Reuters Digital News raporu, internetin rotası, podcast Pulitzerleri

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Bu hafta “Ne Okuduk” bölümümüzde 2019’un son ayına girmemizle birlikte yayınlanmaya başlayan 2019 raporları var. Ayrıca Güney Kore merkezli Newstapa’nın öyküsü de okunmaya değer.

“Haftanın Odağı” ise son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız bir soru: İnternet nereye gidiyor? Arkasında çok derin sorunları barındıran bu tartışmayı elbette burada tamamen ele almam mümkün değildi fakat yine de bu sorunun kaynağını ve ortaya çıkardıklarını özetlemeye çalıştım.

Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Bu Hafta Ne Okuduk?

DÜNYADA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ EN KÖTÜ DURUMDA: İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu Article 19 her yıl sonunda yayınladığı Global Expression Report’un bu yılı kapsayan versiyonunu paylaşıma açtı. Rapor tüm dünyadaki medya ve ifade özgürlüğü koşullarını belirledikleri özel metrikler çerçevesinde inceliyor ve hem ülke hem de bölge bazında detaylı analizleri de barındırıyor.

Raporun genel özeti ise iç karartıcı bir tablo sunuyor. Birçok ülkede medyanın durumu ve genel olarak ifade özgürlüğüne olan baskının artışı raporda net bir şekilde görülüyor. Rapora göre, dünya genelinde ifade özgürlüğü geçtiğimiz on yıl içerisinde giderek kötüleşti ve bu yıl içerisinde son on yılın en kötü noktasına gelmiş durumda.

BASININ ÖZGÜRLEŞMESİ GELİRİ KÖTÜ ETKİLERSE: 2012 yılında Güney Kore’de kurulan Newstapa ülke basınındaki büyük bir eksiği doldurmak için yola çıkmıştı. Amaç, büyük medya kuruluşları üzerindeki baskıdan dolayı ele alınmayan konuları araştırmak ve bunları haberleştirmekti. Bu yolda büyük bir başarı kaydetti ve birçok insanın bağışları ile güçlü bir haber odası kurmayı başardı.

Ama hükümetin değişip daha liberal bir liderin gelmesi ve basının üzerindeki baskıların kalkması, Newstapa’yı ters yönde etkilemeye başladı. İnsanların bir kısmı bu gelişmelerden sonra bağış yapmayı bıraktı, bazıları ise yeni araştırmaların sevdiği politikacıları hedef alıyor olmasından dolayı Newstapa’yı desteklemekten vazgeçti. Bu da yalnızca 2017’den 2019’a gelen sürede bağışçılarının yüzde 25’ini kaybetmesi demek oluyordu. Buna rağmen Newstapa yoluna devam ediyor.

Bu oldukça ilgi çekici bir öykü çünkü kimi haber odalarının planlarını yaparken hangi ihtimalleri göz önünde bulundurması gerektiğini de gösteriyor. Örneğin okur sayınızı arttırmak ve gelir elde etmek için tek modeliniz sizin kontrolünüzde olmayan bir durumsa (örneğin mevcut hükümet ya da ekonomik koşullar) bu değiştiği zaman ne yapacağınızı da hesaplamanız gerek. Newstapa’nın öyküsü bu konuda çok iyi bir örnek.

REUTERS DIGITAL NEWS REPORT 2019 YAYINDA: Reuters Institute for the Study of Journalism tarafından yıllık olarak hazırlanan dijital haber raporu, tüm dünyada dijital medyanın hangi yöne doğru ilerlediğini görmek ve geçtiğimiz yıl içerisinde nelerin değiştiğini anlamak için temel kaynaklardan birisi.

Tamamına buradan ulaşabileceğiniz raporda, Reuters bu yıl için dört ana başlığı öne çıkarmış: özel mesajlaşma ve gruplar, haberlere para ödemek, popülizmin medyaya etkisi ve podcastin yükselişi. Bu başlıklarla ilgili kapsamlı özetleri de raporun ana sayfasındaki “Key findings” başlığı altında bulmanız mümkün.

ARTIK PODCASTLER DE PULITZER ALABİLECEK: Podcastin geçtiğimiz birkaç yıl içerisindeki yükselişi (bkz. üstteki başlık), beraberinde birçok konu üzerine podcast üretimini arttırdı. Elbette gazetecilik de bu durumdan en aktif şekilde faydalanan kesimlerden birisi. Podcast üzerinden üretilen gazeteciliğin geldiği nokta da artık onun büyük ödüller tarafından görmezden gelinmesini zorlaştırdı.

Pulitzer de bu baskıya daha fazla dayanamayıp ses kategorisini 2020 yılından itibaren ödül kategorilerinden birisi olarak kabul edeceğini açıkladı. Bu elbette yeni bir üretim biçiminin kabul görmesi açısından oldukça önemli. Fakat bu haber, hayatımızda çok daha uzun zamandır var olan radyonun da aslında Pulitzer tarafından en başından bu yana görmezden gelindiğinin bir itirafı olarak okunabilir.

KISA KISA:

Evernote bir “darknet” araştırmasında şüpheli olan kullanıcısının tüm notlarını ABD federal hükümetinin bir birimi olan Drug Enforcement Administration’a verdi.

WAN-IFRA’nın 2019 World Press Trends raporuna göre haber siteleri için bir numaralı trafik kaynağı hâlâ Google.

The Information, yıllık 400 dolar olan abonelik sistemine, yıllık 30 dolarlık bir “özet haberler” uygulamasını da ekleyerek hesaplı bir alternatif sundu.

Geçen hafta ele aldığımız Bloomberg adaylığı konusunda yeni gelişme: Trump, Bloomberg çalışanı gazetecileri miting ve etkinliklerine kabul etmeme kararı aldı.

Okur odaklı bir strateji geliştirmek için kullanabileceğiniz güzel bir metodu burada bulabilirsiniz.

ABD’de 2020 seçimleri yaklaşırken, 50 doğrulama platformu da seçimler için hazırlanıyor.

PolitiFact’in para kazanmaya ve başarılı olmaya başlamasından aldığı dersler, birçok yeni medya girişimi için öğretici bilgiler içeriyor.

Haftanın odağı: İnternet nereye gidiyor?

Sosyal medyanın siyasete ve topluma olan etkisinden gazetecilik, müzik ve edebiyat gibi alanların internet tarafından nasıl dönüşmeye zorlandığına kadar çeşitli yazıları sıkça görüyoruz. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde yaşanan birçok politik ve toplumsal olayın bir şekilde interneti veya internette doğmuş yenilikleri içerisinde barındırıyor olması ve bunların genellikle negatif örnekler olması, bir kesimin “İnternet nerede yanlış gitti?” diye sormasına neden oldu.

NYT’nin “So the internet didn’t turn out the way we hoped.” isimli dosyası bunun en kapsamlı örneklerinden birisi. İnternetin 1990’ların başında büyük bir ütopya olarak ortaya çıkışı ile günümüzü karşılaştırdığımızda bir şeylerin gerçekten yanlış gittiğini düşünmemek elde değil.

Bu noktada elbette birçok farklı aktörü veya etkeni suçlayabiliriz. Silikon Vadisi ve onun yarattığı platformları, Çin ve Rusya gibi ülkelerin interneti kontrol aşkını veya insanların her şeyi özgürce paylaşma isteğini. En çok hangisi size sıkıntı yaratıyorsa oradan başlayabilirsiniz. Fakat kesin olan bir şey varsa, o da birçok insanın günümüzdeki hâliyle internetin fazlasıyla sorunlu olduğunu ve değişmesi gerektiğini düşünüyor olması.

Örneğin sosyal medya ve onun sorunları herkesin sıkça ele aldığı bir mesele. Bunu çözmek için ise Ethan Zuckerman “Daha dürüst bir internet inşa etmemiz gerek,” diyor. Wikipedia’nın kurucusu Jimmy Wales WT.Social ile, daha özgürlükçü yolları tercih edenler Mastodon ile alternatif sosyal medya platformları yaratmaya çalışıyor. İnternetin babası kabul edilen Tim Berners-Lee bile farklı bir internet inşa etmek için bir proje başlatmıştı.

Bunun yanında daha “eski” internetin gücünden faydalanmak isteyenlerin sayısı da bir hayli yüksek. Podcast, eposta bültenleri ve blogların tekrar ismini duymaya başlamamız ve bunların daha faydalı alternatifler olarak anılması her ne kadar sorundan kaçmak gibi görünse de, aslında sorunun nerede olduğunu da gösteriyor.

2010’lar ile sosyal medyanın ve diğer platformların büyüyüp güçlendiği bir dönem geçirdik. Şu anda hemen her şeyi bu platformları düşünerek yapıyoruz. Fakat internetin nereye gittiğini veya nereye gitmesi gerektiğini soran insan sayısı giderek artıyor. 2020’ler ile alternatiflerin ve şu anda görebildiğimizden çok daha farklı çözümlerin yükselişe geçtiği bir internet görmemiz kaçınılmaz olabilir.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir