Koronavirüs haberlerinde infodemik salgını nasıl durdurulacak?

Çin’in Wuhan kentinde COVID-19 adıyla da bilinen Koronavirüs’ün yayılmaya başladığı 19 Ocak 2020 tarihinden sonra dünya eskisi gibi olmayacaktı. Vahşi bir hayvandan bulaştığı düşünülen virüs, kısa bir sürede Marshall Mcluhan’ın dediği gibi “global köy”e dönüşen tüm dünyaya yayıldı. Virüsü ilk belirleyen Dr. Zhong Nanshan, virüsün insandan insana bulaşabildiğini açıkladı.

Çin’de olağanüstü önlemler alındı, maskeler, eldivenler takıldı ve adım adım karantina başladı.

Medyadaki bilgi kirliliği de virüs kadar hızlı yayılmaya başladı, felaket senaryoları dünya çapında ilgi odağı oldu.

2 Şubat tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO, DSÖ), COVID-19 ile ilgili insanların ihtiyaç duyduklarında güvenilir kaynaklar ve güvenilir rehberler bulmasını zorlaştıran bilgi kirliliğiyle karşılaşmasını “infodemik”[1] olarak adlandırdı. Yani, sorunla ilgili olarak çözümü zorlaştıracak fazla miktarda bilgiye ya da salgınla ilgili sahte haberlerin yayılmasına verilen isim oldu.

DSÖ, teknoloji şirketlerini Koronavirüs hakkında sahte haberlerle savaşmak için daha sert adımlar atmaya çağırdı. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi Acil Durumlar ve Bulaşıcı Hastalıklar Direktörü Dr. Nedret Emiroğlu, bu konuda sosyal medya yöneticileriyle konuşarak asılsız ya da yanlış bilgilerin engellenmesine ilişkin dünya çapında bir çalışma başlattıklarını belirtti.

Sağlık okuryazarlığı, bilgiye ulaşma, anlama ve kullanmayı içeriyor

İnfodemik kavramının oluşturulmasıyla birlikte sağlık okuryazarlığının önemi gündeme gelmeye başladı. DSÖ’ye göre sağlık okuryazarlığı, bireylerin sağlığını korumak ve geliştirmek için bilgiye ulaşma, anlama; bu bilgiyi kullanma konusundaki bilişsel-sosyal beceriler ve motivasyon düzeyleridir. Sağlık okuryazarlığı, broşürleri okumak ve başarılı bir şekilde randevu almaktan daha fazlasını ifade ediyor. İnsanların sağlık bilgilerine erişimini ve bu bilgileri etkili bir şekilde kullanma kapasitelerini geliştirerek, sağlık okuryazarlığının güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.[2]

Sağlık okuryazarlığı, sağlıklı yaşam bilinci ve kalitesini artırır, sağlık profesyonelleri için iletişim ve klinik becerilerin kazanılmasını sağlar. Ayrıca, sağlık hizmeti alanlar için karar mekanizmasına dâhil olmayı sağlayarak sağlığı geliştirme aktivitelerinin planlanmasında önemli bir adım olarak kabul edilir. Aynı zamanda sağlık okuryazarlığı alanındaki düşük bilinç düzeyi, sağlık hizmetlerine yapılan harcamaları da etkiliyor. Sağlık okuryazarlığı bilincine sahip olmayan bireylerin genel sağlığı iyi olamayacağından bu durum finansal süreci de olumsuz etkiler.

Sağlık okuryazarlığı verilerine baktığımızda ise, bu alandaki bilinç düzeyinin ne kadar düşük olduğunu görüyoruz. 2014 yılında Türkiye’de erişkin nüfusun sağlık okuryazarlığı düzeyi ile yeterli ve mükemmel sağlık okuryazarlığı prevalansının (Prevalans, prevalans hızı veya prevalans oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranıdır.) belirlenmesi amacı ile yapılan bir çalışmada toplumumuzun %64,6’sının “yetersiz” veya “sorunlu” sağlık okuryazarlığı kategorilerinde olduğu saptandı.[3]

Sağlık okuryazarlığı ile ilgili olarak 2011 yılında Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Hollanda, İrlanda, İspanya, Polonya ve Yunanistan olmak üzere sekiz Avrupa ülkesinde, 15 yaş ve üzerindeki 8 bin kişide yapılan çalışma sonucunda Hollanda’da katılımcıların %23,7’si, Bulgaristan’da % 53,7’si yetersiz ve sorunlu grupta yer aldı.[4]

Yanlış bilgiler virüsten daha hızlı yayıldı

Sosyal medyada, virüsün yarasa çorbası yiyerek yayıldığını ve sarımsakla tedavi edilebileceğini iddia edenlerden kelle paça çorbası içmeye kadar uzanan sahte içerikler hızla yayıldı. Bilimsel dayanağı olmayan birçok kitap ve yöntem önerildiğini söyleyen DSÖ yetkilileri, kullanıcıların Amazon’da Koronavirüs terimi aradığında, yüz maskeleri ve C vitamini takviyeleri listeleriyle karşılaşmalarından endişe duyduklarını söyledi. C vitamini, Koronavirüs için sahte tedavilerden biri olarak listelendi.

Sosyal medya firmaları, yanlış iddiaları kaldırmak ve doğru bilgileri teşvik etmek için bazı adımlar attı. Facebook, Twitter, YouTube ve TikTok, sitelerinde Koronavirüs arayan kullanıcılarını DSÖ veya yerel sağlık kuruluşlarına yönlendirmeyi hedefliyor.

DSÖ, bilgilerini insanların Koronavirüs ile ilgili arama sonuçlarının en başında çıkarmak için bir “Google SOS” uyarısı başlattı. Ayrıca önemli sağlık bilgileri sağlayan reklamlarla belirli popülasyonları ve demografik bilgileri hedeflemek için Facebook ile çalışmaya başladı.

Korku, virüsün kendisinden daha hızlı yayılıyor, bunu durdurmak için Twitter Koronavirüs kelimesini arayanları halk sağlığı kuruluşları ya da salgınla mücadele eden kamu kurumlarına yönlendiriyor.[5] Instagram, Koronavirüs salgını hakkında yanlış bilgi yayılmasında kullanılan etiketleri ve içerikleri kaldırmaya başladı. Facebook da salgın esnasında insanlara zarar verebilecek yanlış iddialar veya komplo teorileriyle ilgili içerikleri kaldırdığını duyurdu.[6]

Bu arada Google, arama yapan kullanıcılara haberler ve güvenlik ipuçları gösteriyor. Facebook, yanlış iddiaları reddetmek için mevcut üçüncü taraf bilgi denetleyicisi ağını kullandığını söyledi.[7]

TikTok, “topluluğumuza veya daha büyük kitlelere zarar verebilecek yanlış bilgilere izin vermeyeceğini” söyleyerek, kasten yanıltıcı videoları kaldırmaya çalışıyor.

Sosyal medya virüsü yayıyor mu?

Her şeye rağmen yanlış bilgi akışı gün geçtikçe arttı. Bazı gençler, daha fazla sosyal medya nüfuzu kazanmak için Koronavirüs tanısı almış taklidi yaptı. Asyalılar açıkça ırkçılık ve tacizle karşı karşıya kaldı ve Çin restoranları işlerinde sorun yaşadı.

Sosyal medya dezenformasyonu sürdürdüğü kadar, doğrulanmış bilgi için de önemli bir kaynak oldu. Dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler, durumun daha doğru bir resmini elde etmek için Çin sosyal medyasını kullanarak gelecek nesiller için doğrulanmış raporları topladı ve arşivledi.

İlk günlerde, örneğin, birkaç doktor durumun ciddiyeti hakkında alarmlar vermek için sosyal medyayı kullandı. Hükümet hızlı bir şekilde onları engelledi ve bilgi akışını kontrol etmek için harekete geçti, yine de doktorların uyarıları viral hale geldi. Daha sonra, doktorlardan biri olan Li Wenliang, hastalıktan öldüğünde, Çin platformları hükümetin kararını ve otoritesini sorgulayan bir öfke patlaması yaşadı.

Şu anda tüm dünyada yanlış bilgi ve söylentiye karşı bir medya savaşı yürütülüyor. Komplo teorileri, sahte haberler, yarı gerçek içerikler ve uydurma önerilere savaş açıldı.

Türkiye’de neler oluyor?

Facebook’ta bu konuda bilgilendirici sayfa oluşturuldu.[8] Google bazı aramalarda uyarı veriyor.[9] Twitter da geride kalmadı ve Türkiye’de böyle bir sayfa oluşturdu.[10]

Fakat özellikle televizyonda sık sık yer alan bilim insanlarının sahte Twitter hesaplarının takipçi sayılarında artış oldu.[11] Ayrıca, uzmanlar kendileri hesap açıp duyurduklarında[12] da sahte hesaplar adresleri değiştirerek başka bir isimle takipçi toplamaya devam ediyor.[13] Hesapları yönetenler, sürekli isim ve adres değiştirerek takipçi toplamaya devam ediyor.[14]

Singapur yanlış bilgiye savaş açan yeni yasalar çıkardı

İngiltere’de ve Türkiye’de sağlık hukuku açısından yapılan çalışmaları karşılaştıran Av. Pınar Aksoy şunları söyledi: “Koranavirüs hakkındaki sahte haberlerin yayılmasını durdurmaya yardımcı olmak, halkın bu konuda farkındalığını artırmak gazetecilerin birinci yükümlülüğü olmalı. Dünya ülkeleri doğru bilginin halkla paylaşılması için yoğun ve önemli çalışmalar yapıyor. Hükümetler, ulusal sağlık sistemine ait resmi internet hesaplarından ve Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi sosyal medya hesaplarından paylaşılan bilgilerin halkla paylaşılması yönünde gazetecileri yönlendiriyor. Birleşik Krallık Koranavirüs ile ilgili mücadele eylem planı içinde, dezenformasyonun Koronavirüs üzerindeki potansiyel kapsamı ve etkisi hakkında kapsamlı bir çalışma yapmak için uzman ekipleri bir araya getiren yeni bir birim oluşturduğunu duyurdu. Eş zamanlı olarak da NHS (Ulusal Sağlık Sistemi) Koranavirüs ile ilgili internet aramalarında resmi sağlık tavsiyesinin gösterilmesini sağlamak ve hesapları doğrulamak veya içeriği gerçek dışı olan bilgileri kaldırmak için sosyal medya siteleri ve arama motorlarıyla ortaklık kurdu.”

Aksoy sözlerine şöyle devam etti: “Ebola, SARS, kuş gribi, domuz gribi gibi hastalıklar karşısında bilimsel ve sosyal anlamda tecrübeler bulunuyor ise de içinde bulunduğumuz bu durum dünya tarafından daha önce hiç tecrübe edilmedi. Ülkemizin de dahil olduğu pek çok ülkede bu çapta bir dezenformasyonun engellenmesi ve hukuk yaptırımları hakkında ihtiyaçlara cevap veren güncel bir düzenleme maalesef mevcut değil. Hükümetler, Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerini dikkate alarak bilginin doğru yayılımı, doğru kaynaktan aktarımı için gerekli önlemleri alıyor. Singapur bu konuda yeni yasalar çıkardı. Ülkemizde de mevcut hukuk kuralları çerçevesinde bilgi kirliliğinin önüne geçmek için çözümler bulunabilir. Medya burada amiral gemi rolünde. Yanlış bir bilgi paylaşımı insanlar üzerinde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple gazetecilere büyük sorumluluk düşüyor.”

Geleneksel medyada da bilgi kirliliği yayılıyor

Dijital dünyada bunlar olurken, geleneksel medyada da bilimsellikten ve gerçekten uzak yayınlar yapılmaya devam ediyor. Bilim ve sağlık haberciliğinde uzmanlaşmamış sunucular tarafından yapılan programlarda, insanlar yanlış yönlendiriliyor. Birçok ülkede etkili şekilde çalışmalar yapan Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’de de benzer çalışmalar yapması bekleniyor.

Geleneksel medyada yer alan ve konuşanlarla ilgili sosyal medyadan isyan edenler de oldu.[15]

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’un söylediği gibi, “Sadece bir salgınla savaşmıyoruz; bir infodemik ile de mücadele ediyoruz.”[16] İnfodemik dünyayı rahatsız ediyor ve güvenilir gazeteciliği her zamankinden daha önemli kılıyor. The Organization of News Ombudsmen and Standards Editors’ın yaptığı açıklamada “Doğru zamanda yapılan sorumlu gazeteciliğin temel ilkeleri hiç bu kadar önemli olmamıştı” deniyor.[17]

Pandemi birçok insan için aşırı bilgi yüklemesine yol açıyor ve çoğu zaman gerçeği, kurgudan, söylentiden ya da kasıtlı yanıltıcı içeriklerden ayırmayı zorlaştırıyor. Sağlık okuryazarlığı bilinci kazandırmak gün geçtikçe önemli hale gelirken, uzman bilim ve sağlık habercilerine ihtiyaç olduğu görülüyor. Koronavirüs haberi yapanların dikkat etmesi gerekenleri toparlamaya çalıştım:

  • İçeriğin kaynağına bakın. Dünya Sağlık Örgütü, T.C. Sağlık Bakanlığı gibi ulusal ve uluslararası halk sağlığı enstitülerinden gelmeyen bilgilerden kaçının.
  • Doğru bilgi ararken, şüpheli iddiaları doğrulayarak, teyit edin.
  • Bilmediğiniz gruplardan veya haber kuruluşlarından gelen bilgilere karşı dikkatli olun.
  • Haberler bilginin kaynağını içermelidir. Kaynak veya atıf yoksa, şüpheli yaklaşın.
  • Birden çok kaynaktan gelen bilgileri doğrulamaya çalışın.
  • Gördüğünüz her şeye inanmayın. Google’ın ters görsel araması, bir fotoğrafın nereden geldiğini bulmanıza yardımcı olabilir.
  • Videoları kimin yüklediğine bakın. Resmi site hesabı olduğundan emin olun.
  • Bilginin nereden geldiğine bakın ve her zaman bilimsel kanıt arayın.
  • İçeriklerde orijinal araştırmaya bir referans veya bağlantı bulabilirseniz, onu yazan kişinin orijinal çalışmayı gerçekten anladığından emin olun.
  • Kanıtsız, belirli bir iddiası olan herhangi bir WhatsApp mesajında iki kez düşünün.
  • Bir kişinin hekim ya da akademisyen olmasının, konuştuğu alanda eğitim veya deneyime sahip olmadığında yorum yapabileceği anlamına gelmediğini gözetin.
  • “Virolog, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ya da epidemiyolog değilim ama…” diye başlayan cümleler kullanan, ilgisiz disiplinlerdeki uzman ya da akademisyenlerden uzak durun.

Bazı resmi kurumların adresleri:


[1] https://www.bbc.com/news/technology-51497800

[2] WHO. Health Literacy. In: Kickbusch I, Pelikan LM, Apfel F, Tsouros AD, editors. World Health Organization, Regional Office for Europe, 2013 http://www.euro.who.int/__data/assets/pdf_file/0008/190655/e96854.pdf

[3] Tanrıöver MD, Yıldırım HH, Ready ND, Çakır B, Akalın E. Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması. Sağlık-Sen Yayınları Aralık 2014, Ankara. http://www.sagliksen.org.tr/cdn/uploads/gallery/pdf/8dcec50aa18c21cdaf86a2b33001a409.pdf

[4] G., Yılmazel, F., Çetinkaya. Sağlık okuryazarlığının toplum sağlığı açısından önemi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 2016 – researchgate.net https://www.researchgate.net/profile/Guelay_Yilmazel2/publication/299436169_Saglik_okuryazarliginin_toplum_sagligi_acisindan_onemi/links/56f6a58608ae95e8b6d2b9b4/Saglik-okuryazarliginin-toplum-sagligi-acisindan-oenemi.pdf

[5] https://blog.twitter.com/en_us/topics/company/2020/authoritative-information-about-novel-coronavirus.html

[6] https://about.fb.com/news/2020/01/coronavirus/

[7] https://www.bbc.com/news/technology-51337357

[8] https://www.facebook.com/coronavirus_info/?page_source=coronavirus_hub_attachment&__xts__[0]=120.%7B%22is_click_tracking%22%3Atrue%2C%22content_id%22%3Anull%2C%22render_location%22%3Anull%7D&__tn__=HH-R

[9] https://www.google.com/search?q=john+hopkins+hospital&oq=jo&aqs=chrome.0.69i59l3j69i57j69i61j69i60l3.88501j0j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

[10] https://twitter.com/i/events/1243513072792113152

[11] https://twitter.com/PROFserhatunal

[12] https://twitter.com/mehmetceyhan23/status/1242761737381740544

[13] https://twitter.com/fesraoz/status/1243257263206346756

[14] https://twitter.com/data_verii

[15] https://twitter.com/ProfDrAlperKaya/status/1243832271179825152

[16] https://www.who.int/dg/speeches/detail/munich-security-conference

[17] https://www.newsombudsmen.org/

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir