Gazeteciler sahada kendilerini COVID-19’a karşı nasıl korur?

Geçtiğimiz günlerde NTV muhabiri Korhan Varol, sosyal medya hesabından Koronavirüs’e yakalandığını duyurdu. Varol, “Adı Korona olan virüs tabii ki beni bulacaktı, bekliyordum zaten. Test sonucu pozitif çıktı, hastanede karantinadayım. Görelim bakalım Covid-19 efendi, hangimiz daha güçlü.” sözleriyle durumunu takipçileriyle paylaştı.

Bu durum basın mensuplarının da büyük bir risk altında olduğunu bizlere hatırlattı. Salgınının ilk gününden itibaren, sahada Koronavirüs haberlerini takip eden gazetecilerle konuşarak, yaşadıklarını ve psikolojik ve fiziksel olarak kendilerini nasıl hissettiklerini sordum.

Görüştüğüm sağlık muhabirleri, bu süreçte yaşadıkları hastalanma korkusunun yanında, taşıyıcı olarak ailelerine de virüsü bulaştırma riskinin kendilerine neler hissettirdiğini ve alınan önlemlerin yanında alınması gereken önlemlerin neler olması gerektiğine ilişkin görüşlerini aktardı. 

Bu süreçte yaşadığınız korkular neler?

Hürriyet Gazetesi Sağlık Muhabiri Meltem Özgenç, “Bu dönemde sağlık muhabiri olmak biraz daha zor. Kurumumuz evden çalışma politikasını benimsedi. Ama sağlık muhabiri olarak ben Bakanlıktaki toplantılara katılmak durumunda kalıyorum. Tabii kimseyle temas etmemek için ciddi çaba sarf ediyorum. Diğer arkadaşlarım da aynı durumda. Hastalığı kapmaktan ben de çok korkuyorum. Hatta daha büyük korkum, bir başkasına bulaştırmak,” dedi. 

Haberturk.com Sağlık Editörü Demet Demirkır ise yaşadığı korkuyu şöyle dile getirdi: “Etten kemikten bir insan olarak bu virüsün neden olduğu şeylerden korkmadım desem yalan söylemiş olurum. Çalışmalar devam ediyor ama hâlâ kesin bir tedavisi yok. Virüs tüm dünyayı kuşatmışken ve yaptığınız planları bozmuşken belirsizlik yaşamak da normal. Öte yandan uzmanlar, bu dönemde korkunun da normal olduğunu söylüyor. Zaten korkmazsak başa çıkamayız. Yanlış hamleler yapan ülkelerin acı deneyimlerini hep birlikte izliyoruz. Evet, korkmalıyız. Kendimiz için, sevdiklerimiz için korkmalıyız.” 

Özellikle Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı anda bir karmaşa yaşadığını söyleyen İhlas Haber Ajansı (İHA) Sağlık Muhabiri Neşra Durmaz, “Ama bu tam olarak korku değil üzüntü ve korkuyla karışık bir duyguydu. Çünkü bu durumda insanın aklına ilk önce ailesi ve sevdikleri geliyor. Beni korkutan ve üzen, bana bir şey olması ihtimali değil sevdiklerime zarar gelmesi ihtimali ve bir başkasına istemeden zarar verebilme ihtimaliydi. Ama özellikle salgının Türkiye’ye gelmesiyle ve işin içine daha çok girmemle birlikte bu duygu hafifledi. Beni alınan önlemler de bu konuda rahatlattı. Çünkü herkes kendini öneriler doğrultusunda koruduğunda ve bireysel olarak dikkat ettiğinde bir toplumu kurtarmak mümkün bu salgından,” dedi.

Show TV Sağlık Muhabiri Pınar Tatlıbaş ise, “Elbette oldu, olmaya da devam ediyor. Biz basın mensupları olarak herkese yaptığımız haberlerle ‘evinizde kalın’ çağrısı yapıyoruz. Fakat sokakta haberin peşindeyiz, tanıdığımız ya da tanımadığımız onlarca insanla bir araya geliyor, hastanelere gidiyor, yakın temasta bulunuyor, röportajlar yapıyoruz. Yani aslında biz de büyük bir risk altındayız,” diye konuştu. 

Korkularının olduğunu dile getiren Kanal 7 TV Sağlık Muhabiri Aybüke Yıldız, “Benim 58 yaşında, hastalıkları olan bir annem var. Kendim bu işin içindeyim ama o hep evde, ona bulaştırmak endişesi en büyük korkum. Evde yanına bile yaklaşmıyorum,” şeklinde konuştu. 

Çalıştığınız kurum, ofiste ve sahada ne gibi önlemler aldı?

Çalıştığı kurumun Koronavirüs’e karşı önemli önlemler aldığını belirten Haberturk.com Sağlık Editörü Demet Demirkır, “Öncelikle Türkiye’de vakaların görülmeye başlamasının ardından mesaimize evden devam ettik. Şirket girişine el dezenfektanları konuldu, ateş ölçücü yerleştirildi ve şirket içerisinde ateş ölçümleri yapıldı,” dedi. 

