The Guardian, Amerikalı okurların bağış yapmaya daha istekli olduklarını; buna bağlı olarak ABD’deki ulusal haber döngüsü ile ilgili araştırmalara ve isteklere odaklanmanın daha fazla bağış getireceğini keşfetti.
The Guardian, Amerika’da gıda, hava ve suya karışan tüm kimyasalların halk sağlığına etkilerini araştırmak için tasarlanmış bir araştırma serisi olan “Toxic America”yı başlattı. Bu serinin yazılı içeriklerini, videolarını ve fikir yazılarını finanse etmek için Amerikalı okurlardan 150.000 dolar bağış elde etmeyi umuyor. The Guardian U.S. editörlerinden John Mulholland’a göre, gazetenin (seri kapsamında) ürettiği içerik miktarı kısmen kampanyanın ne kadar para kazanabileceğine bağlı olacak.
“Toxic America”, The Guardian’ın bugüne kadarki altı araştırma serisi arasında ABD’ye yönelik dördüncü araştırmacı habercilik ve kaynak yaratma çabası olacak (Gazete Avustralya’da da iki benzer çalışma başlatmıştı). The Guardian U.S. aboneleri yayıncının dünya üzerindeki toplam abonelerinin %30’unu oluştururken, Guardian U.S. CEO’su Evelyn Webster’ın ifadesine göre geçen yılki bireysel bağışların %50’sinden fazlası ABD’lilerden geldi.
Buna bağlı olarak, The Guardian’ın ABD’deki iki kişilik okur gelirleri ekibi bağış çağrılarını arttırdı ve yalnızca büyük habercilik girişimlerine veya yıllık kampanyalara bağlı olmayan, günlük haber akışını da dahil eden bir stratejiye yöneldi. Gazete, Katharine Viner’ın geçen ay Digiday’e açıkladığına göre ulusal çapta öneme sahip mevzulara ilişkin araştırmacı gazetecilik haberleri yayınlamayı planlıyor.
“The Guardian U.K.’in okur gelirleri ekibi bizi ‘Haberin önemli noktaları nelerdir?’ sorusunu sormaya yönlendirdi. Günden güne, haftadan haftaya, aydan aya nasıl tepki verebileceğimize odaklandık,” diyor Webster.
The Guardian, Mayıs ayında 20 yılı aşkın süredir ilk kez, çoğunlukla artan abonelik ve bağışlara bağlı olarak, kâr ettiğini açıklamıştı. Yalnızca üç yıl içerisinde dünya genelinde 650 bini aşkın ücretli aboneye erişti. Bunların 360 bini sürekli katkıda bulunurken diğerleri basılı ve dijital yayın aboneleri konumunda. The Guardian, toplamda 1 milyon ayrı bağış alırken, geçtiğimiz nisan ayında 2022 itibariyle bu sayıyı 2 milyon katkı yapan kişiye çıkarmayı amaçladıklarını açıkladı.
Her ne kadar The Guardian U.S.’in okur gelirleri ekibi küçük olsa da, Birleşik Krallık’taki ekiple oldukça yakın çalışıyor. İki ekip notlarını ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşıyor. Coğrafi bölgeler bakımından The Guardian’ın kampanyalardaki çağrılarına farklı coğrafyalarda gösterilen tepkilerde küçük farklılıklar olduğu için yapılan çağrılar da ülkeden ülkeye farklılaşıyor. Örneğin, mobil uygulamada açılan pop-up kutunun boyutunun ya da bağış çağrısının makalenin gövdesine gömülü olacağı yerin farklılık göstermesi.
Webster, The Guardian’ın bağış çağrısını yapma biçimleriyle ilgisi olabileceğini de belirterek, Amerikalıların bir kereye mahsus bağış yapma olasılığının yenilenen aboneliklere kaydolmalarından daha muhtemel olduğunu söylüyor. Webster, geçtiğimiz yıl tekrarlayan bağış yapmaya yönelik çağrılarını artırdıklarını ve o zamandan beri bu türdeki katkıların çarpıcı biçimde arttığını söyledi. ABD’deki okurlar arasında tek seferlik bağışlar ve düzenli abonelikler arasındaki dağılım hakkında ek bilgi paylaşmayı ise reddetti.
John Mulholland, Guardian’ın hem okuru hem toplumu ilgilendiren konulara derinlikli bakma fırsatı veren araştırmacı gazetecilik işlerine odaklandıklarını belirtiyor. Araştırmacı gazetecilik konuları, okurlara sorduklarında en çok neyle ilgilendiklerine dair gelen yanıtların yönlendirmesinin yanı sıra hangi konuların ulusal bilinci yakalayacağına dair editör içgüdüsü ile seçiliyor.
Araştırmacı gazetecilik serilerinin okurdan elde edilen gelirin ötesinde faydaları var. Örneğin, The Guardian’ın ilk Amerika odaklı bağış toplama çağrısını yaptığı araştırma dizisi “Burası Sizin Ülkeniz”, 100 bin dolarlık bir fon sağlama hedefi koymuş, fakat çeşitli markaların ilgisini çeken bireysel bağışlar, kurumsal taahhüt ve hayırsever kurumlardan gelen bağışların bir kombinasyonu ile 500 bin doların üzerinde bir bağış elde etmişti.
Institute for Nonprofit News’ten Fran Scarlett, The Guardian’ın üye bağışlarıyla gelen başarısının haber endüstrisi içerisinde daha geniş bir trendin parçası olduğunu, bunun, özellikle geçmişte hayırsever organizasyonlara tamamen bağlı olan kâr amacı gütmeyen ve mesele odaklı haber organizasyonları için önemli bir trend olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bireysel bağışçı stratejisiyle, adına abonelik dediğimizi var sayalım, yıllık, çeyrek dönemlik fark etmeksizin kontrol edebildiğiniz bir durum yaratıyorsunuz.”