Meteorolog ve iklim gazetecisi Eric Holthaus, temmuz sonlarında bir kahve için buluştuğumuzda bana “Şu anda Twitter’da ‘ratio’lanıyorum,” dedi. Holthaus’un iklim krizi konusundaki tutkulu haberleri ve yorumları onu kutuplaştırıcı bir figür hâline getirdi; yakın zamanda da bir Twitter kullanıcısını anlık bir hevesle New York’tan Madrid’e bir yolculuk planladığı için eleştirmişti. Bahsi geçen Twitter kullanıcısının hesaplı bir kaçamak şansı gördüğü yerde, Holthaus dalgalanarak büyüyecek küresel sonuçları olan bir iklim tercihi görmüştü.
Unexamined privilege like this is literally causing the biggest existential threat we’ve ever faced as a species.
I’m not saying don’t fly. I’m just saying there are alternative modes and styles of travel that don’t require burning tons of kerosene amid a climate emergency.
— Eric Holthaus (@EricHolthaus) July 25, 2019
Holthaus bunu “Benim karakterim bu,” diyerek açıklıyor.
Nisan ayında, Holthaus ve aktivist Sydney Ghazarian yayınladıkları bildiri ile “farklı sesleri yükselterek daha iyi bir geleceğin öyküsünü anlatacak” yeni bir medya projesi teklifinde bulundular. Şu anda isimsiz olan girişim, içerisinde editoryal prensipleri; Grist, Jacobin ve Rolling Stones gibi yayınlardan örnek öyküleri ve potansiyel ekip ve teknik ihtiyaçları içeren bir Google Document olarak yaşıyor. Birçok anlamda bu dosya bir iş planından çok The New York Times, The Washington Post ve televizyon ağlarını fosil yakıt endüstrisinin suçlarına ortak olmakla itham eden ve alternatifini öneren bir iklim değişimi muhabirliği manifestosuna benziyor:
Bizim yayınımız okur desteğiyle, onların yönlendirmesiyle ilerleyen, haberleri ve haber analizlerini içeren, ve geleceği ana akım diyalogdan sistematik olarak dışlanan sesler ile hayal eden —özellikle yerli halkları, beyaz olmayan kadınları, küresel güneyden insanları, anti-kapitalistleri ve iklim değişiminin ön cephelerinde yaşayanları kapsayan— bir forum olacak. Geleceğimizi silmek için çalışan seslere karşı bir alternatif olacak haber metinleri, şiirler, kısa öyküler, videolar, meme’ler ve podcastler yayınlayacağız. Sessiz kalmayacağız.
National Ecosocialist Working Group’un kurucu üyelerinden birisi olan Ghazarian, aynı zamanda Holthaus’un Grist’e yazdığı Democratic Socialist for America’nın İklim ve Çevre Adaleti Çalışma Grubu’nun (Climate and Environmental Justice Working Group) başlatılmasına da yardımcı oldu. Ghazarian ortak çabalarını çözüm gazeteciliği temelinde çerçevelendiriyor: Ghazarian’a göre muhabirlerin iklim krizini ele alma şekilleri iklim eylemlerinin yanında pozitif değişim için seferberliği sağlamada kritik bir öneme sahip. Ghazarian, “Krizin ölçeğini ve iklim acil durumunu görüyoruz,” diyor. “Ama aynı zamanda diğer yanını da görebiliyoruz, insanların kazanabilecekleri bir fırsat ve gerçek bir an —yalnızca gezegene değil insanlara da faydalı olabilecek olağanüstü değişimler yaratılabilir.”
Holthaus, gazetecilerin “özünde toplum için bilginin bekçileri” olduklarını söylüyor. Holthaus’a göre bu sorumluluk onun ve Ghazarian’ın önerdiği türde çabaları gerektiriyor; aynı zamanda da kurulu gazetecilik düzenine ve ikisinin de sorunlu bulduğu geleneksel pratiklere karşı direnmeyi gerektiriyor; yanlış denge kurmak, paraşüt muhabirlik ve objektiflik algısı gibi.
Yakın zamanda iklim muhabiri olarak The Correspondent ekibine katılan Holthaus bu manifestonun yıllardır üretim aşamasında olduğunu söylüyor. Holthaus, “yapılabilecek tek şeyin havayı izlemek” olduğunu söylediği küçük bir Kansas kasabasında büyümüş. Bir Cizvit okulu olan St. Louis Üniversitesi’nde felsefe ve teoloji dersleri almış. Holthaus, üniversitenin mottosunun “Diğerleri için insan olun” olduğunu söylüyor.
2000’lerin ortasında Holthaus Columbia Üniversitesi’nin İklim ve Toplum yüksek lisans programına kayıt oluyor ve orada küresel güneyde hava tahminleri yapabilme konusunda eğitim alıyor. Holthaus, Etiyopya’da geçim için çiftçilik yapanlara yağmur dönemlerini daha iyi tahmin edebilme ve daha etkili ekimler yapabilmelerine yardımcı olmak için çalıştı —bu çaba başlangıçta Oxfam’ın sponsorluğunda yürüyordu. Fakat projeyi günün sonunda devralacak küresel sigorta şirketinin katılan çiftçilerin ekin sigortası almalarını hedeflediğini görünce gerçeği anladı.
“Bu beş, altı yıl benim gibi zengin beyaz bir adam için harika bir eğitimdi. Yalnızca dünyanın geri kalanının nasıl olduğunu anlamakla kalmadım, aynı zamanda kapitalizmin bir anlamda dünyadaki en fakir insanlara ulaşmak ve onlar üzerinden para kazanmak olduğunu da gördüm,” diyor Holthaus. “Sonuçta bunu daha fazla yapamayacaktım.”
Bu süreçte Holthaus New York’taki evinden kasırgaları anlık olarak bloglamaya başladı. “Arka arkaya Irene ve Sandy’yi yaşadık. Bu yüzden de büyük bir Twitter takipçi kitlesi edindim ve ardından insanlar benden daha geleneksel makaleler yazmamı istemeye başladılar.” Holthaus altı yılını Slate ve Wall Street Journal gibi yayınlara serbest çalışarak geçirdi, ve iki yıl da iklim, sürdürülebilirlik ve toplumsal adaleti bir araya getiren bağımsız bir haber kurumu olan Grist’in kadrosunda çalıştı.
Yaklaşık on yıllık gazetecilik kariyerinde, Holthaus insanları bilim ile boğmanın işe yaramadığını görmüş. “Etkili yazmak ve etkili bir iletişim kendi perspektifinizi anlamaktan gelmeli.” Holthaus’un perspektifi ise açık: sadece geçtiğimiz ayda, Twitter’da en az 20 kez “Bir iklim aciliyetinde yaşamlarımızı sürdürüyoruz” cümlesini yazmış. Bu sayıya cümlenin farklı versiyonları dahil değil.
We are absolutely, unequivocally in a climate emergency.
— Eric Holthaus (@EricHolthaus) July 23, 2019
Sohbetimiz esnasında Holthaus, hızla yükselen deniz seviyesinin altında kalırken bir yandan da kuraklık ve güçlü tropik tufanların etkisine direnmeye çalışan Marshall Adası gibi yerlere giden ve orada birkaç gün geçirdikten sonra ülkenin iklim durumuyla ilgili otorite sahibi gibi yazan iklim gazetecilerini örnek verdi. (“Neden bunun yerine Marshall Adası’nda ve o bağlam içerisinde yaşayan bir gazeteci bulup öyküyü ona anlattırmıyorsun?”) Holthaus’a kişisel gazetecilik prensipleri (tarafsızlıktan sakınmak, iklim kriziyle bazılarının aktivist bulacağı bir şekilde ilgilenmek) ile ilgili aldığı tepkileri sorduğumda bunların temelsiz olduğunu söylüyor. Gerçek tarafsızlık diye bir şey olmadığını ve ana akım gazeteciliğin zaten aktivist ve politik olduğunu savunuyor, “Sadece merkezci görüşlerin aktivistliğini yapıyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek, her şeyin olduğu gibi kalmasını tercih ediyorlar.”
Şu noktada, ne Holthaus ne de Ghazarian tekliflerinin nasıl bir sonuç vereceği konusunda bir endişeye sahip değil. Mevcut hâliyle işlevi biçiminden daha önemli; sonunda bir araştırmacılık projesi, reality TV şovu ya da tamamen başka bir şey de çıkabilir. Holthaus bu sonuç içerisinde kendisine bir rol çıkıp çıkmamasını da önemsemiyor. Ona göre bu metin gerekli bir provokasyondu.
Bu içerik ilk olarak Columbia Journalism Review‘da yayınlandı. NewsLabTurkey‘in 250’den fazla kurumun katıldığı ve iklim öykülerinin haberleştirilmesini güçlendirmek için başlatılan Covering Climate Now ile partnerliğinin bir parçası olarak Türkçe çevirisi ile tekrar yayınlıyoruz.