Show TV Sağlık Muhabiri Pınar Tatlıbaş ise şunları söyledi: “Çalıştığım kurum, tehdidin ciddileşmeye başladığı ilk günlerden itibaren bizler için çeşitli önlemler almaya başladı. Kurumda sürekli ateş ölçümü yapan bir sağlık personeli görevlendirildi. Çalışanlara maske, eldiven ve dezenfektan dağıtıldı. Ofisimiz dezenfekte edildi. Ve gün içinde kurumda çalışan sayısı minimuma indirildi. Şu anda da dönüşümlü çalışma modeli uygulanıyor.”

Evden çalışmaya geçmeden önce, kurumlarında dezenfektan önlemi alındığını kaydeden Hürriyet Gazetesi Sağlık Muhabiri Meltem Özgenç şunları söyledi: “Yemekhanelerde çatal, kaşık ve bıçaklar özel olarak paketlendi. Hatta tuzluklar masalardan kaldırıldı. Dışarı çıkılması durumunda kullanılmak üzere maske dağıtıldı.”

Çalıştığı kurumun virüs önlemlerini kısa süre içinde aldığını söyleyen Kanal 7 TV Sağlık Muhabiri Aybüke Yıldız, “Dönüşümlü ekipler olarak çalışıp 3 gün çalış, 3 gün izin yap sistemi uyguluyoruz. Çalışanlar toplu taşıma kullanmıyor, araçlarla alınıyor. Maske ve kolonya dağıtıldı,” dedi.

“Kurumumuzda da bilim kurulu tarafından paylaşılan öneriler hassasiyetle uygulanmaya çalışılıyor,” diyen İhlas Haber Ajansı (İHA) Sağlık Muhabiri Neşra Durmaz, “Haberlerde kullanabilmemiz için gerekli koruyucu ekipmanlar sağlanırken, sosyal mesafe kuralına da çok dikkat ediliyor. Aslında kurumdaki planlamalar ve tavsiyelerin ışığında gerçekleştiriliyor. Yine risk grubunda olan çalışanlar da bu süreçte evlerinde kendilerini izole ediyorlar,” şeklinde konuştu.

Siz alınan önemleri yeterli buluyor musunuz? Daha başka ne gibi önlemler alınabilir?

Son dönemde Bakanlıkta yapılan basın toplantılarına kurum olarak katılmama kararı aldıklarını belirten Pınar Tatlıbaş, “Bu da kendimiz için aldığımız önlemlerden bir tanesi aslında. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarını canlı yayınlardan takip ediyor, sonrasında kendi bültenimiz için ajanslar yardımıyla haberleştiriyoruz. Bakanlık yetkililerinden de telefonla bilgi almaya çalışıyoruz,” dedi.

Demet Demirkır şunları söyledi: “Koronavirüs’e karşı ülkemizde çok ciddi adımlar atıldı ve atılmaya da devam ediyor. Koronavirüs’ü çok başarılı bir şekilde kontrol altına alan ülkeler oldu. Güney Kore günde 20 bin kişiye test uyguladı. Negatif basınçlı odalarda alınan örnekler artık telefon kulübelerine benzer kabinlerde alınıyor ve test 7 dakikada sonuç veriyor. Bunu daha çok insana ulaşmak için yaptılar; çünkü ne kadar çok insan taranırsa hastalık o kadar kontrol altında tutulur. Bunu belirleyen faktör ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişliği olsa da bir başka görüş de herkese test yapmanın gereksiz olduğu yönünde. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Koronavirüs’le alakalı olarak tüm hükümetlere testlere ağırlık verme çağrısında bulunarak, ‘Tüm ülkelere basit bir mesajımız var: Test, test, test. Her şüpheli Covid-19 vakası için test’ demişti.”

Alınan önlemlerin yeterli olmasını umut ettiğini söyleyen Aybüke Yıldız, “Korkuyoruz ister istemez, sokakta çalışıyoruz. Biz yeri geliyor hastanelere haber yapmaya gidiyoruz. Bu süreçte belki basın biraz daha masa başına çekilse daha iyi olabilir diye düşünüyorum. Fakat işte o zaman da haberler nasıl yapılacak?” diye konuştu. 

Neşra Durmaz ise şu yorumda bulundu: “İlgili merciler ve uzmanlar salgının durumuna göre gerekli tedbirleri alıyor. Tabii bu noktada uzmanlar tarafından yapılan uyarılar ve verilen tavsiyeler de hayati bir önem taşıyor. Biz de tüm bu uyarı ve tavsiyelere uygun hareket etmeye çalışıyoruz. Yine gerekli görüldüğünde gelişmelere göre önlemler ilgili kurumlar tarafından sıklaştırılacaktır. Ama şunun altını çizmek istiyorum ki, tek tek bireylere bu konuda önemli görevler düşüyor. Uzmanların önerilerine hep birlikte kulak verip bu önerilere uyalım lütfen.” 

“Kurumum bence gerekli önlemleri aldı,” diyen Meltem Özgenç, çok erken zamanda evden çalışma düzenine geçmenin önemli olduğunu söyledi.

Bakanlıkta yapılan basın toplantılarında sosyal mesafe korunuyor mu? Ne yapılmasını önerirsiniz?

Basın toplantılarında birer koltuk boşluk bırakıldığını söyleyen Meltem Özgenç, “Gazeteciler artık uzun süre bekletilmiyor, toplantıdan kısa bir süre önce içeriye alınıyorlar. Hatta artık her gün toplantı olmuyor. Bunlar önemli tedbirler. Ama tabii ki toplantılar yine Bakanlığın internet sitesinden canlı verilebilir. Televizyonlar bazen soru bölümünü kesebiliyor. Biz evden hiç çıkmadan bu toplantıları izleyebiliriz. En önemli konu sorularımız. Sorularımızı da aktarabileceğimiz şekilde belki sosyal medya üzerinden ya da farklı şekilde bir düzenleme yapılabilir,” önerisinde bulundu.

Neşra Durmaz, şunları söyledi: “Bakanlıkta özellikle sosyal mesafenin korunma kuralına çok önem veriliyor. Muhabirlerin de bu kurala özellikle uyması isteniyor. Basın toplantılarında da oturma planı bu kurala göre bir düzenle gerçekleştiriliyor. Yerlerimizi alırken de buna dikkat etmemiz konusunda görevliler tarafından tekrar bir hatırlatma muhakkak yapılıyor.”

Toplu bulunulan mekânlarda riski sıfıra indirmenin zor olduğunu söyleyen Demet Demirkır, “Ekranlardan takip edebildiğimiz kadarıyla oturma düzeninde en azından bir mesafe sağlanmaya çalışıldığı görülüyor,” dedi.

Gazeteciler bunlara dikkat etmeli

Gazeteciler riskli olan bölgelerden kaçmak yerine, habere ve riskli bölgelere koşarak gidiyor. Özellikle salgın gibi, hayati risk bulunan ortamlarda gazetecilerin hangi koşullarda çalışması gerektiğini Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan anlattı. 

Gazetecinin röportaj için hastaneye gitmesi gerektiği durumlarda yapılması gerekenleri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan şöyle sıraladı:

  • Hastanede bir yerlere dokunmamaya çalışın. Dokunmak zorunda kaldığınızda mendille ya da eldivenle asansör düğmesi ya da kapı kolu gibi yerlere dokunun. 
  • Yanınızda en az iki tane eldiven götürmeye özen gösterin.
  • Asansörler riskli ortamlar olduğu için başkası varsa binmeyin ve bekleyin. Hastanedeki bir kişi, toplumun ortalamasına göre en az yüz kat fazla virüs taşıma olasılığı taşır. Bu yüzden mümkünse asansörü kullanmayın. Eğer kullanıyorsanız maske takmalı ve maskenin de çok korumadığını bilmelisiniz. 
  • Maskeyi hasta ya da virüsü taşıma riski olanların takmasını öneriyoruz. Sağlıklı insanın takmasına gerek yok diyoruz. Nedeni şu, maskelerin içerisinde bulunan mikroskobik delikler virüsün çapının 7 katı ama virüs ağızdan tek başına çıkmıyor. Mesela hasta bir kişi öksürüyor, hapşırıyor ya da konuşuyorken virüs tek bir partikül hâlinde ağzından çıkmıyor. Damlacıkların içinde oluyor. O damlacıklar daha büyük olduğu için, onların çıkmasını öksürürken hapşırırken fiziksel olarak bir miktar engelliyor. Koruyuculuğunun yüzde 30 olduğunu aklınızda bulundurun.
  • Görüşme yapacağı kişinin yanına gelince eldivenleri çıkartarak tıbbi atık kutusuna atın. Yakınınızda tıbbi atık kutusu yoksa cebinizde bir poşet taşıyarak eldiveninizi poşete koyup, ağzını bağlayarak çöpe atın.
  • Röportaj yaptığınız kişiyle mutlaka aranıza bir buçuk metre mesafe koyun. Mikrofonu da buna göre düzenlemek gerekir. Mikrofona streç film sarılarak konuşma bittiğinde streç film atılıp, sünger yıkanabilir.
  • Röportaj bittiğinde mutlaka ellerinizi yıkayın. El dezenfektanı ya da kolonya kullanmaya özen gösterin. 
  • Muhabirler işe gidip gelirken mümkünse ayrı araçlar kullanmalı. Yani araçta kameraman, muhabir ve şoför olmak üzere üç kişi olunca bir buçuk metrelik mesafeyi korumak mümkün değil. 
  • Kameraman, kamerayı çekimden sonra dezenfekte etmeli.
  • Basın toplantıları yurt dışında çevrim içi yapılıyor. Artık toplantıları bu şekilde yapmak zorundayız. Toplantı yapılacaksa, dezenfektanla toplantı öncesi ve sonrasında ellerinizi temizleyin. Maske takılacaksa da odadaki herkes takmalı. 

Farklı Medya Rehberleri 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir