Koronavirüs haberi yapacak gazetecilere 5 öneri

Koronavirüs (COVID-19) 2019’un Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıktığından beri yayıldığı ve en çok da Batı ülkelerini etkilediği ölçüde gündemimize düştü. İptal edilen etkinlikler, uçuşlar, kapanan sınırlar, enfekte olan siyasetçiler sırayla haberlerde yer bulurken 11 Mart 2020’de 00.45’te Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’de bir vakanın tespit edildiğini açıkladı. O zamandan beri de Türkiye’nin öncelikli gündemi COVID-19.

Ne önlem almalı, elleri kaç defa yıkamalı, kelle mi paça mı içmeli, hangi duayı okumalı, gen testi mi yaptırmalı ve daha bir sürü tartışma gazetelerde, televizyonlarda ve sosyal medyada “uzmanların” ağzından dillendirildi.

Halkın en çok haber almaya ihtiyaç duyduğu bu konuda sağlık habercilerine mevcut haberler hakkındaki düşüncelerini ve önerilerini sorduk, sorunları ve çözümleri 5 maddede derledik.

1- Sağlık haberlerini alanında uzman gazeteciler yapmalı

Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği Başkanı Ayşegül Aydoğan’ın öncelikli önerisi sağlık haberlerini sağlık alanında uzman habercilerin yapması.

“Tıpta uzmanlık esastır. Nasıl ki bir kalp cerrahı pratikte mesleğini yaparken beyin ameliyatına girmiyorsa, basına bilgi verirken de buna dikkat etmelidir. Gazeteciler de artık her konuda konuşma ihtiyacı hisseden üç beş doktorun dışına çıkıp, doğru kaynak, doğru uzmanlık, doğru haber konusunda daha fazla çaba göstermelidir,” diyen Ayşegül Aydoğan şu uyarıda bulunuyor:

“Tıp ve sağlık haberlerini yapacak gazetecinin de uzman olması şart ve önemlidir. Uzmanlığa inanmak ve bunu geliştirmek gereklidir. Halkın doğru şekilde bilgilendirilmesi gerekir; bahsettiğim bu sorumluluğu yerine getirecek kişiler yine sağlık habercileridir. Uzman, deneyimli bir sağlık habercisi gerektiğinde sadece yurt içindeki haber kaynaklarından değil yurt dışındaki kaynaklarından yararlanabilme refleksini gösterir.”

2- Alanında uzman kişilerden görüş alınmalı

Kelle paça çorbasından “Türk genine” kadar çeşitli argümanlar haberde uzman olarak başvurulmuş bilim insanları tarafından dile getirildi. Peki her uzman her konuda uzman mıdır?

En son 14 Mart’ta HaberTürk’teki Hülya Hökenek’in moderatörlüğünü yaptığı Enine Boyuna programına uzman konuk olarak katılan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, onkolog, fitoterapi uzmanı ve farmatoloji uzmanı isimlerin de katıldığı yayını “Virüs pandemisini bu şekilde, bu uzmanlık alanlarıyla, bu ortamda tartışmayı doğru bulmuyorum” diyerek yayını terk etmişti

“Komplo teorileri tartışılması gereken gerçeklerin önüne geçiyor.”

Ayşegül Aydoğan da Prof. Dr. Ceyhan’ın tavrına dikkat çekiyor. Aydoğan, “Durumun enfeksiyon hastalığı olduğu unutulmuş gibi, haber programlarında komplo teorilerine kadar giden yönleriyle strateji uzmanları tarafından ele alınması, asıl gerçeklerin tartışılmasına ve gündeme taşınmasına engel oluyor,” diyor.

“Uzmanlık konusu benim yıllardır en hassasiyetle yaklaştığım noktalardan biri,” diyen deneyimli sağlık habercisi Esra Öz de bu soruna şöyle dikkat çekiyor:

“Öncelikle enfeksiyonla ilgili bir konuda başka branşların çok fazla söz hakkı yoktur. Herkesin bu konuda söyleyecekleri var. Öncelikle sağlıkla ilgili bir konu olduğunda, o alanda çalışan bir uzman bulunmalı. İsminin önünde her doktor, profesör, doçent yazan her konuda konuşamaz. Bunlar akademik unvanlardır. Kendisini doktor diye tanıtan kişinin aslında ziraat mühendisi olduğunu öğreniyoruz. Yani her doktor, hekim değildir. Her hekim de her konuda konuşamaz. Sırf sansasyonel cümleler eşliğinde, reyting peşinde koşanlara karşı medya bir duruş sergilemeli. Bizler halk sağlığının en önemli kaynaklarından biriyiz.”

Bu konuda Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın da söyleyecekleri var. Prof. Dr. Adıyaman ilk günden beri TTB olarak yaptıkları açıklamalara kulak asılmadığına dikkat çekiyor ve habercilerin kaynak olarak TTB Covid-19 İzleme Grubu’na, Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulu’na ve Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanlarına başvurmaları gerektiğinin altını çiziyor.

3- Panik dilinden uzak durularak ölüm oranları kadar sağ kalma oranlarını da anlatılmalı

“Haberler korku ve panik dilinden uzak tutulmalı. Resmi ve güvenilir kaynaklardan alınan bilgiler, objektif şekilde aktarılmalı,” diyen Esra Öz ölüm oranları kadar sağ kalım oranlarının da haberlerde anlatılması gerektiğine dikkat çekiyor.

“Panik hâlâ devam ediyor, hurafeler, şehir efsaneleri ve komplo teorileri bir şekilde yayılıyor. Bunların aydınlatılıp, sözde uzmanlardan insanları bilgilendirmeleri gerekiyor,” diye ekliyor Esra Öz.

4- “Aşı bulundu” haberi yaparken dikkat edilmeli

“Doğrulatılmayan bilgilerin hızla yayıldığı bir çağdayız ve gazetecilik mesleğinin temelinde bilgiyi teyit etmek vardır,” diyen Ayşegül Aydoğan, gazetecilerin panik havasına girmeden salgın haberleriyle ilgili bir bilgiyi iki üç kaynaktan doğrulatması gerektiğini söylüyor.

“Koronavirüs aşısı veya tedavisi bulundu haberleri hemen her gün önümüze düşüyor,” diyen Ayşegül Aydoğan, “Oysa ilaç veya aşı geliştirme çalışmaları dünden bugüne, bugünden yarına olabilecek kadar basit değil ne yazık ki. Aylar, hatta yıllar süren bilimsel aşamalardan geçmesi gerekiyor. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşların duyurusu olmadan bu tip duyumların gerçeği yansıtmadığı unutulmamalı, haber olarak da yer verilmemelidir. Konunun muhatabı uzmanlık derneğinden de mutlaka görüş alınmalıdır,” tavsiyesinde bulunuyor.

5- Irkçı, ayrımcı ifadelerden uzak durulmalı

Asian American Journalism Association’ın (Asya Amerikan Gazeteciler Derneği, AAJA) bu konuda bir seri tavsiyesi var. Bilhassa virüsün Wuhan’da çıkmış olması üzerinden Asyalılara yönelik ırkçılığa dikkat çeken AAJA bunun önüne geçmek için şu önerilerde bulunuyor:

  • Maskeli insanların fotoğraflarını doğru bir içerik olmadan kullanmayın. Doğu Asya ülkelerindeki birçok insan başta hava kirliliğine karşı olmak üzere birçok nedenle maske kullanıyor. Salgının ardından maskeler artık daha yaygın hâle geldiği için, doğru görsellerin, gerekli açıklamayla kullanılmasına özen gösterin. 
  • Eğer haberinizin konusu Çin Mahallesi hakkında değilse, Çin Mahallesi türevi fotoğraflardan kaçının. 
  • “Wuhan virüsü” tabirini kullanmayın. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015’te yayınladığı rehber coğrafi bölgelerin hastalıklarla birlikte anılmasının o bölge halkları üzerinde stigma yarattığına dikkat çekiyor.

* Sağlıkla ilgili bir konu olduğunda, o alanda çalışan bir uzman bulunmalı. Uzmanın özellikle konuşulan alanla ilgili çalışmalarına bakılmalı. Uzmanın beyanları aynı branştan başka uzmanlar tarafından teyit edilmeli, güvenilir kaynaklar ve literatür taranmalı.

* Yapılan haberlerde abartıya kaçılmamalı, paniğe sevk edilecek söylemler yerine sağduyulu mesajlar vermeye özen göstermeli.

* Aşı ve ilaç hakkındaki haberlerde “ilk kez”, “en yeni” gibi ifadelerden uzak durulmalı, ilaç veya aşı çalışmalarının hangi aşamada olduğu mutlaka belirtilmeli, haberde gereksiz umut verilmemeli.

* Haberler tek taraflı hazırlanmamalı, yurt dışından gelen haberler gerektiğinde birkaç kaynaktan teyit edilmeli.

* Karantina kuralları ve alınması gereken hijyen kuralları uzmanların hazırladığı şablonlarla sık sık kamuoyuyla paylaşılmalı.

* Koronaya karşı doğal reçete, çorba, çay tariflerinin tek başına yeterli olmadığı vurgulanmalı, konunun uzmanlarının dikkat çektiği uyarılar bu süreçte hemen her gün hatırlatılmalı.

Editörün notu: Virüs ve salgınlarla ilgili haber yaparken mecranızda kullanabileceğiniz ücretsiz vektör görselleri buradan edinebilirsiniz.

Yazar hakkında

Elif Akgül

İMC TV'de çalıştı. Aralık 2012-Haziran 2018 tarihleri arasında Bianet İfade Özgürlüğü editörlüğü yaptı. 2018'den beri serbest gazeteci olarak çalışıyor.