Medyada haber değeri taşıyan konular çarpıcı şekilde ele alınarak gündeme taşınıyor. Konu özellikle sağlık olduğunda, dikkat çekici ve umut veren haberler en çok okunanlar arasında yer alabiliyor.
Kanserin tedavisine yönelik yanlış haber örnekleriyle sık sık karşılaşıyoruz. Bilimsel dayanağı olmayan bitkisel karışımlarla ilgili öneriler de medyada yer bulmaya devam ediyor. Kanser hastaları ve yakınlarının heyecanla baktığı bu haberler, belli bir süre sonra medyaya ve bilim dünyasına olan güvenin yok olmasına neden oluyor. Boş umutla hastaların tedavi sürecine zarar vermemek medyaya duyulan güven açısından büyük önem taşıyor. Peki gazeteciler, bu haberleri yaparken nelere dikkat etmeli?
Kanser haberleriyle ilgili Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tezer Kutluk, ABD’de Cold Spring Harbor Laboratuvarı’ndan Dr. Semir Beyaz ve Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Ardıç Çobaner ile konuştuk.
Haber titizlikle doğru hazırlanmalı
İnsanlar bilgi alabileceği kaynaklara her zaman kolay ulaşamadıkları için kanserle ilgili haberlere ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Tezer Kutluk, gazetecinin bilgisi ve becerisi ile doğru orantılı olarak haberlerin güvenilirliğinin de değiştiğine dikkat çekiyor. Her zaman her uzmanın doğru ve eksiksiz yorum yapamayacağını belirten Kutluk, gazetecilerin haberin kaynağını titizlikle araştırması gerektiğini belirtiyor.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de bitkisel ürünlerle ilgili çok sayıda yanlış bilginin haberleştirildiğini söyleyen Kutluk, bu haberlerin tedavisi devam eden hastalar üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğinin altını çiziyor. Kutluk, her yeni tedavinin tüm kanser hastalıklarına aynı anda iyi gelmediğini belirtiyor ve ekliyor, “Son yıllarda laboratuvarda üretilen tedavilerde, immünoterapilerde ciddi yol alındığı doğru, onkolojide bir heyecan yaşanıyor, sonuçlarda bir iyileşme var. Bunların hepsi doğru ama bu haberler, bir hastalığa iyi gelen ilacın diğer hastalığa da iyi geleceği gibi bir düşünce yaratıyor. Akıllı ilaç diye bir kavram yanlış sunulabiliyor veya yanlış algılanabiliyor.”
Umut vadeden haberler yaparken özellikle dikkat edilmeli
Kanser gibi karmaşık hastalıklarda adım adım ilerleme sağlandığını belirten ABD’de Cold Spring Harbor Laboratuvarı’ndan Dr. Semir Beyaz, “Önce laboratuvarda çalışma yapılır sonra, o çalışma başka laboratuvarlarda tekrar denenir onaylanır, ondan sonra bunlar klinik çalışmalara götürülür. Klinik çalışmalar deneme yanılma yöntemi ile tekrar bu yapılan araştırmaları test eder ve bu uzun soluklu bir süreçtir. Kanser alanında yapılan çalışmaları, kat edilen gelişmeleri aktarırken, umut etmek iyi bir şey ama sanki kansere kökten çözüm bulunmuş gibi basit ve yüzeysel bir yaklaşımla aktarmak bence tehlikeli,” diyor.
Umut veren bir bilginin doğru olmadığı ortaya çıktığında o haberi veren kuruluşa ve sağlık sistemine hastanın ve yakınlarının güveninin azaldığına dikkat çeken Beyaz, “Mucize çözüm olarak öne sürülen çalışmalar, bilimsel olmayan çıkarımlarla insanları kandırmaya çalışan fırsatçılara alan açıyor. Bu konuda sorumlu davranmak önemli. Bilimde bazı karmaşık kavramları basitleştirerek aktarmak gerekiyor ama, gerçek anlamından da ayırmamak lazım,” uyarısında bulunuyor.
Laboratuvar koşullarında kanser hücreleri üzerinde yapılan çalışmaların değerli ve önemli olduğunu ancak bu sonuçların hastaya ulaşmasının uzun yıllar alabildiğini hatırlatan Beyaz, şu bilgileri veriyor:
“Klinik çalışmalardan geçen araştırmalar onay aldıktan sonra kanser hastalarında kullanılabilir. Mesela, Covid-19 aşı çalışmaları sırasında insanlar klinik çalışmaların ne olduğunu anlamaya başladı. Faz 1, faz 2 ve faz 3 şeklinde ilerlemenin ne olduğunu herkes biliyor. Covid-19 sürecinde bu işler birazcık daha hızlı gitti çünkü, bütün dünyanın olanakları bir virüsün yol açtığı bir hastalığa yöneldi. Kanserde öyle değil ki kanserde yüzlerce çeşit var. Onların alt çeşitleri var, moleküler, hücresel olarak farklı seyreden şekilleri var. Çevresel etkenler tedaviye etki edebiliyor. Genetik faktörler burada önemli bir rol oynuyor. Yani karmaşık bir hastalık için böyle hemen ‘bu deneyi yaptım, kansere çözüm buldum’ dememek lazım. Zaten sorumlu bilim insanları bunu böyle söylemez, sorumlu haberci arkadaşlara da benim tavsiyem, ümit etme ya da niyet belirtme hususunda gerçeği belirtmeleri.”
Etkileri bilimsel olarak kanıtlanmamış hiçbir bilgi paylaşılmamalı
Yediğimiz besinlerin hayatımıza çok önemli şekilde etki ettiğini söyleyen Beyaz, “Portakal da brokoli de zerdeçal da önemli besin kaynakları ve bunların bizim günlük sağlığımıza, zindeliğimize katkısı var. Mesela kanser olan bir hastanın, o hastalığı çalışılıp değerlendirilip ona göre belirlenen tedavi yöntemlerini kullanması lazım. Ona ek olarak zerdeçal ya da portakal yiyebilir ama hastaların, esas tedavi yöntemini bırakıp bu tarz bilimsel olarak kansere direkt olarak etkisi gösterilmemiş ya da kanıtlanmamış hiçbir şeye inanmamaları lazım. Herhangi bir vitamini, kanser ile ilişkisini klinik çalışmalarda kanıtlamadığımız sürece, kanser hastalarına umut olarak öneremeyiz. Şu anda kanser hastalığı tedavilerinde kullanılan belli başlı yöntemler var: kemoterapi, radyoterapi, akıllı hedefli ilaçlar, immünoterapi ve cerrahi müdahale. Tabii ki dengeli beslenmeli ama en dengeli beslenen insan da kanser olabiliyor, bu noktada bu sığlıktan kurtulmak lazım. Kanserin bilimsel olarak belirlenen tedavi yöntemleri dışında söylenilen şeylere itibar edilmemesi lazım. Zaten düzgün hiçbir onkoloji uzmanı, gidip var olan tedavi koşullarının yerine size ‘bir bitkisel özüt yaptım bunu için’ demez. Bunları yapan insanlar kanser hastalarının çaresizliğinden faydalanmaya çalışan insanlar ne yazık ki,” uyarısında bulunuyor.
Hasta ve yakınları gözetilmeli
“Medya, özellikle yeni medya, kolay erişilebilir platformlar olarak hastaların temel bilgi kaynakları arasında olabilir” diyen Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Ardıç Çobaner, “Fakat gazeteciler haberleri belirlerken genellikle dikkat çekici hikâyeler arar. Bu haber değeri kaygısı sağlık haberlerinin daha çok magazinsel içeriklerle şekillenmesine yol açabiliyor. Oysa sağlık haberleri toplumun genelini ilgilendiren ve ‘ortak yarar’ ve ‘kamu yararı’ ilkelerinin ön planda olması gereken haberlerdir. Çünkü sonuçları ve etkileri tüm toplumu ilgilendirir. Oysa sağlık haberlerinin ne kadarının önemli sağlık sorunları ile ilgili olduğu şüpheli,” diyor.
