NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
2020 yılının son bülteninde, özel bir sayıyla karşınızdayım. Her zamanki “Ne Okuyoruz” ve “Haftanın Odağı” bölümlerimizi bu haftalık askıya alarak onların yerine “2020’de Ne Oldu?” ve “2021’den Ne Beklemeliyiz?” bölümlerini hazırladım. Bu yılın nasıl geçtiğini hiçbirimiz anlamadık, o yüzden eminim hepinizin gözünden kaçan bir şeyler olacaktır içeride.
Bir de kısa duyurum var. Bu hafta ile birlikte iki haftalık kısa bir tatile çıkıyorum. 118 haftadır aralıksız devam eden bültenimize ne kadar ara vermek istemesem de bu kısa tatilin vereceği enerji ile daha da iyi bir şekilde karşınızda olacağıma emin olabilirsiniz.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. 17 Ocak’ta görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
2020’de ne oldu?
2020’nin ne kadar kaotik bir yıl olduğunu tarif etmeye nereden başlasam bilemiyorum. Pandemi ile birlikte bir anda tüm planların ve stratejilerin iptal olduğu, sürecin bilinmezliği yüzünden kısa vadeli planlar yapmanın bile zorlaştığı bir yılı geride bırakıyoruz.
Bunun en ağır etkilerinden birisini ekonomik alanda gördük. Pandemi medya ve gazetecilik alanındaki mevcut sorunların katlanarak büyümesine sebep olmasının yanında yeni sorunları da beraberinde getirdi. 2019 içerisindeki medya alışkanlıklarının yaşam tarzımızın değişmesiyle alt üst olmasının yanında, insanların ekonomik anlamda zorlanması ile medyaya ve gazeteciliğe ayırdıkları bütçe de azalmaya başladı. Bu da beraberinde işsiz kalan gazetecileri, kapanan medya kurumlarını ve küresel çapta bir sektör krizini getirdi.
Ekonomik baskının yanında pandemi ile birlikte gelen yanlış bilgi ve komplo teorisi dalgası, özellikle gazeteciler üzerindeki baskının ciddi bir şekilde artmasına neden oldu. Kimi ülkelerde politikacıların da bu bilgi kirliliğinden faydalanmayı tercih etmesi veya bunun büyümesine sebep olacak eylemlerde bulunması, aynı zamanda ABD gibi bu koşullar içerisinde seçimlerin yapıldığı ülkeler olması, gazeteciler için fazlasıyla yorucu ve yıpratıcı bir yıl yaşanmasına neden oldu.
Elbette dünya genelinde gazeteciler ve medya üzerindeki baskı da virüs dinlemeden —hatta kimi zaman onu kullanarak— artmaya devam etti. Hong Kong’tan Brezilya’ya, Türkiye’den Macaristan’a kadar dünyanın farklı yerlerinde gazeteciler ve medya üzerindeki baskı bu yıl da katlanarak artmayı sürdürdü.
Dijitalde ise açıkcası durumlar biraz karışık. Podcast gibi giderek büyüyen sektörler bir anda herkesin evde kalması ile büyük bir şok dalgası yaşasa da özellikle birçok büyük gazete bu dönemde daha fazla abonelik ve okur ile kendilerini korumayı başardı. Bir yanda daha küçük kurumlar 2020’nin getirdiği baskıya dayanamadı, diğer yanda ise bir grup serbest gazeteci ve yeni bağımsız kurumlar güçlü bir başlangıç yaptı. Özellikle e-bültenler 2020’nin parlayan yıldızı konumundaydı.
Platformlar ise kendilerine çeki düzen vermeye zorlandı. COVID-19 ile artan komplo teorilerine ve diğer tehlikeli içeriklere müdahale konusunda yetersizlikleri yüzünden eleştirilerin hedefi oldular. Devletlerin giderek kontrolsüz bir şekilde büyüyen platformları denetleme çabaları sonunda elle tutulur gelişmeler sunmaya başladı. TikTok gibi isimler uluslararası krizlerin ana aktörü hâline geldi. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen hepsi büyümeye devam etti.
Tüm bunlar ve daha fazlası, 2020’nin yenilikler ve gelişim yerine elde kalanı korumaya ve hayatta kalmaya odaklı bir yıl olmasına neden oldu. Birçok kurum ve isim en azından işlerini yapabilmeye ve kendilerini bu krizden olabildiğince korumaya odaklandı. Bunun etkisini de geriye dönüp 2020 boyunca yazdığım bültenlerde açık bir şekilde görebiliyorum. Büyük yenilikler ve heyecan verici gelişmeler değil, mevcut olandaki ufak dönüşümlerin fazlasıyla ağır bastığı bir yıl oldu 2020.
2021’den ne beklemeliyiz?
2021 için beklentilere ve tahminlere baktığımız zaman göze çarpan iki önemli nokta var. Bunlardan ilki herkesin çok daha güvenli hareket etmeye çalıştığı ve hatta öngörüde bulunmaktan kaçındığı. 2020 gibi bir şokun ardından bu oldukça anlaşılır bir tepki. İnsanlar şu anda hâlâ yaşadığımız belirsizliğin daha ne kadar süreceğini kestirmekte zorlanıyor ve bu belirsizlik bir şekilde sona erdiğinde koşulların nasıl olacağını kestirmek ise fazlasıyla güç.
İkinci önemli nokta ise ufukta heyecan verici veya yeni bir şeyin olmaması. Johannes Klingebiel’in de söylediği gibi, medya ve gazetecilik sektörü 2018 yılında mahsur kalmış gibi görünüyor. Elbette bunda biraz pandemi etkisi var ama genel olarak elimizdeki teknolojilerin ve imkânların büyük bir yenilik getirme potansiyellerini en azından şu aşamada doldurduk gibi görünüyor. Elbette 2021 bize büyük bir sürpriz getirirse o zaman durum değişebilir.
2021’de muhtemelen en sık konuşacağımız konulardan birisi kurumsal ve bireysel olarak yaptığımız işlerin ve kariyerlerimizin nasıl daha dayanıklı hâle getirilebileceği olacak. 2020’den aldığımız en büyük derslerden birisi özellikle gazeteciliğin ve dijitalde doğan medyanın bu tarz büyük şoklara ve ani değişimlere hazırlıklı olmadığı oldu. Bu yüzden insanlar enerjilerinin önemli bir kısmını ani ekonomik değişimlere, politik dalgalanmalara ve sürprizlere dayanıklı yapılar kurmaya ayıracaktır.
Bunun önemli bir kısmını da ekonomik modeller oluşturacak. Her ne kadar bağımsız bir yol izlemeyi tercih eden büyük gazeteci sayısında bir artış görsek de bunların ne kadar uzun süre dayanacağını kestirmek güç. Özellikle kariyerinin önemli bir kısmını bu şekilde sürdüren ve bu modele alışmış isimler gibi bir tecrübeye sahip olmadıkları için o kesimdeki atılımlar yakın zamanda birleşmeleri ve kurumsallaşmaları getirebilir. Diğer yandan serbest gazeteciler ve bağımsız küçük kurumlar ise tecrübelerini de kullanarak daha sağlam modeller inşa etmenin yollarını arayacaktır. Eğer yeni bir şeyler gelirse ikinci kesimden gelmesi yüksek ihtimal.
2020 aynı zamanda kurumsal desteğin ve sağlam bir yapının parçası olmanın önemini de gösterdi. Bu belki yeni medya kurumlarının kurulması şeklinde olmasa da yeni dayanışma ağları veya benzer organizasyonların ortaya çıkması gibi sonuçları beraberinde getirebilir. Medyadaki güvencesizlik sorununu ve mevcut kurumsal yapıların iyileştirilmesi ihtiyacını konuşmaya ve buna çözümler üretmeye devam edeceğimiz kesin.
Yukarıdaki gelişmeler için en büyük belirsizlik ise okurların nasıl bir 2021 istedikleri. Haber yorgunluğunun baskın gelmesi veya daha az kaynaktan haber tüketmeye başlamaları gibi gelişmeler ihtimal dahilinde. Aynı zamanda sadık okurların kurumda olan bitenleri takip edip buna göre tavır alması ve geleneksel okur kalıplarının değişmesi de kurumsal dönüşüm konusunda itici bir faktör olacak.
Gazeteciliğin yaşadığı baskı için umutlu olmak maalesef mümkün değil. Dünyanın hemen her yerinde yaşanan veya yaklaşan gelişmeler benzer bir artışın devam edeceğini işaret ediyor. Eğer yeni yıla nasıl girersek öyle devam edeceği sözü doğruysa, 2021’den pek de bir şey beklememek lazım.
Platformlar açısından çok büyük değişimler göreceğimizi sanmıyorum. Tekelleşme davalarının 2021 içerisinde sonuç vermesi düşük bir ihtimal ama bu sürecin kimi değişimleri getirmesi söz konusu. Aynı zamanda sosyal medyadan soğumanın artması beklentileri var ama bunun etkisi ne kadar olur bilemiyorum. Yine de büyük isimler olabildiğince mevcut şartları ve güçlerini korumaya çalışacaktır.
Teknoloji açısından da heyecan verici bir gelişme yaşamayı beklemediğimi söylemem lazım. VR, AR, ses odaklı teknolojiler veya sentetik medya gibi kavramları konuşuyoruz ama 2021 içerisinde bu alanda büyük bir kırılmanın olabileceğine ya da gerçekten dönüştürücü bir yeniliğin geleceğine dair bir işaret yok. Tek potansiyel alanı, podcast ve e-bültenlerin ardından ilgi odağı olmaya başlayan RSS ile gelebilecek yeni şeyler. Ancak bunun da 2021 içerisinde büyük bir etki yaratabileceğinden emin değilim.
Genel olarak 2021’in medya ve gazetecilik için kendisine döneceği ve daha köklü sorunlarını çözmek için çabalayacağı bir yıl olacağını öngörüyorum. Özellikle uzun süredir sürekli teknolojik yeniliklerin peşinde koşmaktan ve platformlara odaklanmaktan alanın kendi içerisindeki sistemik sorunları gözardı ettiğinin farkına —maalesef çok sert bir şekilde— vardı. Bu yüzden buna odaklanılması çok doğal bir sonuç olacaktır.
Özetle, 2021 yenilikler ve teknolojiden çok daha büyük meseleleri ele alacağımız bir yıl olacak. Gazetecilik başta olmak üzere medyanın ihtiyaç duyduğu sağlam temelleri ve kurumları nasıl oluşturacağını düşünmeye ve denemeye başlaması muhtemelen bu yılın gidişatını belirleyecek ana faktör olacak. Geri kalan her şey bu merkezin etrafında gelişecek.