NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
Bu hafta “Ne Okuduk” bölümümüzde Deadspin’deki toplu istifalar, YouTube üzerine bir araştırmanın hikâyesi ve NYT’nin haber yazımındaki sıkıntılar öne çıkan başlıklar.
“Haftanın Odağı” ise Instagram’da gazetecilik. Giderek büyüyen bu platformda nasıl daha yüksek kaliteli ve yaratıcı işler yapabileceğiniz konusunda size ilham olacak örnekleri topladım.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
DEADSPIN’DE YAZAR KALMADI: G/O Media ve içinde bulunduğu bitmek bilmez kriz üzerine geçtiğimiz haftalarda kapsamlı bir odak yazmıştım. Bu hafta içinde ise işler Deadspin cephesinde iyice kötüleşti.
G/O Media yönetimi, Deadspin ekibine gizli bir not ile daha önce söyledikleri “sadece spor yazın” emrini tekrarladı. Ardından geçici genel yayın yönetmeni Barry Petchesky siteden kovuldu. Haberin duyulmasıyla birlikte tüm ekip ard arda istifalarını verdi ve Twitter’dan bunu duyurdu. Birkaç gün bile geçmeden Deadspin’de çalışan tek bir yazar veya editör bile kalmadı.
Medya alanından ya da Deadspin okuru olan herkes bu kararı alkışladı ve destekledi. Hatta durum o kadar ilginçleşti ki insanlar G/O Media CEO’sunun Wikipedia sayfasını değiştirip durdu, durumdan haberdar olmadan işe alınan bir yazar Twitter’dan gelen baskı ve hakaretler üzerine istifa edip özür diledi.
Bu olay bir yandan Gawker ile başlayan sürece yeni bir drama eklerken, diğer yandan da okurların ve diğer medya çalışanlarının arasındaki dayanışmayı da gösteren bir örnek oldu. Özellikle aynı hafta içerisinde burada da Hürriyet ile benzer sayılabilecek bir süreç geçirdiğimizi düşünecek olursak, bu iki olayı karşılaştırmak sorunları anlamamıza da yardımcı olacaktır.
SADECE VERİLERİ SUNMAK YETMEZ: Gazetecilik, özünde doğru bilgiyi bulup okurla buluşturmaktır. Bunu belirli editoryal kurallarla ve belirli bir sunum ile yaptığınız sürece ve kasıtlı manipülasyonlara girişmedikçe büyük bir sıkıntı olmayacağını düşünürüz. Ama durum o kadar da basit değil.
Neden basit olmadığını Gabriel Snyder’ın New York Times’ın haber yapma şekline dair detaylı eleştirisinde görmek mümkün. Snyder, her ne kadar haber metni en temel kurallara uygun olsa da, onun düzenlenme ve sunulma şeklinin haberin bambaşka bir şekilde yorumlanmasına ve aslında söylemediği şeyleri söylüyormuş gibi gösterilmesine sebep olduğunu örneklerle anlatıyor.
Örneğin uzun bir haberde önemli aktörlerden haberin ortasına kadar bahsetmemek, en önemli verileri sırf önce arka planı vermek adına haberin sonuna saklamak okurun sizin anlatmak istediğinizden farklı bir şey anlamasına sebep olabiliyor. Özellikle spekülatif veya tamamen kesin verilere dayanmayan haberlerde bu tarz hatalar yapılırsa okur sizin komplo teorilerini desteklediğinizi dahi düşünebilir. Bu yüzden haber yazan herkes tarafından bu yazının okunması şart.
GENÇLERE NASIL ULAŞILIR?: Malum, dijital medyanın en büyük dertlerinden birisi gençlere ulaşmak. Bu yüzden her yeni sosyal medya platformuna girmeye, onların dilinden konuşmaya çalışıyor. Fakat gençlere göre bunlar genellikle durumu daha da kötüleştiriyor.
New York’taki Thomson Reuters merkezinde lise öğrencileriyle yapılan bir etkinlikte gençler bu durumu çok güzel bir şekilde açıklamış. Kendilerine yakın olan kültürlerin içinden gelen birisi bu tarz girişimleri yapmadıkça genellikle sonuç daha fazla soğumaları oluyor. Ne istedikleri sorulduğunda ise cevap aslında çok basit: Bize olduğumuz gibi, yani birer birey gibi davranın. Yani işin özü, gençlere ulaşmanın yolu onlara birer “tüketici grubu” olarak bakmak yerine birer haber okuru olarak yaklaşmaktan geçiyor.
YOUTUBE ÜZERİNE ARAŞTIRMA YAPMAK: İnternetin insanları nasıl politik radikalleşmeye sürüklediğine dair birçok haber görüyoruz. Fakat birçok sebepten dolayı gazeteciler için bunu araştırmak zor. De Correspondent ekibi bunu denemiş ve tecrübelerini detaylıca anlatmış.
Ekip YouTube’un politik radikalleşmeye katkısı olup olmadığını kendi geliştirdiği bir araçla ve kapsamlı bir süreçle araştırmış ve veriyi nasıl toplayıp analiz ettiklerini, nerelerde sorun olduğunu da detaylıca anlatmış. Eğer bu konularda araştırma yapmaya istekliyseniz bu yazı kapsamlı bir giriş rehberi olarak işinizi görecektir.
KISA KISA:
Economist 1 milyon YouTube abonesini ücretli aboneye dönüştürmenin yollarını arıyor.
Indian Country Today, Associated Press’e katılan ilk Amerika Yerlisi gazetesi oldu.
Washington Post, Bağdadi hakkında attığı manşet yüzünden pişman oldu.
TikTok yanlış bilgi yaymak için kullanılan platformlar listesine giriş yaptı.
Netflix ilk kurgu podcast projesiyle 7 Kasım’da Spotify’a geliyor.
Yapılan yeni bir araştırma, insanların bir haber okuduktan sonra en sık sorduğu soruları ve bunları nasıl cevaplayabileceğinizi anlatıyor.
Haftanın odağı: Instagram’da gazetecilik
Gazeteciler ve kurumlar günümüzde insanlara ulaşabilmek için hemen her yolu denemeye çalışıyor. Bu yolların başında da sosyal medyayı gerçekten etkili bir şekilde kullanabilmek geliyor. Ama çoğu zaman haber odalarının sosyal medya kullanımı linkleri otomatik olarak paylaşmak ya da basit haber görsellerini kullanarak görünür olmayı denemekten ibaret kalıyor. Özellikle Instagram gibi görselliğin ve estetiğin ön planda olduğu platformlarda da bu yeterli olmuyor.
Bu işi oldukça iyi bir şekilde başaranlar ve ilham verici çalışmalar yapanlar da var. Örneğin New York Times ve New Yorker paylaşımlarında olabildiğince profesyonel fotoğraf çekimlerine ve görsel olarak etkileyici işlere yer veriyor. Bu da takipçilerin dikkatlerini çekmeyi kolaylaştırdığı gibi takip etmeye değer bir profil yaratıyor.
Guardian ise olabildiğince Instagram’ın teknik imkânlarını bilgi vermek için kullanan bir yayın. Çok görselli postları ve story özelliğini hikâye anlatımı ya da veri sunumu gibi şeyler için kullanarak hem teknik özellikleri değerlendiriyor hem de bunu estetik bir standartla yaparak platformda kendi kimliğini yaratıyor.
Instagram’ın story özelliği kesinlikle kullanışlı olabilecek bir alan. Özellikle bunları bir seri hâline getirip profilinizde sürekli sergilemek de mümkün olduğu için burada uzun soluklu işler yapmak mümkün.
Bunun yanı sıra Instagram’ın sunduğu IGTV gibi az kullanılan ama potansiyele sahip özelliklerine de eğilmek ve orada bir şeyler denemek mümkün. Ya da “meme” ağırlıklı bir yol çizip daha farklı bir kitleye ulaşmak da bir seçenek. Henüz deneyen görmedim ama özel Instagram filtreleri yaratarak bir şeyler yapmayı düşünebilirsiniz mesela.
Tabii ki bir platform sadece görünürde sunduklarıyla sınırlı değil. Çoğu zaman biraz sınırları zorlamak da yaratıcı hikâye anlatımı yolları bulmanıza yardımcı olabilir. Tıpkı bir grup İtalyan gazetecinin üç büyük şehirdeki dönüşümü anlatmak için farklı yolları kullanarak Instagram’ı bir masa oyununa dönüştürmesi gibi.
Sonuç olarak bu platformlar her ne kadar mevcut koşullar yüzünden bir zorunluluk hâline gelmiş olsa da, onları yaratıcı bir şekilde kullanarak bunu bir faydaya dönüştürebilirsiniz. Özellikle Instagram gibi görsel ağırlıklı bir platform söz konusu olduğunda, biraz yaratıcılık ile çok farklı hikâye anlatım yolları bulmak ve bunları kullanmak mümkün.