Pandemi sürecinin medyanın halk sağlığının önemli bir bileşeni olduğunun altını çizmesi açısından öğretici olduğunu vurgulayan Çobaner, kanser veya kronik hastalıklar üzerine haber yapılırken bunun hasta ve hasta yakınları üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar yapılması gerektiğini belirtiyor.
Son on yılda sağlık alanında bilgiye ulaşmada dijital mecraların hastalarca daha sık kullanıldığını dile getiren Çobaner, “Kanser hastalarının ve yakınlarının da online platformlardan bilgi ve deneyim arama ve paylaşma oranlarının arttığını gözlemliyoruz. Türkiye’de meme kanseri gruplarında konuşulan konular ağırlıklı olarak hastalıkla ilgili (%65,2) ve hastalığın sonuçları (%15,8) ile ilgili konulardır. Bu durum sosyal destek anlamında hastaların ve hasta yakınlarının öncelikli aradıkları şeyin bilgi alma işlevi olduğu tespitini desteklemiyor. Bu durum Türkiye’de hastaların ve yakınlarının sağlık ile ilgili tıbbi bilgiye ihtiyacı olduğunu ve bu bilgiye ulaşmada sağlık kurum ve kuruluşlarından yeterince faydalanamadığını gösteriyor. Özellikle son on yıldır muayene sürelerinde azalma ile birlikte, hekimlerin hastalara süre ayırma, bu kısa süre içerisinde hastayı muayene edip, bilgilendirip ve tedavilerini düzenlemek zorunda kalıyor olmaları gerek hastalar gerekse hekim örgütleri tarafından dile getiriliyor. Bu durum hasta ile hekim arasında iletişim problemlerine, hastaların çoğu zaman soru soracak ya da cevap alacak zamanı bile bulamamasına neden olabiliyor,” diyor.
Sağlık haberleri yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar
Doç. Dr. Aslıhan Ardıç Çobaner, sağlık haberleri yaparken dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle sıralıyor:
- Bu haberlerin bir sorumluluk duygusu ile yapılması, yapılacak yanlış yönlendirmelerin hasta ve hasta yakınlarının hayatını olumsuz etkileyebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle teşhis ve tedavi önerilerinden, umut tacirliğinden kaçınılmalıdır.
- Sağlık muhabirlerinin alanlarında deneyimli olmaları; bilim, sağlık ve istatistik konularında eğitim almaları gerekir. Tıbbi literatüre hâkim olmanın yanında muhabirler, bu bilgiyi halkın anlayabileceği şekilde sadeleştirebilmelidir.
- Haberlerde kaynak kullanımı özel dikkat gerektirmektedir. Sağlık muhabiri alanında tecrübeli olsa da sağlık özel ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Konusunda uzman kişiler kaynak olarak gösterilmelidir. Özellikle yeni araştırmaları, tedavi yöntemleri, ilaç ve buluşları konu alan haberlerde kaynak belirtilmesi, araştırmanın ya da çalışmanın nerede nasıl yapıldığı, hangi yöntemin kullanıldığı ve kaç kişi üzerinde yapıldığı gibi bilgilere yer verilmelidir.
- Kaynak kullanımı, gazetecilik mesleğinin can damarı olmakla birlikte önemli hak ihlallerinin yaşandığı bir alandır. Özellikle AIDS, kanser, bulaşıcı hastalıklar, psikolojik hastalıklar ile ilgili haberlerde haber yazımı, kaynak kullanımı ve görsel kullanımında ciddi insan hakları ihlalleri yapılmaktadır. Haberler bu hastalıklara karşı basmakalıp yargıların aracısı olabilmektedir. Bu haberlerde habere konu olan kişilerin isimlerinin, görüntülerinin kullanılmasında dikkatli olunması, mülakat için rızalarının alınması gerekir.
- Haber ile reklamın karıştırılmaması gerekir. Son günlerde sağlık programlarına ücret karşılığı çağırılan uzmanlar ile ilgili haberlerin sağlık haberlerine olan güveni olumsuz etkilediği unutulmamalıdır.