Radyo ve televizyon yayınlarını denetlemek ve düzenlemekle görevli kamu kurumu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) son zamanlarda verdiği kararlarla tepki çekiyor.
Yazar Sevda Noyan’ın Ülke TV’de sarf ettiği “15 Temmuz kursağımızda kaldı, bizim aile 50 kişiyi götürür” sözlerinin ardından RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in “Darbe sevicileri sevindirecek bir karar almayız” sözleri kamuoyunda tepkiye neden oldu. Kısa süre sonra radyo programcısı Nihat Sırdar’ın, Kafa Radyo’da yayınlanan Nihat’la Sivrisinek programında bir dinleyicinin mesajından okuduğu, “Evde kendi patates cipsimi yaptım. Yanında bira iyi gider” sözleri nedeniyle programa 3 kez yayın durdurma cezası verildi.
Yaşanan bu gelişmeler sırasında RTÜK Üyesi İlhan Taşçı’nın 1 Ocak 2019 ile 15 Mayıs 2020 arasında yapılan toplantılarda, yayıncı kuruluşlara verilen cezaları açıklamasıyla RTÜK’ün kararları bir kez daha tartışma konusu oldu. Taşçı’nın raporuna göre A Haber, Kanal 7 ve TV Net’e hiç ceza verilmezken, ATV ve Ülke TV’ye bir uyarı cezası, TGRT Haber’e bir idari para cezası kesildi. Aynı dönemde ise Halk TV’ye 10 idari para cezası, 3 yayın durdurma, Tele 1’e 8 idari para cezası, 3 yayın durdurma, Fox TV’ye 7 idari para cezası, 1 yayın durdurma, KRT’ye de 3 idari para cezası ile 1 yayın durdurma cezaları verildi.
Biz de bu cezaları RTÜK eski üyesi ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Avukat Veysel Ok’la konuştuk.
“RTÜK siyasi iktidardan bağımsız değil”
RTÜK’ün eski üyesi ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Taşçı’nın raporunu “RTÜK’ün radyo ve televizyonlara yaklaşımını somutlayan bir rapor” olarak değerlendiriyor. RTÜK’te radyo ve televizyon kanallarının ikiye ayrıldığını söyleyen Bildirici, “Korunması kollanması gereken iktidara yakın kanallar ile çeşitli bahaneler bulunarak ceza sopasının üzerlerinden eksik edilmediği eleştirel bağımsız kanallar var; çünkü RTÜK’te tek adam yönetimi var. Ebubekir Şahin oradaki her kararın tek belirleyicisi durumunda,” diyor.
RTÜK Başkanının siyasi iktidardan bağımsız hareket etmediğini belirten Bildirici, “AKP-MHP kontenjanından gelen üyeler de onunla birlikte hareket ediyor. Üst Kurulu siyasi iktidarın arka bahçesi durumuna getirdiler. İktidardan gelen talimatları yerine getiriyorlar. Arka planda da kuruldaki iktidar koalisyonu kendi çıkar ağını kurmuş. Birbirlerini koruyup kollayıp devam ediyorlar,” diyerek RTÜK’teki işleyişi dile getiriyor.
“Toplumun kutuplaşması, adaletsizliğin kanıksanması”
Bildirici’ye göre, toplumun kutuplaşmasının sorumlusu iktidar sözcüleri. İktidar yanlısı insanların da RTÜK’teki adaletsizlik ve hukuksuzluğun farkında olduklarını fakat bu hukuksuzluğa aldırmamalarının üzücü olduğunu dile getiren Bildirici, “Adaletsizliğin kanıksanması toplumda derin yaralar açar nitekim açıyor da,” diye konuşuyor.
RTÜK Başkanının sözlerine rağmen Ülke TV’ye 3 kez program durdurma cezasının oy birliğiyle verilmiş olmasında toplum tepkisinin etkili olduğunu vurgulayan Bildirici, “Ebubekir Şahin’in ilk açıklamaları ceza verilmesinden yana olmadığı yönündeydi. ‘Cezalandırmak pozisyonunda değiliz, darbecileri sevindiren ceza olmamalı’ gibi ifadeler kullanmıştı. Ama sonra fikir değiştirmek, geri adım atmak zorunda kaldı. Bunda toplumdaki tepkinin önemli rol oynadığını, Ebubekir Şahin’in değil asıl ona talimat verip onu yönlendirenlerin Sevda Noyan’ın şiddet çağrısı nedeniyle Ülke TV’ye ceza verilmesinden yana tavır almak zorunda kaldıklarını düşünüyorum. Onlar tavır değiştirince Ebubekir Şahin’in ona uymamak gibi bir gücü yoktu,” diye değerlendiriyor.
“RTÜK’ün verdiği cezalar adil değil”
Verilen cezanın adil olmadığını kaydeden Bildirici, “Halk TV, KRT, Tele1, Fox’a verilen cezalar hep üst sınırdan. Hep bahaneler yaratıp üst üste cezalar veriliyor. Fakat Sevda Noyan’ın şiddet çağrısı, öldürülecek insanlar için liste hazırlığından söz etmesi üç program durdurmayla cezalandırılıyor. Düşünün Nihat Sırdar’ın programında bir izleyicinin biradan söz ettiği paylaşımın okunması ile şiddet ve cinayet çağrısı RTÜK’ün nezdinde aynı ağırlıkta cezaya çarptırılıyor,” diyerek tepkisini dile getiriyor.
“RTÜK’ün kırmızı çizgileri arttı”
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Avukat Veysel Ok’a göre RTÜK’ün var oluş amacı iktidarın resmi politikalarını uygulamak. RTÜK’ün geçmişe göre kırmızı çizgilerinin arttığını ifade eden Ok, “RTÜK, devletin milliyetçi, militarist ve heteroseksist tutumunun takipçisi. Geçmişteki kırmızı çizgiler Kürt ve Ermeni meseleleriyken şimdi İslam, yolsuzluk ve cemaatler eklendi,” diyor.
RTÜK’ün iktidarın isteği doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Ok, dünyadaki benzer kuruluşların görevlerini şöyle anlatıyor:
“RTÜK gibi kurumların dünyadaki örnekleri, özerk kurumlar ve nefret söylemini engellemek üzerine kurulu. Televizyon kanalları arasındaki organizasyonu da sağlayan kurumlar RTÜK gibi cezalandırıcı güce ve yetkiye sahip değil.”
Sevda Noyan’ın sözlerinin hem ceza hukuku açısından hem de RTÜK kanunu açısından önem taşıdığını ifade eden Ok, Bildirici gibi Ülke TV’ye verilen cezada toplum tepkisinin etkili olduğu görüşünde. RTÜK’ün kuruluş amacının sansür uygulamak olduğunu kaydeden Ok, “Çıkarılan yönetmelikler ve değiştirilen kanunlarla RTÜK’ün gücü artırıldı. Birçok alana müdahale edebiliyor. Geçmişe göre daha fazla televizyon kanalı ve internet mecrası var. Kendisine tanınan yetkilerle RTÜK hayatın pek çok alanına müdahale edebiliyor,” diye konuşuyor.