The Outline, Zoom ve güvenlik, krizde sürdürülebilirlik

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Bu hafta “Ne Okuduk” bölümümüzde medyanın iş modelleri ve içerisinde bulunduğumuz krizle ilgili haberler ağırlıkta. Her hafta krizin ciddiyeti daha da artıyor.

“Haftanın Odağı” ise Zoom ve video konferans güvenliği. Video konferansın giderek mecburi toplantı/eğitim/sohbet alanı olması ile bu noktadaki güvenlik ve mahremiyet sıkıntıları daha da önemli hâle geldi. Ben de bu haftanın odağında bu sorunları ve neler yapabileceğinizi ele aldım.

Bu hafta “Sürdürülebilir Gazetecilik” projemizi duyurduk. Bu proje kapsamında maddi krizde olan gazetecilik endüstrisi için çözümler arayan içerikler üreteceğiz. On programlık bir seminer serimiz de olacak. Programa buradan ulaşabilir ve kayıt olabilirsiniz.

Şimdilik benden bu kadar. Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Bu hafta ne okuduk?

THE OUTLINE KAPANDI: The Outline, büyük bir heves ve hedefle kurulan ve yeni nesil The New Yorker olmayı amaçlayan bir yayındı. Geçtiğimiz üç buçuk yıl içerisinde hem birçok önemli içerik yayınladı hem de farklı medya dramalarının merkezinde oldu. Fakat sürdürebilir bir modele sahip olmaması ve pandeminin özellikle reklam gelirlerini vurması nedeniyle yayının sahibi Bustle Digital Group, The Outline’ın tüm ekibi ile birlikte toplam 24 kişiyi işten çıkardı. Benzer bir işten çıkarma G/O Media’da da gerçekleşti.

GAZETE ZİNCİRLERİNİ ÖLÜME TERK ETMEK: Geçtiğimiz hafta içerisinde medyanın iş modelleri konusundaki en önemli tartışmalardan birisi, NYT yazarı Ben Smith’in özellikle yerel gazete zincirlerinin gelir ve basılı reklam odaklı modellerden vazgeçmesini, eğer vazgeçmiyorlarsa da ölüme terk edilmesini önerdiği yazısı oldu.

Bu yazı, basılı ve yerel gazetelerin mevcut sorunlarının mevcut krizle birlikte nasıl büyüdüğünü ve tüm bunların kökten bir değişimi gerektirdiğini anlatıyor ve bunun için kâr amacı gütmeyen bir modele geçişi öneriyor. Smith, bu krizde önemli olanın şirketleri değil gazetecileri kurtarmak olduğuna vurgu yapıyor. Birçok noktada önemli tespitleri olan yazıya kimi eleştiriler gelmiş olsa da, bu eleştiriler durumun ciddiyetini ve yeni yolların araştırılmaya başlanması gerektiğini değiştirmiyor.

NYT KİTAP YAYINCILIĞINI TEST EDİYOR: Gazetecilik her ne kadar kapsamlı araştırmayı ve uzun notları gerektirse de, haberi tamamladığınızda hep dışarıda kalan bir şeyler olur. Bazen de yazdığınız dosyanın daha uzun ömürlü bir formatta, okurun her an erişebileceği şekilde sunulmasının daha iyi olabileceğini düşünürüz.

New York Times da bu gözlemler üzerinden hareket ederek yeni bir deneysel formata başlıyor: kitap yayınlamak. NYT’de yapılan gazetecilik işlerini veya bunlarla ilişkili konuları kendi çatısı altında kitap olarak yayınlamayı planlıyor. İlk kitabı “Answers to Your Coronavirus Questions”ı ücretsiz e-kitap olarak yayınladı. Bu yıl içerisinde 10 kitap daha yayınlamayı planlıyor ve 2021 için de planları devam ediyor.

Hem dijitalin getirdiği e-kitap yayınlama kolaylığını kullanan hem de uzun soluklu ve yavaş gazetecilik ihtiyacına çözüm potansiyeli taşıyan bu projenin nasıl ilerleyeceğini merak ediyorum. İlk veriler ise bu noktada umut verici. Kitap ilk haftasında yalnızca Apple Books üzerinden 30.000 kez indirilmiş.

ÖDEME DUVARLARINI NE YAPMALI?: Pandemi ile birlikte birçok büyük haber kurumu ödeme duvarlarını kısmen ya da tamamen kaldırma yoluna gitmişti. Toplumun bilgiye erişimini kolaylaştırma yönündeki bu çaba fazlasıyla takdir toplamış ve kimi yayınlara yeni aboneler olarak geri dönmüş olsa da, şimdi bu yöntemden vazgeçmeli mi konusu tartışılmaya başlandı bile.

Reklamların ve diğer gelir kaynaklarının ciddi bir şekilde azalması, birçok gazete ve medya kurumunun bu süreçte nasıl ayakta kalabileceğini düşündürüyor. Kimi yayınlar ödeme duvarlarını tekrar açarken, kimileri ise duvarı kaldırmanın bu koşullarda bir seçenek bile olmadığını söylüyor. Poynter ise net bir şekilde “ödeme duvarını geri koyun” manşeti atacak noktaya gelmiş. Tam tersi bir örnek ise Kanada’dan: Bir fast-food zinciri 16 gazeteye sponsor olarak bir aylığına ödeme duvarlarını kaldırmalarını sağladı.

Tüm bunlar ödeme duvarı sistemlerini ve genel olarak gelir modellerini tekrar tartışmayı ve bu süreçte —Hyperallergic gibi— hızlı kararlar almayı gerektirecek gibi görünüyor. Şu anda sonucun ne olacağı belirsiz fakat bu dönemden birçok kurumun ciddi ekonomik model değişimleri ile çıkacağı kesin.

KISA KISA:

Financial Times geçtiğimiz hafta içerisinde, tarihinde ilk defa ofiste kimsenin olmadığı bir sayı çıkarttı.

Eğer pandemi ve hayatımızın farklı alanlarına etkileri üzerine kapsamlı okumalar arıyorsanız burada geniş bir derleme var.

Bir Financial Times haberi daha. FT Koronavirüs haberleri için özel Telegram kanalı açtı. Kanala katılanlar günde bir özel haberi de ücretsiz okuyabilecek.

MuckRack daha önce bültende bahsettiğim Trends sistemini herkesin erişimine açtı.

Tactical Tech dijital araştırmacılık yollarını öğrenmek isteyen herkesin kullanabileceği Exposing the Invisible isimli bir proje başlattı.

Tampa Bay Times basılı gazete yayınını kısarak haftada yalnızca iki güne düşürdü.

Podcast dünyası da pandeminin etkilerini yaşamaya devam ediyor. Görünen o ki evde kalan insanlar daha az podcast dinliyor.

Macaristan’da yaşanan son gelişmelerin etkisi tüm dünyayı tedirgin etmiş durumda.

GIJN pandemi sürecinde maddi desteğe ihtiyaç duyan gazetecilerin başvurabileceği fonların bir listesini oluşturdu.

Haftanın odağı: Zoom ve güvenli videokonferans

COVID-19 salgını nedeniyle insanların evlerinden çalışmak zorunda kalması hayatımıza video konferans araçları ve sistemlerini getirdi.

Birçok kişi ve kurum bu süreçte adı en çok bilinen veya kullanımı en kolay olana yöneldi. Çoğunluğun Skype’tan nefret etmesi, WhatsApp gibi uygulamaların çoklu görüşme özelliğinin olmaması ve herkeste Apple cihaz olmadığından FaceTime’ın bir seçenek olmaması ile birlikte hemen herkes Zoom’a yöneldi.

Her ne kadar Zoom, kullanımı kolay ve birçok özelliği barındıran bir uygulama olsa da, beraberinde birçok ortalama kullanıcının farkında bile olmadığı güvenlik ve mahremiyet risklerini getirdi. Bunların arasında iOS uygulamasının Facebook’a veri göndermesi (hemen kaldırıldı), macOS ve Windows versiyonlarında büyük güvenlik açıkları olması ve mail adresi/fotoğraf gibi bilgileri yabancılarla paylaşması gibi birçok sorun vardı. Neyse ki tüm bunlar karşısında Zoom ekibi dersini hızlıca aldı ve önümüzdeki 90 günü yalnızca uygulamayı daha güvenli hâle getirmeye ayıracaklarını duyurdu.

Zoom ile ilgili yazılımcıların çözemeyeceği bir büyük risk daha var: Zoombombing. İnsanlar Zoom görüşme linklerini serbestçe paylaştığı ve çoğu zaman görüşmelere şifre koymayı unuttuğu için rastgele insanlar bu toplantılara dalıp ortalığı birbirine katabiliyor. Hatta Zoom üzerinden çevrimiçi ders verilen kimi okullarda öğrenciler Reddit ve Discord gibi yerlerde yabancıları derse davet ederek dersin iptal edilmesini sağlıyor. Buna karşı yapabileceğiniz iki şey var: Zoom görüşme linkini herkese açık paylaşmamak ve her toplantı için yeni bir parola yaratmak. Bir de diğer katılımcılara bu noktada güvenmek.

Tam bu nedenle daha güvenli olabilecek alternatif bir video konferans aracı arıyorsanız Jitsi mevcut araçlar içerisinde en iyisi. Kimsenin hesap açmasına gerek kalmadan tarayıcı üzerinden toplantı organize edebileceğiniz sistemi aynı zamanda şifreli bir görüşme imkânı sağlıyor. Eğer daha eğitim odaklı ve isterseniz kendi özel sisteminizi kurabileceğiniz bir alternatif istiyorsanız da BigBlueButton’ı inceleyebilirsiniz.

Genel tavsiyem hangi aracı kullanırsanız kullanın genel güvenlik ve mahremiyet tavsiyelerini aklınızda tutun ve buna göre hareket edin. Bu araçlar muhtemelen bundan sonra çalışma hayatımızın kalıcı birer parçası olacak ve bunları güvenli bir şekilde kullanmayı artık hepimiz öğrenmek zorundayız.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir