projelere hızlıca bakınca yine bilgisayar oyunu, çok cepli seyahat ceketi, mobil oyun, seyahat tripodu falan gibi belki ürünün hayranları için heyecan verici ama genelde ıvır zıvır şeyler olduğunu göreceksiniz.

Fiyaskolar dünyası

En başta söylediğim gibi, kitlesel fonlama projeleri büyük ölçüde reklam ve pazarlama üzerinden döndüğü için hem başarı oranları beklenilenden düşük hem çok sayıda fiyasko ve dolandırıcılık örneği var. Çünkü iş modelinde çok ciddi bir bilgi asimetrisi var. Üretim için fon isteyenler, büyük ölçüde, neyi yapıp neyi yapamayacaklarının bilgisine sahipken destek verenlerin elinde makyajlanmış bir tanıtım videosundan fazlası yok. 

Örneğin Coolest Cooler 50 bin dolar hedeflemiş ve 13 milyon dolar toplamıştı. 62 bin kişi destek oldu. Fakat kapasiteyi zorlayarak 40 bin tane piknik buzluğu ancak üretilebildiler. 22 bin kişi hala buzluklarını bekliyor. IndieGoGo’da biri geleceğin mobil cihazı olacak DragonFly FutureFön için 720 bin dolar toplayıp kayıplara karışmıştı. Tiko 179 dolara satılacak bir 3D printer vadetmiş ve 16 bin kişiden toplam 3 milyon dolar toplamış fakat tek bir tane bile üretemeden kapanmıştı. Bir başka proje de pasif soğutma ve mavi lazer teknolojisi kullanarak 1 watt’tan düşük bir enerji ile evinizi aydınlatacak bir lamba vadedilerek 500 bin dolar toplanmıştı. Tabii ortada ne lamba var ne de bir şey. İnternet bu dolandırıcılık vakalarıyla dolu. Hatta son yıllarda bu vakaların giderek arttığı görülüyor. Kitlesel fonlama platformlarının çoğu bu gibi durumlarda herhangi bir sorumluluk kabul etmiyor.

Ohio’dan biri Kickstarter’da “Ben patates salatası yapacağım” diyerek 10 dolar toplamayı hedeflemiş ama 55 bin dolar toplamıştı. GoFundMe’de birileri Trump’ın yapmadığı Meksika duvarını inşa etmek için kampanya açıp 20 milyon dolar toplamıştı. Bu ikisi dolandırıcılık sayılmasa bile modeldeki arızaların göstergeleri.

Türkiye’de FonlaBeni, ArıKovanı, Buluşum, FonBulucu ve CrowdFon gibi yerli kitlesel fonlama platformları da var. Arada tek tük, Ekümenopolis filmi gibi, güzel işler yapılmışsa da toplamda pek başarılı olmadıkları ve fazla ilgi görmedikleri ortada. Bana kalırsa 2010’lar crowdfunding için abartılı bir heyecan ve reklam fırtınasıyla geçti. Şimdilik belli bir doygunluğa ulaşarak bir platoya oturdu sanki. Pek çok kitlesel fonlama platform yatırımcısı artık yeni sektörlere kaymanın hesabını yapıyor. Belki niş tüketici gruplarının birinci dünya sorunlarını çözerek arzularını tatmin edecek bazı işler yapılıyorsa da sistemin makro sorunlarını çözecek bir mekanizma değil. Tıpkı Yunus Muhammed’in mikro kredi fiyaskosunda olduğu gibi, vaatler çok büyük ama başarılar çok küçük. Unutmayın, Ginger/Segway bize milenyumun icadı olarak pazarlanmıştı.

Yazar hakkında

Anıl Aba

İktisat alanındaki lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi ve London School of Economics'te çift diploma programı ile tamamlayan Anıl Aba, doktora derecesini Amerika'da Utah Üniversitesi'nden aldı. Rusya'da School of Advanced Studies'te bir yıllık post-doc yaptıktan sonra 2018 senesinde Türkiye'ye dönüp Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünde ders vermeye başladı. Aba, aynı zamanda BirGün gazetesinde düzenli olarak popüler iktisat üzerine yazılar yazmaktadır.