NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
⏱ Bu hafta bültenimiz 1220 kelime, okuma süresi yaklaşık 5 dakika.
Bu haftanın odağında bir şakanın ülkemizdeki gazeteciliğe dair neler anlattığına baktım. Bazen çok küçük görünen bir olay görmezden gelmeye alıştığımız kimi sorunları tekrar hatırlatmak için çok faydalı olabiliyor.
“Ne Okuyoruz” bölümünde ise gazetecilerin internette yaşadıkları saldırılar, herkesin Clubhouse klonu üretmeye başlaması ve Bloomberg’in başındaki soruşturma gibi birçok farklı başlık var.
Son olarak NewsLabTurkey Research Hub’dan bir duyuru. Ekibimiz ikinci raporu “Türkiye’de Doğru Bilgiyi Aramak: Çöldeki Vahanın Peşinde”yi 2 Nisan Uluslararası Doğruluk Kontrolü Günü’nde yayınladı. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
LİNÇTEN SONRASI
Gazetecilerin internette taciz ve saldırıya maruz kalması maalesef kaçınılmaz olarak görülmeye başlanan bir sorun. Bu saldırılar özellikle de gazeteci kadın, LGBTQ+ ve azınlıklara karşı daha sert ve acımasız bir hâl alıyor. Bu sorunun ismen farkında olsak da bunun nasıl etkileri olduğunu, insanların sürekli buna maruz kaldıklarında neler yaşadıklarını pek konuşmuyoruz.
Lyz Lenz’in Talia Lavin ile yaptığı söyleşi ile birlikte kaleme aldığı yazı, geçtiğimiz hafta bunu daha açık bir şekilde konuşmak için bir alan yarattı. Çoğu zaman gerçekten anlamsız sebeplerle başlayan bu tartışmalar fiziksel bir saldırı noktasına varmasa bile ciddi psikolojik hasarlar bırakabiliyor. Özellikle sosyal medyada iyice kontrolden çıkma noktasına gelen bu taciz ve saldırı konusunu daha ciddi bir şekilde ele almamız ve özellikle gazeteciler içerisinde bununla ilgili dayanışma ve destek için yollar üretilmesi gerekiyor.
CLUBHOUSE IS THE NEW STORIES
Sosyal medya platformlarının —ve genel olarak Silikon Vadisinin— ciddi bir yaratıcılık sıkıntısı çektiği artık hepimizin bildiği bir gerçek. Artık yenilikçi teknolojiler veya farklı bir platform yerine herkesin birbirini kopyalayıp yeni özellik diye sunduğu bir dönemden geçiyoruz. Bunu en son Snapchat’in “story” özelliğinin her yerde karşımıza çıkmasında görmüştük.
Şimdi ise herkes aceleyle Clubhouse benzeri bir özelliği platformuna entegre etmeye çalışıyor. Twitter erken davranmış; zaten uzun süredir Spaces üzerine çalışıyordu, artık daha geniş bir beta seviyesine geldi. Yarışa yeni katılanlar arasında Spotify, LinkedIn, Facebook, Slack ve Mark Cuban var. Tüm bunların nasıl sonlanacağını kestirmek güç ama platformların giderek kullanılmayan özellikler yığınına dönüşmeye başlamasının iyiye işaret olduğunu düşünmüyorum.
QANON CEPHESİNDE SON DURUM
ABD’de başlayıp tüm dünyayı kasıp kavuran komplo teorileri zinciri QAnon, 6 Ocak’ta ABD’de yaşananlar ve ardından Trump’ın başkanlığının tamamen sona ermesi ile eski gücünü yitirmiş görünüyor. Ürettikleri komplo teorileri ve kitle farklı alanlarda kendisini göstermeye devam etse de QAnon’un kendisi için durum biraz karışık.
En son yaşanan gelişmelerden birisi Trump’ın yerine bir alternatif “mesih” yaratma projesi olan Sabmyk Network’ün görünürlüğünün artması. Almanya’dan medya manipülasyonu geçmişi olan birisinin kendisini yeni lidere dönüştürme çabası olduğu tahmin edilen bu proje, QAnon içerisinde ilgi topluyor gibi. Eğer bir sonraki potansiyel büyük komployu önden takip etmek isterseniz bu ismi takip edebilirsiniz.
Diğer yandan QAnon üzerine en iyi düzenli araştırmalardan birisi olan QAnon Anonymous isimli podcastin sunucularından birisi kullandığı Travis View lakabını bırakıp gerçek ismini açıklamaya karar verdi. Umarım bu kararı kendisi için ciddi bir riske neden olmaz.
BLOOMBERG’İN BAŞINA BELA OLAN DOLANDIRICI
Ekonomi gazeteciliği dediğimizde akla ilk gelen isimlerden birisi Bloomberg. Öyle önemli bir konumda ki, birçokları için en hızlı bilgiye ve veriye ulaşmak için Terminal adını verdikleri sistemlerine abone olmadan yatırımcı olmak gibi bir şey söz konusu bile olamaz.
Bu yüzden isimlerinin ciddi bir federal soruşturmaya karışması önemli bir soruna dönüşebilir. Soruşturma içeriden bilgi edinerek borsa işlemleri yaparak haksız kazanç elde eden birisi hakkında. Bu kişinin planındaki en önemli noktalardan birisi de bu bilgileri Bloomberg içerisinden aldığı iddiası. Bloomberg tarafından kesinlikle yasaklanan bu eylemi hangi muhabir veya çalışanın yaptığı bilinmiyor fakat Bloomberg’in bunu hızlı bir şekilde çözememesi durumunda başının ağrıması yüksek bir ihtimal.
Bu da kurumların çalışanları konusunda neden dikkatli olması gerektiğine bir işaret. Kurum kurallarına uymayan birisinin sadece kendisine değil, beraberinde tüm kuruma zarar vermesi mümkün.
KISA KISA
🇨🇳 Uzun süredir yaşadığı baskıların ardından BBC için çalışan gazeteci John Sudworth, Çin’den ayrılıp Tayvan’a taşınmak zorunda kaldı.
🤖 Çalışanlarının yaşadığı kötü koşulları çözmemek ve sendikalaşmayı engellemek için Amazon oldukça yaratıcı bir çözüm geliştirdi: Sahte Twitter hesapları.
💪 New Yorker, Ars Technica ve Pitchfork sendikaları Condé Nast ile yaşadıkları anlaşmazlıklar yüzünden greve gitmek üzere.
🤑 Substack 65 milyon dolarlık yeni bir yatırım daha alıyor.
🎮 CNN Süveyş Kanalı’ndan geçmenin ne kadar zor olduğunu göstermek için kanaldan geçmeye çalıştığınız bir tarayıcı oyunu yayınladı.
💰 ABD’deki Batı Yakası zenginleri arasındaki yeni moda, yerel gazete satın almak.
🔍 Araştırmacı gazetecilik işlerinizin daha etkili olmasını istiyorsanız buradaki tavsiyelere göz atabilirsiniz.
🗓 IJNet, Nisan ayı içerisinde başvurabileceğiniz gazetecilik programlarını derledi.
Haftanın odağı: Şakalandık!
İnternette 1 Nisan şakaları —kişisel olarak çok sevmesem de— artık bir gelenek hâline geldi. Bu şakaların ilk ortaya çıktığı zamanlarda doğal olarak inanan insan sayısı daha fazlaydı ama zaman geçtikçe herkes alıştı. Hatta bu yüzden her yıl 1 Nisan’da herkes tıkladığı linklere ve okuduğu yazılara daha fazla dikkat eder. En azından ben öyle olduğunu düşünüyordum.
Guardian internet sitesinde 1 Nisan kategorisi altında yayınladığı şaka haberde ikinci bir Süveyş Kanalı için çalışmaların başladığını yazdı. Haber boyunca şaka olduğuna dair bolca işaret var, örneğin uzmanlardan birisinin adının “Mo Sez” (Moses-Musa), diğerinin “Iver Shovel” (I’ve shovel – Küreğim var) olması gibi. Haberi okuyan birçok kişi bu detayları ve tutarsızlıkları fark ederek ya da haberin kategorisini görerek durumu anladı, birçok kişi de güldü. Biz hariç.
Tüm bu işaretlere rağmen Türkiye’de bu şaka fazlasıyla ciddiye alındı. Üstelik normal internet kullanıcıları tarafından değil, basınımız tarafından. Birçok haber sitesi büyük gelişme olarak bu şakayı haberleştirdi, Akşam Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu köşe yazısında haber üzerinden büyük bir analiz yaptı. Her ne kadar Yeni Şafak siteden haberi kaldırsa da basılı gazetenin manşetine bu haberi taşıyıp içeride de büyük bir alan ayırarak en ileri giden gazete oldu. Birçoğu durum ortaya çıkınca ya haberleri tamamen silmiş ya da aynı haberi şakanın haberiymiş gibi tekrar düzenlemiş. Sitelerini gezdiklerim arasında BBC Türkçe dışında bu hata için bir düzeltme ya da özür yayınlayana denk gelmedim.
Tüm bunlara gülüp geçmeyi ya da bir hata demeyi çok isterdim ama durum çok ciddi. Gazeteciliğin ve gazetecilik yaptığını söyleyen yayınların belirli bir güvenilirlik sağlaması, okuru doğru bilgilendirme sorumluluğunun bilincinde hareket etmesi gerekirken bir şakanın bile manşete dönüşüp analiz ediliyor olması, ülkemizdeki durumun ne kadar vahim olduğunun bir belirtisi.
Bu sorunu kurum veya kesim bazında ele almak da mümkün değil. Çünkü bunun etkisini tüm ülke ve toplumun her kesimi yaşıyor. Gazetecilik yapan kurumların bu noktaya gelmiş olmasının beraberinde getireceği güvensizlik tüm gazetecileri etkiliyor, etkileyecek. Aynı şekilde bu güvensizlik ile gazetecilerden uzaklaşan okurlar yanlış bilgiye, “şüphecilere” ve komplo teorilerine daha da açık hâle geliyor.
Her ne kadar sektördeki bazı isimler doğrulama platformlarını hedef almayı ya da onlara gerek olmadığını söylemeyi sevseler de yarattıkları bu ortamın sonucu olarak bu girişimlere ihtiyaç duyduğumuz gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor. Eğer doğrulamacılara ihtiyacımız olmadığını söylüyorsanız, bunu kanıtlayacak işler yapmanız gerekiyor.
Sonuç olarak bir şaka sonucunda ülkemizde gazeteciliğin neden köklü bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Bir şakanın bu kadar ciddiye alındığı bir ortamda artık bazı şeyleri daha net cümlelerle ifade etmemiz ve içinde bulunduğumuz bu üzücü durumdan çıkmak için çabalamamız gerekiyor.