FaZe Clan ve dijital medyanın potansiyeli

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Bu hafta bültenimiz 1043 kelime ve okuma süresi 5,5 dakika.

Haftanın odağında konumuz FaZe Clan. Bu e-spor takımı ve medya devinin neden takip edilmeye ve yaptıklarından ders çıkarılmaya değer olduğunu aşağıda okuyabilirsiniz.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise radikal gruplar üzerine haber yapma sorunu, açık internete artan ilgi, deepfake konusundaki endişeler ve daha fazlasını bulacaksınız.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

New York Times'ın geçtiğimiz on yıl içerisindeki abone rakamlarını gösteren bir grafik.

Bu hafta ne okuduk?

RADİKAL GRUPLAR ÜZERİNE HABER YAPMANIN İNCELİKLERİ

Özellikle geçtiğimiz yıllarda radikal sağ ve neo-nazi grupların ABD ve Avrupa’da görünürlüğünün artması ile birlikte bu tarz gruplar üzerine nasıl araştırma yapmalı ve nasıl haber yazmalı konusu daha sık tartışılır oldu. Gazetecilerin en sık karşılaştıkları sorun ise bu grupların ve ideolojilerin dinamiklerine yabancı olmaları.

Genel olarak bu konulara odaklanmak isteyen gazetecilerin kendilerini eğitmeleri şart. Mesela bu grupların farklı biçimlerini ve interneti nasıl kullandıklarını anlamak çok önemli. Bu grupların kendilerini daha üstü kapalı bir şekilde ifade etmek için kullandıkları sembolleri ve yöntemleri tanımak için bu konuda daha tecrübeli insanlardan yardım istenebilir. 

DEEPFAKE PANİĞİNE KAPILMAYALIM

Teknoloji geliştikçe sentetik medyanın potansiyelleri artmaya devam ediyor. Fakat yanlış bilgi ve manipülasyon sorunu ile birlikte bu konuyu genellikle tehlikeli senaryolar üzerinden konuşuyoruz. 

Çoğu zaman yanlış bilgi konusunda soğukkanlı hareket etmenin avantajlarından bahsedilse de özellikle deepfake konusunda hemen her gün insanları paniğe sürükleyecek manşetler görüyoruz. Her ne kadar riskler gerçek olsa da bu konudaki panik, sorunun olduğundan çok daha büyük bir şey gibi görülmesine sebep oluyor. Üstelik otoriter rejimlerin ve grupların yarar sağlamasına açık hale geliyor, tıpkı “fake news”in çok kısa sürede bir politik araca dönüşmesi gibi.

AÇIK İNTERNETİN ÖNEMİ

Geçtiğimiz haftanın en büyük gündemlerinden birisi Facebook’un Avustralya’da haberlerin fişini çekmesi ve Avustralya basınının bir anlamda platformdan kovulması oldu. Konuyu önceki bültenlerde ele almıştık, daha detaylı bir analiz de önümüzdeki günlerde sitede yerini alacak.

Bu konuyla alakalı olarak yakın zamanda gazeteciler için yükselişe geçen açık interneti benimseme trendini konuşmaya başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Platform bağımlılığımızın gazetecilik ve medya sektörü üzerindeki negatif etkilerinden kurtulabilmek için açık internetin imkânlarını kullanarak yeni modeller ve yapılar kurmak mümkün. 

Her şeyin “içerik” olmaya başladığı bir dönemdeyiz. Her ne kadar bunu benimsemenin iyi olacağını söyleyenler olsa da bunu tamamen bir teslimiyet mantığıyla değil kendi kurallarımız ile yapmanın yollarını bulmak gerekiyor.

NYT MODELİ HERKESE UYMAYABİLİR

Gazetecilik alanında yeni gelir modelleri ve ekonomik yapı üzerine konuşulurken konu kaçınılmaz bir şekilde New York Times’a geliyor. Times hem abonelik ve diğer gelirlerindeki büyüme rakamları ile hem de geliştirdiği teknolojiler ve diğer modelleri ile birçok kurumun imrendiği bir bağımsızlık ve ekonomik başarı örneği.

Fakat NYT modeli her haber kurumu için geçerli olması zor bir model. Özellikle büyümeyi sağlamak için uyguladıkları taktikler ve ellerindeki imkânlar düşünüldüğünde bunu herkesin yapamayacağını görebiliyoruz. Elbette onların başarısından öğrenilecek ve belki de denenebilecek parçalar olacaktır fakat bu yüzden o modeli kopyalamanın mümkün olduğu gibi bir yanılgıya kapılmamak lazım.

KISA KISA

  • Google arama sonuçlarını sıralayan algoritmasında önemli değişiklikler yapıyor.
  • Markup’ın araştırması Facebook’un Trump’ın yanlış bilgi içeren paylaşımlarına karşı çok nazik davrandığını gösteriyor.
  • The Epoch Times, yanlış bilgiyi olabildiğince çok dilde yaymaya çalışıyor.
  • ABD’li Tribune Publishing, “hedge fund”lar tarafından satın alınan en son medya şirketi oldu.
  • Belarus’ta eylemleri canlı olarak yayınlayan iki gazeteci, eylemleri örgütledikleri iddiasıyla iki yıl hapis cezası aldı.
  • Araştırmacı gazetecilik ve teknoloji ortaklığında yeni bir seviye: Uydular yoluyla açık denizlerdeki gemileri takip etmek.
  • Fransız araştırmacı gazetecilik yayını Disclose, ülkede bu alana olan ihtiyacı da görünür kılıyor.
  • Poynter, Birdwatch üzerine bir analiz yayınladı.

FaZe Clan üyelerinden birisinin formasındaki logoyu işaret ettiği bir GIF.

Haftanın odağı

Bir e-spor medya devi: FaZe Clan

E-sporun giderek büyüyen bir alan olmasının birçok farklı etkisini görüyoruz. Özellikle pandeminin ilk zamanlarında diğer spor etkinliklerinin durma noktasına gelmesiyle de artan ilgi, alanın medyada daha görünür olmasına ve yükselişteki medya alanları içerisinde daha ciddi bir yer edinmesine imkân verdi.

Fakat normal spor kulüplerinden farklı olarak e-spor alanındaki kulüp dinamikleri ve onların medya ile olan ilişkisi çok daha farklı bir şekilde ilerliyor ve daha önce benzerini görmediğimiz hibrit yapıların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bunların arasında en meşhur ve büyük isim ise FaZe Clan.

2010 yılında birkaç arkadaşın Call of Duty oynarken çektikleri eğlenceli videoları YouTube’a yüklemesi ile başlayan FaZe Clan, internette ürettikleri içerikler ve profesyonel e-spor takımları ile birlikte dev bir markaya evrilmiş durumda. Şu anda toplam 50 e-spor oyuncusu ve 55 içerik üreticisine sahip olan ekip e-spor alanının en çok bilinen isimlerinden birisi hâline geldi. 

FaZe Clan’ın bu kadar büyümesinde sadece bir e-spor takımı olmanın ötesinde bir medya devi olmayı da hedeflemelerinin payı büyük. E-spor oyuncuları düzenli olarak Call of Duty, Counter-Strike, Rainbow Six Siege, PlayerUnknown’s Battlegrounds ve Fortnite oyunlarının profesyonel turnuvalarına katılmaya devam ediyor. Diğer yanda ise ekibin dijital platformlarda dev bir erişim gücü var. Toplam 75 milyondan fazla YouTube abonesine, 6.5 milyonun üstünde Twitch abonesine ve 35 milyon Instagram takipçisine erişebiliyorlar.

Giderek büyüyen bu rakamlar ve normal bir spor takımından daha fazlası gibi düşünerek ürettikleri stratejiler ekonomik büyümeyi ve ortaklıkları da beraberinde getiriyor. Şu ana kadar birlikte çalıştıkları isimler ve markalar arasında müzisyen Pitbull, basketbolcular Ben Simmons ve Jamal Murray, spor giyim markası Champion, hokey takımı Los Angeles Kings, futbol takımı Manchester City, Burger King ve Nissan var. Tüm bu ortaklıklar beraberinde FaZe Clan için yeni imkânlar ve farklı medya alanları anlamına da geliyor. Yakın zamanda bir yetenek ajansıyla da sözleşme imzalamaları bu imkânları değerlendirmek istediklerinin bir işareti.

Tüm bunları anlatmamın ve FaZe Clan örneğini değerli bulmamın sebebi dijital medyanın ve e-sporu getirdiği yeni olanakları çok iyi gösteren bir örnek olması. Dijital medya platformları ve imkânları üzerine düşünürken geleneksel medya mantığıyla yaklaşmak ya da e-sporu diğer spor dallarının sınırları ile değerlendirmek bu alanlarda oluşan yeni fırsatları ve farklı üretim biçimlerini görmeyi zorlaştırıyor. Eğlence odaklı girişimler deneysel olmaktan ve farklı bileşimleri uygulamaktan korkmadıkları için yeni keşifler yapabilmek konusunda büyük bir avantaja sahip.

Biliyorum bazılarınız için bunları düşünmek rahatsız edici olabiliyor, özellikle de gazetecilik gibi ortodoks eğilimlere yatkın bir alandan geliyorsanız. Ama zihnimizi bu alandaki her türlü gelişmeye açık tutmamız ve bunlardan bir şeyler öğrenmeye çalışmamız lazım. Medyanın geleceğine dair işaretleri erken yakalayabilmek için bazen bir diğer gazetenin ne yaptığına bakarken, bazen de CS:GO oynayan gençlerin nasıl kendi film stüdyolarını kurmayı başardıklarına bakmak gerekiyor.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir