cocuk-genc-haber-gazete

Çocuklar ve gençler için haber yazmak

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Haftanın odağında gazetecilik alanındaki önemli bir eksik olduğunu düşündüğüm çocuklar ve gençler için haber kaynakları var. Bunların yokluğunun neden önemli bir sorun olduğunu anlatmaya çalıştım.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise ABD’nin İran’a dijital sansürü, Facebook’un e-bülten girişimi, sanal etkinlikler ve daha fazlasını bulacaksınız.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

presstv.com adresine el konulduktan sonra ABD Adalet Bakanlığı tarafından siteye konulan uyarı ekranı.

Bu hafta ne okuduk?

ABD’NİN ORANTISIZ İRAN SANSÜRÜ

Propaganda ve uluslararası yanlış bilgi kampanyaları geçtiğimiz yıllarda ülkeler arası ilişkilerin en sevilen başlıklarından birisi oldu. Özellikle ABD’den düzenli olarak bu tarz operasyonlara maruz kaldıkları yönünde açıklamalar duyuyoruz. 

Bunların etki seviyesi ve gerçekliği tartışmalı olmasına rağmen özellikle Rusya, Çin ve İran bu konuda sıkça ismi anılan ülkeler. Her ne kadar İran’ın operasyonları görece küçük ve etki gücü az görünse de ABD buna karşı örneği az görülmüş bir hamle yaparak İran devleti ve bu operasyonlar ile ilişkili olduğunu iddia ettiği onlarca web siteye bir detay vermeden el koydu

Bu sansüre biraz daha detaylı bakıldığındaysa çok sıkıntılı bir tablo ortaya çıkıyor. Bazı siteler gerçekten İran devletinin yayınları olsa da önemli bir kısmının alakası yok. Kimileri İran içerisindeki farklı gruplara ait, bazılarının ise İran’la hiçbir ilişkisi yok. Örneğin LuaLua TV Bahreyn’deki baskıdan kaçanlar tarafından kurulan ve ülkeyle ilgili bağımsız haberler yapmaya çalışan bir yayın. 

Bu gelişmeler çok tehlikeli bir trende işaret ediyor. “Özgürlüklerin savunucusu” ABD politik amaçlarla uluslararası sansüre başladığı noktada diğer ülkeleri de cesaretlendirecek. Bu şekilde devam edildiğinde ise gazeteciler ve medya kurumlarının uluslararası siyasette birer pazarlık malzemesine dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. 

İÇERİK YÖNETİMİ OTOMASYONA BIRAKILMAMALI

İnternetin bir arşiv olarak ne kadar önemli olduğundan sıkça bahsediyoruz. Ama büyük platformların daha temiz bir ortam sağlamak için gösterdikleri çaba her geçen gün bu arşiv gücünü de riske atıyor.

Bunun en son örneği ise YouTube’un otomatik içerik yönetimi sisteminin “hatası” ile karşımıza çıktı. Right Wing Watch isimli grup, ABD’deki aşırı sağ grupları ve yaydıkları komplo teorilerini takip ediyor ve bunları bir merkezde derleyerek arşivlenmesini sağlıyor. Fakat YouTube’un sistemine takılan kanal bir anda kapatıldı. Ardından yaptıkları itiraz da reddedilince konuyu diğer platformlara taşıdılar. Bu sayede kanalın kapatılması büyük bir ilgi toplayınca YouTube hızlı bir şekilde “bir hata olmuş, pardon” diyerek kanalı tekrar yayına aldı.

Bu örnek bir kez daha bizlere büyük platformların ve onların otomasyona bağımlılığının ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Özellikle de söz konusu olan içerik yönetimi gibi fazlasıyla nüans barındıran bir konu olduğunda. İnternette gazetecilik, araştırma veya arşivcilik yapan herkesin bu olasılığı da hesaba kattığı yedek planlarının olması şart. 

