Guardian'ın ilk sayısının ilk sayfası.

Guardian’ın 200 yıllık tarihi

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

⏱ Bu hafta bültenimiz 1320 kelime, okuma süresi yaklaşık 6 dakika.

Bu haftanın odağında Guardian gazetesi ve 200. doğum günleri var. Gazetecilik tarihine tanıklık eden ve şu anda dünya çapında öncü kurumlardan birisi olarak görülen Guardian’ın hikâyesini ve önemini ele aldım.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise sosyal medya platformları ağırlıkta. Twitter’ın duyuruları ve Facebook Oversight Board kararı öne çıkanlar. Ayrıca gazetecilikte yenilikçi olmanın önemine dair de bir başlığımız var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Twitter

Bu hafta ne okuduk?

TWITTER’DAN GÜZEL HABERLER DALGASI

Genellikle sosyal medya platformları yeni özellikler eklediğinde negatif sonuçlara ve yeni sorunlara neden oluyor. Fakat bu hafta içerisinde Twitter’ın art arda yayınladığı güncellemelerin hepsi olumlu.

Bunların başında fotoğrafları otomatik kesen algoritmanın sorunlarına getirdikleri çözüm var. Twitter algoritmayı tekrar eğitmekle uğraşmak yerine fotoğrafları otomatik olarak kesmeyi bırakarak bu sorunu çözmeyi tercih etti. Platformdaki taciz ve hakaret sorununa dair bir süredir test ettikleri, tweeti göndermeden önce uyarı verme özelliğini de herkese açmaya başladılar. Henüz hangi dilleri desteklediğini ya da çalışma detaylarını bilmesek de, özellik eğer hakaret veya saldırganlık içeren bir tweet yazdığınızı görürse “bunu göndermek istediğine emin misin” diyen bir uyarı ile sizi tekrar düşünmeye zorlayacak. Umarım bu özellik gazetecilerin sürekli maruz kaldığı tacizi hafifletmeye biraz olsun katkıda bulunur.

Son olarak duyurdukları yeni bir özellik ise diğer Twitter kullanıcılarına maddi destek vermenizi sağlayacak. Şu anda test edilen özellik ile isteyen Twitter kullanıcıları maddi destek almak için kullanılan PayPal, Patreon, CashApp gibi birçok yerdeki profillerini hesaplarına ekleyebilecek ve o kullanıcıya destek vermek isteyenler profildeki bahşiş butonu ile bunu kolayca yapabilecek. Bir abonelik sistemi yerine mevcut araçları entegre etme yolunu tercih etmeleri muhtemelen bu özelliğin daha aktif bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.

NUZZEL’A VEDA ETTİK

Üstteki maddede Twitter’ın verdiği güzel haberlerden bahsettim ama bu hafta gelen bir diğer haber özellikle interneti araştırma ve gündem takibi için kullanan kesim için büyük bir kaybı da beraberinde getirdi.

Twitter’da takip ettiğiniz veya listelerinize eklediğiniz hesapların en çok paylaştığı linkleri ve haberleri sizler için derleyen ve topluca okumanızı sağlayan bir servis olan Nuzzel, geçtiğimiz yıllarda reklamsız haber okuma hizmeti veren Scroll tarafından satın alınmıştı. Bu hafta ise Twitter Scroll’u satın aldığını ve artık Twitter çatısı altında geliştirmeye devam edeceklerini duyurdu. Fakat bu gelişme ile birlikte Nuzzel “şimdilik” kapatıldı. Twitter’ın Scroll ile neler yapacağını ise herkes merak ediyor.

Nuzzel’ın geri dönüp dönmeyeceği veya nasıl geri geleceği şimdilik belirsiz. Alternatif olarak önerilen TweetShelf, Mailbrew ve Refind gibi uygulamalar mevcut. Ama şu ana kadar test edebildiklerim özellikleri bakımından pek tatmin edici değildi. Belki zaman içerisinde kendisini geliştiren güçlü bir alternatif görebiliriz.

BEKLENEN TRUMP KARARI GELDİ

Geçtiğimiz hafta içerisinde en çok merak edilen haberlerden birisi Facebook Oversight Board’un Donald Trump’ın platformdan atılması konusunda ne karar vereceğiydi. Beklenen karar sonunda açıklandı.

Kurul özetle kararı haklı bulduklarını fakat Facebook’un çözmesi gereken daha ciddi sorunları olduğunu söyledi. Bunların başında platform kurallarının tamamen yasaklamaya imkân vermemesi, kuralların uygulanmasındaki sorunlar ve kararın alınma şekli var. Kurul, önümüzdeki altı ay içerisinde Facebook yönetimine kararı tekrar gözden geçirme tavsiyesinde de bulundu.

Uzmanların kararla ilgili tepkileri genellikle pozitif. Özellikle Facebook’un mekanizmalarındaki eksiklere ve sorunlara vurgu yapmaları oldukça önemli. Aynı zamanda kurul içerisinden sürece dair yazılanlar da en azından kurulun nasıl işlediğini daha iyi anlamamıza yardımcı oldu. Fakat tüm bunlar kurulun Facebook üzerindeki etki gücünün kısıtlı olduğu gerçeğini de maalesef değiştirmiyor.

YENİLİKÇİ OLMAK ŞART

Her ne kadar yenilikçi olmak veya teknolojiye ayak uydurmak artık anlamını kaybedecek kadar sık kullanılan kavramlar olsa da yapılan birçok çalışma özellikle medya ve gazetecilikte bunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

WAN-IFRA tarafından hazırlanan World Press Trends 2020-2021 raporu da bunlardan birisi. Raporda birçok önemli trend öne çıkıyor ama genel mesaj yenilikçi olmanın ve dönüşüme erken başlamanın büyük bir avantaj sağladığı. Sektörün geneline baktığımızda da bunu açık bir şekilde görebiliyoruz.

Yenilikçiliğin nasıl olabileceğine dair taze bir örnek olarak Quartz’ı verebilirim. Her zaman farklı formatları ve teknolojileri kullanmaya çalışan yayının yeni ürünü Quartz Essentials da bu tarzın devamı olan bir örnek. Haberleri önemli bilgiler ve arka plan verileri ile destekleyen bu yeni özellik, Quartz içerisinde okuduğunuz her haberi daha derin bir bağlama da oturtmanıza imkân veriyor. Örneklerini incelediğinizde bunun ne kadar faydalı olabileceğini hemen fark edeceksiniz.

KISA KISA

👁 Signal’in Instagram’da vermek istediği reklamları “fazla özelleştirilmiş” bulan Facebook, Signal’in reklam hesabını kapattı.

🇮🇳 Hindistan’da giderek büyüyen COVID krizi, basını da ağır bir şekilde etkiliyor.

🗂 Bu yazı ile haber araştırmalarınızda Wayback Machine’i daha verimli bir şekilde kullanmayı öğrenebilirsiniz.

🇵🇭 Filipinler’de internet trollerinin son hedefi yardımlaşma kampanyası organize eden aktivistler.

📚 Thompson Foundation, yerel çevre gazeteciliğine yönelik üç ücretsiz çevrim içi eğitim yayınladı: kaynaklar, hikâye anlatıcılığı, güvenlik.

🤥 The Epoch Times, Trump’ın arka planda kalmasıyla gündemini Çin ve ABD Demokratlarına karşı yayın yapmaya odakladı.

🇨🇦 Kanada’da yerel gazeteciliği desteklemek için yola çıkan Overstory Media Group 2023’e kadar 50 yayını ve 250 gazeteciyi desteklemeyi hedefliyor.

💰 Medya girişimi The Recount 18 milyon dolarlık yeni yatırım aldı.

💬 First Draft, canlı sohbet odaklı sosyal medya platformlarında yanlış bilgiye dair bir giriş rehberi yayınladı.

Haftanın odağı: Guardian 200 yaşında

Habercilik her ne kadar tarih boyunca farklı biçimlerde varolmuş olsa da dünyadaki ilk gazete örneklerini 1500’lü yılların sonlarında görmeye başladığımızı ve şu anda aşina olduğumuz tarzın 20. yüzyıl ile oturmaya başladığını düşünürsek aslında oldukça genç bir üretim biçiminden bahsediyoruz. Böyle bir durumda bir gazetenin 200 yaşına girmesi büyük bir haber. 

200 yaşını kutlayan bu gazete dünyada gazetecilik denildiğinde akla gelen ilk isimlerden birisi olan The Guardian olunca, üzerine konuşmamak ayıp olurdu. Geçmişten günümüze getirdiği tecrübeler, yaşadığı dönüşümler ve duruşu ile Guardian gazetecilik tarihinde çok önemli bir yere sahip.

Yayın hayatına 1821 yılında The Manchester Guardian olarak başlayan ve uzun yıllar boyunca Manchester’dan yayın yapan gazete, 200 yıllık tarihi boyunca birçok tarihi olaya ve büyük dönüşümlere tanıklık etti ve bu da oldukça derin bir arşive sahip olmalarını sağladı. İlginç bir bilgi: Gazetenin teknik olarak yayınladığı ilk haber bir kişinin bulduğu kayıp köpekle ilgili ilanı. Gazetenin şu anda merkezi olan Londra’ya taşınması ise 1970’li yıllarda, büyük tartışmalar sonrasında gerçekleşti.

200 yıl içerisinde Guardian dört sayfalık haftalık bir gazeteden, tüm dünyada okunan ve gündem belirleyecek haberlere imza atan bir kuruma evrildi. Bu süreç içerisinde kimi zaman eleştirilere sebep olsa da daima net bir editoryal duruşa ve yayın politikasına sahip oldular ve bunu korumak için ellerinden geleni yaptılar. 

Sanırım The Guardian’ın gazetecilik tarihi içerisinde özel bir yere sahip olmasında bu duruşun önemli bir katkısı olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Kişisel görüşler bir yana, bir gazetenin kendi yayın politikasını ve felsefesini belirlemesi, bu eksende gazetecilik yapmak için her yolu denemesi ve başarılı bir kuruma dönüşmesi sektör içerisinde ayrı bir yerde durmalarının en büyük sebebi. Kurumsal yapılarının patron sözünden çıkmayan bir şirket yerine gazetecilerin olabildiğince bağımsız hareket edebildiği bir biçime sahip olması yaptıkları gazetecilikte de kendisini gösterdi. Aksi bir durumda GCHQ kapıyı çaldığında Snowden belgelerinin olduğu diskleri onlara vermek yerine gözlerinin önünde dremel ile imha etmek gibi bir hamleyi asla yapamazlardı.

Bu yapı okurlarla kurdukları ilişkiyi de etkileyen bir faktör. Bu sayede okurlarıyla bir topluluk ilişkisi kurabilmeyi başarıyor ve işin ekonomik boyutunu okurlarına saygılı bir şekilde yürütmeyi başarabiliyorlar. Birçok kurum ödeme duvarlarına mecbur kalırken, Guardian’ın haberleri kısıtlamayan bir abonelik sistemiyle imrenilecek bir gelir elde edebiliyor.

200 yıl birçok kurum için uzun bir zaman ama bir gazete için bunun anlamı çok daha büyük. 200 yıl içerisinde tanıklık ettikleri olaylar, arşivlerine giren haberler ve yaşamak zorunda kaldıkları dönüşümler aslında Guardian’ın tarihini aynı zamanda Avrupa ve Amerika gazetecilik tarihiyle denk kılıyor. Bu yüzden Guardian’ın tarihini ve tecrübelerini okumanın da ayrı bir değeri var.

Guardian da bunun farkında olacak ki, 200. yaş kutlamalarında özellikle vurgu yaptıkları noktalardan birisi gelecek. Yayınladıkları yazılar ve verdikleri mesajlar ile en azından bir 200 yıl daha buralarda olmak istedikleri mesajını veriyorlar. Gazeteciliğe dair karamsar senaryolara her gün yenileri eklenirken böyle olumlu bir mesaj görmek de sanırım herkes için motive edici oluyordur.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir