NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağı üç bölümlük bir serinin ilk parçası. Yavaş medya konusuna eğilen bu özel odak serisinin ilk kısmında habercilik ve hız ilişkisini ele aldım. Hem seriyle hem de bu özel formatla ilgili geri bildirimlerinizi bekliyorum.
“Ne Okuyoruz” bölümünde ise Rusya’nın yabancı ajan yasasıyla sansürü, TikTok’un algoritması, ABD’de yerel basının el değiştirmesi ve daha fazlası konu başlıklarımız arasında.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
RUSYA’NIN “YABANCI AJAN” SANSÜRÜ
Bir önceki hafta Rusya’daki en önemli araştırmacı gazetecilik yayınlarından birisi olan The Insider, Rusya’nın meşhur yabancı ajan listesine eklenmişti. The Insider’ın belki de en büyük işlerinden birisi, Bellingcat ile ortak yürüttükleri MH-17 uçağının düşürülmesi ve kaybolması hikâyesiydi. Bu dosyadaki çalışmalarıyla uluslararası çapta adını duyuran gazeteci Roman Dobrokhotov da bir süredir Rusya devletinin hedefindeydi.
Çalıştığı kurumun yabancı ajan listesine alınmasından kısa bir süre sonra Dobrokhotov, 28 Temmuz günü hem kendi hem de ailesinin evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Baskında evlerdeki tüm elektronik cihazlara ve pasaportuna el konuldu, kendisi de sorgu için götürüldü. Sonrasında serbest kalsa da FSB’ye ait bir araçla gözaltına alınması, evinden fotoğrafları basına sızdırarak karalama kampanyası başlatılması ve telefon numarasının sistemde bir gün boyunca kaybolması gibi fazlasıyla tedirgin edici durumlar söz konusu.
Baskının Dobrokhotov’un Rusya dışına yolculuğundan bir gün önce olması ve Rusya’da 19 Eylül’de seçimlerin olacağı da hesaba katıldığında bu gelişmelerin arkasında bu yayını susturmak olduğu açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Rusya ve diğer birçok ülke için bu yabancı ajan düzenlemeleri keyfi baskınları ve sansürü kolaylaştırıyor. Bu yüzden Mısır gibi birçok ülke de benzer yöntemlere daha sık başvuruyor.
ABD’DE YEREL BASIN EVİNE DÖNÜYOR
Yerel gazeteciliğin önemi ve yaşadığı sorunlar bültende sıkça değindiğimiz başlıklardan birisi. ABD özelinde yerel basının en büyük sıkıntı kaynaklarından birisi ise birkaç şirketin çok sayıda yerel gazeteye sahip olması ve bunun getirdiği yönetim sorunları.
Ne var ki, son dönemde bunun değişmesi söz konusu gibi görünüyor. Giderek daha fazla yerel gazete büyük kurumlardan ayrılıp yayın yaptıkları bölgedeki yatırımcılara veya şirketlere geçiyor. Örneğin bu alandaki devlerden Gannett 23 yerel yayını elinden çıkardı. Bu akım hem gazetelerin büyük kurumlar içerisinde kaybolmasının önüne geçme hem de hitap ettikleri bölgeyle daha derin bir ilişki kurabilme potansiyelini taşıyor. Yerel yayınların hakkında yazdıkları bölgeyle her anlamda daha doğrudan ve derin bir ilişkiye sahip olması da hem haberciliğin kalitesini hem de okurla ilişki seviyesini arttırabilecek bir etken.
Alakalı: ABD’de ve dünyada, basının önemli sıkıntılarından birisi de haber odalarındaki temsil sorunu. NiemanLab’in haberine göre en azından ABD’deki haber odası liderliğinde bir değişim başlamış gibi görünüyor.
HERKES TIKTOK’UN ALGORİTMASINI KONUŞUYOR
Sosyal medya platformları ile birlikte hayatımızın parçası hâline gelen algoritmaları sıkça konuşuyor ve tartışıyoruz. Son dönemde hakkında en çok konuşulan algoritmalardan birisi TikTok’un tavsiye algoritması.
Bu algoritma üzerine Wall Street Journal’ın yaptığı araştırma, sistemin çalışma mantığına daha içeriden bakmamızı sağlıyor. WSJ yalnızca birkaç gizli ilgi alanına ve sınırlı kişisel bilgiye sahip botlar ile yürüttüğü araştırmada birkaç saat içerisinde TikTok’un bu ilgi alanlarını keşfedip hesapları bu kategorilerin en uç noktalarına götürebildiğini keşfetti. Yalnızca hangi videoları tercih edip etmediğinizi dikkatli bir şekilde incelemesi ve sizi bu şekilde sınaması bile yeterli oluyor.
Elbette platformun aktif kullanıcıları da bunun farkında. Özellikle gençler arasında TikTok’un algoritmasını sorgulamak ve onu kendi isteklerine göre manipüle etmek konusuna büyük bir ilgi var. Ama ne yazık ki bu durum, kendisini biraz kötü hisseden bir gencin kısa sürede intihara dair videolarla karşı karşıya kalmayacağı anlamına gelmiyor.
Alakalı: TikTok aynı zamanda birçok alt kategori ve akımı da içerisinde barındırmasıyla gündem oluyor. Çin’deki fabrika videoları ve Türkiye’deki işçi videoları gibi akımlar bunlardan yalnızca iki tanesi.
BİR GELİR KAYNAĞI OLARAK YANLIŞ BİLGİ
Yanlış bilgi sorununun ne kadar tehlikeli olduğunu artık anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. Kimi zaman insanların komplo teorileri ile sokağa dökülmesine, kimi zaman da kendi oğlunun yaşadığı bir silahlı saldırının yalan olduğunu iddia etmesine neden olabilecek yalanlardan bahsediyoruz.
Çoğu zaman bu komplo teorilerini ve yanlış bilginin getirdiği ilgiyi tamamen çıkar amaçlı kullananları gözden kaçırabiliyoruz. Ülkemizde de sık sık örneğini gördüğümüz, kendi adını duyurmak için COVID-19 ve aşılar konusunda komplo teorilerine başvuran doktorlar ABD’de de mevcut. Bunun yanında yanlış bilgi ve komplo teorilerini yaymak konusunda uzmanlaşan PR şirketlerinin sayısı da giderek artıyor. YouTuberlar ile aşı konusunda komplo teorilerini yaymaları için sponsorluk anlaşması yapmaya çalışanlar bile var.
Bunların ne kadar etkili olduğunu bilmemiz mümkün olmasa da bir sektör hâline gelmiş olması ciddiye alınması gereken bir gelişme. Bu konuda ne yapılabileceği ise şimdilik bir soru işareti ama yanlış bilgiyi suça çevirmenin işe yaramadığını her deneyen ülke ile tekrar görüyoruz.
KISA KISA
🇲🇹 Malta, Panama Papers araştırmasında ortaya çıkan yolsuzluklar ardından öldürülen gazeteci Daphne Caruana Galizia’nın ölümünde sorumluluğu olduğunu kabul etti.
🇨🇳 Çin’deki sel felaketlerini haberleştiren LA Times ve DW muhabirleri, “Çin’in adını karaladıkları” için bir grup Çin vatandaşı tarafından taciz edildi.
💻 The Markup, Citizen Browser projesini büyütmek için Almanya merkezli Süddeutsche Zeitung ile ortak çalışacaklarını duyurdu.
📈 BuzzFeed’in halka arzının ardından gözler diğer dijital medya devleri Vox ve Vice’a döndü.
⚖️ Abartılı ve içi boşaltılmış bir objektiflik ısrarı gazeteciliğe faydadan çok zarar olarak geri dönebilir.
🎆 Gawker, oldukça tartışmalı bir tasarım ile geri döndü.
💰 Twitter, gazetecilik yatırımlarına bir yenisini ekledi ve haber derleme uygulaması Brief’i satın aldı.
📝 Travmatik olaylar hakkında haber yazarken bu olaya maruz kalanların travmasını tekrarlatmayacak şekilde yazmaya dikkat etmek gerekiyor.
🔍 Bir web sitede sağ tıkladığınızda çıkan “Inspect” menüsü gazeteciler için önemli bir araç olabilir.
📬 E-bültenler ile araştırmacı gazeteciliğin bir araya geldiği iyi örneklerden beş tanesini GIJN derledi.
Haftanın odağı: Yavaş medya – Bölüm 1
Bu hafta bülten için bir ilki deneyeceğim ve haftanın odağında üç hafta sürecek bir seri yazacağım. Konumuz yavaş medya ve bu konuya üç farklı eksenden bakacağız: haberler, dergi yayıncılığı ve niş yayıncılık. Amacım hem gazetecilik ve medya üretimine dair bazı alışkanlıkları sorgulamak hem de farklı yayın modellerini ele almak.
Yavaş medya başlığına haberlerle başlamak sanırım en doğalı. Özellikle sosyal medya ve dijital habercilik ile habere ve bilgiye ulaşma hızımızın kontrolsüzce artmasının avantajlarına odaklanırken beraberinde gelen riskleri göremedik. Şimdilerde ise bu negatif sonuçları ile uğraşıyoruz.
Bunların başında dijital haberciliğin kalitesinde sebep olduğu düşüş var. En hızlı haber girmek, bu sayede en çok tıklanmayı almak için verilen mücadele birçok editoryal sürecin aksamasına, haber yazımının kalitesizleşmesine ve tek cümlelik haberler gibi garabetlere neden oldu. Bununla birlikte sosyal medyanın getirdiği “Son Dakika” görselli kaynaksız haberler de hızlı haber ulaştırma çabasının sonucunda hiçbir bilgi ulaştırılamaması gibi bir sonuç doğurdu.
Haber tüketicileri için de bu durum birçok sorunu beraberinde getirdi. Sonu gelmeyen son dakikalar ve o son dakikaların güncellenmesi normal okurun bile bir muhabir gibi haber takibinde kalmasına neden olabiliyor. Bu hız aynı zamanda “bir şeyleri kaçırma korkusunu” (FOMO) getiriyor ve okurlar bir süre sonra önce haber bağımlısı ardından da haberden kaçan kişilere dönüşebiliyor.
Elbette sadece aşırı habere maruz kalma ve doomscrolling değil okurun haberden uzaklaşma sebebi. Bahsettiğim hız kaynaklı haber ve bilgi kalitesinin düşüşü de burada bir rol oynuyor. Bunların üstüne hız içerisinde doğrulama ve editoryal kontrol gibi süreçlerin iptal edilmesi, ardından da yanlış ve asılsız haberlerin yayılması eklenince bu sefer insanlar okudukları haberlerle de bir güven sorunu yaşamaya başlıyor. Bu durum da çok farklı aktörler tarafından manipülasyona açık bir ortam yaratıyor.
Bu yüzden haberciliğin hızla ilişkisini gözden geçirmemiz gerekiyor. Evet, okura bilgiyi olabildiğince çabuk ulaştırmak lazım ama bunu doğru bilgiyle yapmak gerekiyor. Doğruluğu —ve kimi zaman bilgi kabul edilip edilemeyeceği— şüpheli cümleleri hız uğruna haber şeklinde servis etmek hem gazeteciliğe hem de okura haksızlık. Eğer haberi hızlı bir şekilde ulaştırmak istiyorsanız bunun yolu her önünüze düşeni haber şeklinde paketlemek değil, haber üretecek insan gücünüzü büyütmek olmalı.
Ama diğer yandan da hız konusunda bu kadar takıntılı olmamak gerekiyor. Yavaş gazetecilik gibi kalite ve derinliği ön plana alan bir gazetecilik yaklaşımı da mümkün. Hatta bu tarza olan ilgi de artıyor. Elbette burada yavaşlığı ve derinliği belirleyecek olan sizsiniz ama okurun kaliteli ve derin habere ihtiyacı giderek artıyor.
Daha yavaş bir yaklaşım aynı zamanda gazeteciliğin gücünü de ön plana çıkartacaktır. Araştırmacılık kabiliyeti, gazetecinin konuya dair uzmanlığı ve haber yapmanın incelikleri böyle işlerde kendisini daha iyi gösterir. Okur da bu farkı algılayıp ona göre tercihini yapar.
Önümüzdeki hafta konumuz dergiler olacak. Yavaşlığın önemini ve dergi formatının bu noktada nasıl bir rol oynayabileceğini birlikte inceleyeceğiz.