FACEBOOK BULLETIN İŞE YARAR MI?

Bu aralar teknoloji devleri gözünü “creator economy” adı verilen içerik ve medya üretici kitleye çevirmiş durumda. Patreon, Substack ve OnlyFans gibi platformların yakaladığı başarıdan pay almak isteyen büyük platformlar sırayla şansını deniyor.

Facebook da e-bülten kısmında Bulletin adını verdikleri platform ile rekabete dahil oldu. Ama bildiğimiz e-bülten platformlarından daha farklı bir yol izliyorlar. Şu anda sadece kendilerinin büyük bir özenle (yani en az baş ağrısı yaratacak ve genellikle sevilen) seçtiği isimlerden oluşan platform bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Yani ısrarla bir medya şirketi olmadığını söyleyen Facebook, çatısı altında bir medya şirketi kurdu.

Her ne kadar erişim gücü büyük olsa da Bulletin’in başarılı olmak için en başta Facebook ile medya arasında yıllar içerisinde yarattıkları güvensizliği aşması lazım. Bunu Bulletin’i bağımsız bir siteye koyarak yapma niyetini gösteriyorlar fakat başlangıçtan itibaren bu kadar kontrol sahibi olmaları ve oldukça kapalı bir platform kurmuş olmaları pek de umut vermiyor. 

COVID GİTSE DE SANAL ETKİNLİKLER KALABİLİR

Son bir buçuk yıl içerisinde birçoğumuz bilgisayar karşısına geçip ekrandaki konuşmacıları veya kutular içerisindeki arkadaşlarımızı görmeye fazlasıyla alıştık —hatta bıkmaya bile başladık. Normalleşmeyi daha sık konuşmaya başladığımız günlerde bu sanal etkinlikler konusunu da tekrar düşünmeye başlıyoruz.

NiemanLab’de bu hafta yayınlanan bir yazı, ABD medyası için sanal etkinliklerin rafa kalkmayacağını söylüyor. Birçok yayın yeni şeyler denemeye devam ediyor ve nasıl geliştirebileceği üzerine kafa yoruyor. Her ne kadar mecburiyetten aşırı kullanımın getirdiği bir bıkkınlık olsa da bu süreç içerisinde yayınlar sanal etkinliklerin potansiyellerini de daha iyi görmeye başladı.

Bizim için de bunu düşünmenin ve bu formatı daha da geliştirerek kullanmanın faydalı olacağına inanıyorum. Özellikle de ülkemizde hemen her alandaki etkinliklerin bir veya birkaç şehre sıkıştığı gerçeğini de düşünecek olursak, bu formatı üzerine daha fazlasını ekleyerek yapmanın tüm ülkeye erişebilme konusunda çok faydası olacaktır.

KISA KISA

🌍 Afrika’daki birçok ülke yanlış bilgiyle mücadele için cezalandırma yolunu tercih ediyor ve bu yüzden başarısız oluyor.

📱 Sosyal medyada başarılı paylaşımlar konusunda fikir almak için NYT’nin neler yaptığına bakabilirsiniz.

🤔 Yeni bir çalışma, yalan haberlerin insanların davranışlarını değiştirip değiştirmediği sorusunu cevaplamaya çalıştı.

🇭🇰 Hong Kong’da yaşayanlar için bağımsız basın artık büyük bir soru işareti.

🐦 Twitter’ın yapay zekâ konusunda çalışması için kurduğu ekip her teknoloji şirketine iyi anlamda ders olacak nitelikte.

🐟 Bir gazeteci yediği sandviçin içindeki ton balığının gerçek olup olmadığından şüphelenirse işi ne kadar ileri götürebilir merak ediyorsanız, bu yazıyı okuyun.

🤥 First Draft, yanlış bilgiyle mücadelede daha aktif bir yöntem olan “prebunking” (önceden teyitleme) üzerine bir rehber yayınladı.

NYT for Kids'in özel illüstrasyon kapaklarından birisi.
New York Times

Haftanın odağı: Çocuklar ve gençler için haber yapmak

Sanırım hepimizin çocukluk ve gençlik dönemlerinde duymayı en sevmediği cümlelerden birisi “bunun için daha küçüksün”dü. Bu cümle kimi zaman gerçekten tehlikeli bir şey için söylenirken kimi zaman da çocuğun merakı uygun bulunmadığında onu uzaklaştırmak için kurulur. Genellikle haberler ve dünyada olan bitenler de ikinci kategoriye girenlerden birisi.

Biraz daha büyüdüğümüzde ise bu sefer “neden gençler bu konularda bir şey bilmiyor, neden duyarsızlar” cümleleri gelmeye başlar. Ne var ki, bu süreçte kimse çocukların ve gençlerin dünyayı tanıma, etraflarında olan bitenleri takip etme konusunda herhangi bir imkânı olup olmadığını sorgulamaz. Eğer gazete ve dergi reyonlarını geziyorsanız orada çocuk ve gençler için olan yayınlara bir bakın, kaçı gerçekten haber içeriyor?

Tüm bunlardan bahsetmemin sebebi gazeteciliğin söz konusu çocuklar ve gençler olduğunda neredeyse hiçbir şey yapmıyor olması. Evet, çocuklar ve gençlere dair bol miktarda panik haberleri yazılıyor ama onların okuyabileceği, dahil olabileceği ve sorunlarını iletebileceği bir gazetecilikten bahsetmek pek mümkün değil.

Bunun aksi örnekler dünyanın farklı yerlerinde mevcut. New York Times’ın aylık basılı gazetesi NYT for Kids, Washington Post’un KidsPost bölümü veya Norveç’ten Supernytt gibi örnekleri saymak mümkün. Bu yayınların hepsinin ortak noktası ise çocukların dahil olduğu bir mekanizmayla ve onlar için üretilmesi.

Peki bu neden önemli? Öncelikle çocuklar ve gençler alışık olduğumuz klişelerin aksine genellikle oldukça meraklı ve öğrenmeye hazır ama okuyabilecekleri bir yayın yok. Günümüz gazetelerine ve gazeteciliğine yetişkinler bile kimi zaman zor tahammül ederken onların hiç şansı yok. Ama gerçekten onların sorunlarını ve önceliklerini de kapsayan bir gazetecilik hem onların medya okuryazarlığına hem de dünyaya hazırlanma sürecine büyük bir katkıda bulunacaktır.

Gazetecilerin de ekosistem içerisinde böyle yayınlara ihtiyacı var. Söz konusu çocuklar ve gençler olduğunda genellikle ya yetişkinlerin panikleri haber oluyor ya da onları nasıl “daha iyi/başarılı” yapabileceğimize dair haberler. Böyle bir ortamda çocukların ve gençlerin dünyayı nasıl gördüğü, sınav zamanı dışında nasıl sorunlar yaşadığı, neyle eğlendiği gibi noktalar tamamen unutuluyor. Sonrasında da gençleri hiçbir şekilde anlamayan bir medya ve toplum ile baş başa kalıyoruz. Ancak böyle yayınların varlığı gazetecilerin de yazdıkları haberleri gözden geçirmelerine, yazma biçimlerini değiştirmelerine katkıda bulunacaktır.

Medya okuryazarlığının her anlamda önemli olduğu, yanlış bilgiyle mücadelenin bir zorunluluk olduğu günümüzde gençlerin ve çocukların kendilerini eğitebilecekleri yayınlara ihtiyaç var. Aynı zamanda gençlerin ve çocukların ihtiyaçlarını daha iyi anlayan ve ifade edebilen bir gazeteciliğe de. Bunları sağlamak için atılabilecek en iyi adımlardan birisi, bu yaş gruplarına hitap eden gazetecilik yapmaya başlamak olacaktır.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir