Çevrim içi taciz, ombudsmanlık, gazetenin güçlü yanları

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan herkese merhaba!

Bu haftanın “Ne Okuduk” bölümü çevrim içi tacizle mücadele, gazete zincirlerinin batışı, dijitalin gelecek planları gibi birçok farklı konuyu içeriyor. Her hafta olduğu gibi “Kısa Kısa” bölümünde de haftanın geri kalan önemli okumalarını bulabilirsiniz.

“Haftanın Odağı” ise ombudsmanlık. Gazeteciliğin güven ve etik sorunlarının sıkça tartışıldığı bu dönemde kaybolmakta olan bu alanı hatırlatmak ve neden günümüzde çok daha önemli olduğu üzerine konuşmak istedim.

Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Bu hafta ne okuduk?

IPI’DAN ÇEVRİM İÇİ TACİZLE MÜCADELE PROTOKOLÜ: Gazetecilerin günümüzde yaşadığı en büyük sorunlardan birisi sosyal medya üzerinden gelen taciz ve saldırılar. Özellikle gazetecilerin yaptığı haberler veya fikirleri yüzünden giderek daha sık hedef hâline gelmeye başlaması, bu konuda haber kurumlarına da büyük bir sorumluluk yüklüyor.

International Press Institute bu konuda haber odalarına yardımcı olacak bir protokol tasarladı. Protokol, özellikle çalışanlarının maruz kaldığı bu saldırılara karşı ne yapması gerektiğini bilemeyen haber kurumları için önemli bir kaynak. Elbette bu protokol her kurum için mükemmel bir yol önermiyor ama bu önerileri bir çerçeve olarak kullanarak her kurum kendi ihtiyacına göre bir protokol tasarlayabilir. Her kurumun bu konuda acil adım atması gerektiğini düşünürsek önemli bir kaynak.

DİJİTALİN GELECEĞİ BASILI GİBİ OLMAK MI?: Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde dijital gazetecilikle ilgili giderek önem kazanan yaklaşımlardan birisi de basılı gazeteler gibi “bitirilebilir” bir ürün sunmak. Economist ve Guardian bunu yapan büyük isimlerden bazıları. Benzer şekilde New York Times ve Washington Post’un ve Türkiye’de Evrensel ve Dünya gibi yayınların dijitalde basılı gazetenin replikasını sunmaya devam etmesi ve bunu bir ürün olarak sunması da aynı yaklaşımın örneklerinden.

Bunun dijital gazeteciliğin getirdiği kimi sorunlara çözüm olup olamayacağı sorusunu ele alan Damon Kiesow, bu yaklaşımın faydalı olabileceğini düşünüyor. Örneğin dijital yayınların taraflı olmakla suçlanmalarının en önemli sebeplerinden birisi, köşe yazıları ve haberlerin dijitalde ayırt edilmesinin zorluğu olabilir. Bu ayrım basılı gazetelerde çok daha bariz olduğu için okur bunun bir fikir yazısı olduğunu anlayabiliyor.

Elbette bu her yayının basılı formatını dijitale taşıması gerektiği anlamına gelmiyor. Ama basılı gazeteleri güçlü kılan noktaları incelemek ve bunları dijitale taşımanın yollarını aramak lazım. 

NYT ICIJ’LE ORTAK PROJESİNİ “ATLATMIŞ”: Bir gazeteci veya kurum için atlatma haber yapmak, herkesin önüne geçmek en büyük başarılardan birisi olarak görülür. Genellikle gazeteciler arası rekabetin en büyük ölçütlerinden birisidir de. Peki bir kurum, kendisinin de parçası olduğu bir projeyi atlatmaya kalkarsa ne olur?

Geçtiğimiz aylarda Çin’den gelen sızıntılar ile ICIJ ve ortak çalıştıkları kurumlar, ülkede yaşayan Uygurların nasıl bir baskı altında olduğunu göstermişti. Aynı dönemde, bu projenin partneri olan New York Times, projeden bağımsız ama aynı konuda başka sızıntı belgelerle bir dosya daha yayınlamıştı. Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan bilgilere göre, NYT bu konudan ICIJ’deki partnerlerine hiçbir şekilde bahsetmemiş ve hatta iki projede de çalışan gazetecileri bile olmuş.

Böyle büyük bir olayın ardından kaçınılmaz olarak NYT yönetimi özür diledi ve birtakım bahaneler öne sürdü. Ancak böyle büyük bir etik dışı hareket, Times’ın ilerleyen ICIJ projelerinde oynayacağı rolü ciddi bir şekilde etkileyebilir. Bunun yanı sıra diğer kurumlar da NYT ekibine ortak çalışmalarda güvenmekte zorlanabilir.

ABD’DE YEREL MEDYA DEVİ İFLAS ETTİ: Yerel medyanın önemi ve desteğe olan ihtiyacı üzerinde sıkça duruyoruz ve daha da durmaya devam edeceğiz. Fakat dünyanın farklı yerlerinde yaşanan gelişmeler, bu konuda iyimser bir tablo çizmemizi zorlaştırıyor.

ABD’deki en büyük ikinci gazete zinciri ve birçok yerel gazetenin sahibi olan McClatchy 163 yıllık aile şirketi macerasının ardından iflasını ilan etti. ABD’deki birçok bilindik ve büyük yerel gazetenin sahibi olan şirket muhtemelen el değiştirecek ve daha önce bahsettiğimiz ABD’deki gazetecilik şirketlerinin merkezileşmesi sorununu daha da derinleştirecek.

Bu gelişmenin ABD medyasını nasıl etkileyebileceğine dair farklı analizler var. Bizim gibi dışarıdan takip edenler için bu gelişmeler, kendi sorunlarımız üzerine yoğunlaşmak için bir işaret. Her ne kadar koşullar benzemese de ekonomik anlamda yaşanan sorunlar içinde yaşadığımız sistemden dolayı oldukça benzer olabiliyor. Bu yüzden dünyanın her yanında olan bitenleri takip edip ders çıkarmaya ve ülkemizdeki medya ekosistemini güçlendirecek çözümler bulmaya ihtiyacımız var.

KISA KISA:

Kashmir’de gazetecilerin ve medyanın baskılara rağmen nasıl ayakta kalmaya devam ettiğini orada yaşayan ve çalışan gazeteci Fahad Shah CJR’a anlattı.

Muck Rack gazeteciler ve medyaya özel Google Trends benzeri bir araç yayınladı. Ama kullanabilmek için onaylı bir Muck Rack hesabınız olması gerekiyor.

Gazetelere okuru tutmak için yeni yolu: bir şekilde alışkanlık yaratmak. Bu haberler de olabilir, yemek tarifleri de, bulmacalar da.

ABD’de bu yıl gerçekleşecek seçimlerde yanlış bilginin hangi seviyelerde kullanılabileceğine dair kapsamlı bir yazı The Atlantic’de yayınlandı.

Gazeteciliğin günümüzde yaşadığı kriz üzerine kapsamlı ve uzun bir okuma istiyorsanız Nicholas Lemann bu yazısı tam sizin için.

Gazeteci Rob Harvilla, The Creative Independent’a çalışma şekline ve editörlerin yaptığı işteki önemine dair bir röportaj verdi.

Microsoft gazetecilerin büyük veri yığınları üzerine çalışmasını kolaylaştıracağını söyledikleri yeni projesi IDA’yı duyurdu.

Mishko; Hanna Alandi / Getty

Haftanın odağı: Ombudsmanlık

Ombudsmanlık, gazeteciliğin belki de en az göz önünde olan ve bu yüzden sıkça görmezden gelinen ama aslında en önemli rollerinden birisi. Ülkemizde bu mesleği en son Hürriyet’in Faruk Bildirici’yi kovmasının ardından hatırlamış, ardından da tekrar unutmuştuk.

Ombudsmanlık hem gazetecilik için hem de okurlar için hayati öneme sahip bir alan. Her kurumun kendisini etik anlamda sorumlu tutacak bir mekanizmaya ihtiyacı var. Bununla birlikte, okurların da bu kontrolün sağlandığını görmeye ve herhangi bir şüphede ulaşabilecekleri birisinin o kurumda çalıştığını bilmeye ihtiyacı var. Malum, okurun medyaya güveninin nasıl azaldığını sıkça duyduğumuz bir dönemdeyiz.

Ombudsman eksikliği yalnızca ülkemize özgür bir durum da değil. Örneğin ABD’de birçok büyük gazetenin ombudsmanı yok. New York Times 2003 yılında açtığı bu rolü 2017 yılında bitirmeye karar verdi. Bu durum o kadar ciddi bir sorun ki, Columbia Journalism Review, dört kişiyi ABD’deki dört büyük kurumun (New York Times, Washington Post, CNN, MSNBC) ombudsmanıymış gibi çalışmaları için işe aldı.

Elbette bu tarz alternatif çözümler denemek mümkün ama yeterli ve anlamlı değil. Kurumların kendilerini etik konusunda denetlemeye gönüllü olarak açmaları ve bu denetimi ciddiye almaları gerekiyor. Gazeteciliğin içinde bulunduğu zorlu koşullar her ne kadar yalnızca ekonomik veya teknolojik gibi görünse de, işin etik boyutu hemen hepsini etkiliyor. Çünkü gazetecilerin atacağı her adımda işin gazetecilik etiği boyutunu da hesaplaması lazım.

Çünkü okur ile bir ilişki kurmak, onların güvenini kazanabilmek için gereken şeylerden birisi de bu. Gazetecilerin kendilerini mesleğin detayları ve kuralları konusunda açıklayamaması, gazetecilik etiğini anlatamaması birçok yanlış anlaşılmanın ve gazetecilere karşı haksız ithamların temelinde yatan şey. Ombudsmanlar, bu noktada en temel ihtiyaç. Bu mekanizma okura kendinizi belirli bir standarta tabi tuttuğunuzu söylemenin en açık yolu.

Çoğu haber kurumu için büyüme ekonomik veya teknolojik olarak hesaplanıyor. Fakat bu büyümenin ortaya sağlıklı bir gazetecilik çıkarıp çıkarmadığını anlamanın tek yolu da kurumun kendisini böyle bir denetime açabiliyor olması.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir