NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
“Bu Hafta Ne Okuduk” bölümüne özellikle geçtiğimiz yıla odaklanan yazılar hâkim. Hem geçtiğimiz yıla dair derlemeler hem de 2018’de sık konuştuğumuz internetin ve medyanın siyasete etkisi konusunda faydalı bir yazımız var. Ayrıca Washington Post’un 1968’de yaşanan bir olayı nasıl dijital haritalama ile anlattığını gösteren yazı da oldukça ilgi çekici.
“Haftanın Odağı” ise multimedya hikâye anlatım araçları. Dijitalde bize sağlanan imkânları en iyi şekilde değerlendirebilmemiz gerekiyor ve bunun için de haberlerimizi ve hikâyelerimizi anlatırken yaratıcı olmak şart. Odağımızdaki araçlar bu konuda güzel bir başlangıç yapmanız için size yardımcı olacaktır.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu Hafta Ne Okuduk?
TARİHTEKİ BİR İSYANI HARİTALAMAK: 1968’de Martin Luther King Jr. suikaste uğradığında, uzun zamandır süren ırkçı gerginlik zirve yaptı ve dört gün süren bir ayaklanmaya sebep oldu. İsyan bastırıldığında 13 kişi ölmüş, 900’den fazla işyeri zarar görmüş ve özellikle Afrikalı Amerikalıların yaşadığı bölgeler ciddi hasar görmüştü. Washington Post ekibi, bu olayların 50. yıldönümünü anmak için isyanın haritasını çıkarmaya karar verdi.
Washington Post için bu haritayı hazırlayan ekip, Source’a haritanın hazırlanma sürecini, hangi kaynakları ve araçları kullandıklarını ve sürecin tüm aşamalarını anlatmış. Eğer böyle kapsamlı bir işe girişmek istiyorsanız, özellikle de geçmişte yaşanmış bir olayla ilgili hangi verileri nasıl kullanabileceğinizi merak ediyorsanız bu yazı güzel bir yol gösterici.
2018’DEN AKILDA KALAN DÜZELTİLER: Her yıl sonunda olduğu gibi, hemen her konuda yılın enleri listesi yayınlanıyor. Bunların bazıları gayet ciddi ve önemli listeler olsa da bazıları oldukça eğlenceli olabiliyor. Poynter’ın derlediği “yılın düzeltileri” listesi de ikinci gruba girenlerden. Geçtiğimiz yıl boyunca büyüğünden küçüğüne birçok yayının nasıl hatalar yaptığını ve bunları bazen nasıl eğlenceli bir dille düzelttiklerini görmek hepimize iyi gelecektir.
AYRI BİR MECRA OLARAK BİLDİRİMLER: Akıllı telefonlarımız ve tabletlerimizden aldığımız bildirimler konusunda hemen herkesin farklı hisleri var. Kimimiz için oldukça kullanışlı bir araç, kimimiz içinse keşke sussalar da kurtulsak dediğimiz bir bela. Ancak ne olursa olsun, bildirimlerin kullanışlı olduğu ve kullanıcıya da faydasının dokunduğu zamanlar oluyor.
TOW Center of Digital Journalism’in gerçekleştirdiği son çalışma, bildirimlerin özellikle dijital yayınlar için nasıl önemli bir hâle geldiğini bizlere gösteriyor. Birçok büyük yayın bildirimlere ayrı bir platform olarak bakıyor ve bunları yazan, düzenleyen ve yayınlayan ayrı bir ekibe sahip. Biraz düşündüğümüzde bunun sebebini anlamak zor değil. Bildirimler insanlara haberi hızlı bir şekilde ulaştırmanın en kolay yollarından birisi. Ancak bunu diğer herkes gibi yapmamak ve dikkatli bir şekilde kullanmak gerekiyor. Aşırı ve okurun işine yaramayan bildirim kullanımı uygulamanızın kaldırılmasına ya da bildirimlerin engellenmesine neden olabilir. Aynı şekilde başarılı bir şekilde kullandığınızda da okurun ilgisini çekmeniz ve bildirimler ile okunma sayınızı artırmanız da mümkün. Rapor bu anlamda gerçekten faydalı bir kaynak olmuş. Konu üzerine çalışanların özellikle okumasında fayda var.
OTORİTERLEŞMENİN SEBEBİ İNTERNET Mİ?: Geçtiğimiz yılın en önemli tartışmalarından birisi internetin ve internetteki medya şirketlerinin (hem gazeteler hem de sosyal medya şirketleri) yaşadığımız politik çalkantıların ve negatif gelişmelerin sebebi olup olmadığıydı. Tartışma hâlâ bitmiş değil fakat çoğu zaman bu tartışmalar verimli olmaktan oldukça uzak kalıyor. Bunun temel sebeplerinden birisi tam olarak konuyu kavramakta ve bir çerçeveye oturtmakta zorlanıyor olmamız.
Juan Ortiz Freuler’in bu konu üzerine yazdığı yazı konuyla ilgili düşünen herkes için faydalı bir başlangıç noktası. Yazıda özellikle değerli bulduğum noktalardan birisi, tartışmadaki üç ana cepheyi ve tezlerini tanımlamış olması. Çoğu zaman bu tartışmadaki en büyük eksik karşı tarafın ne demek istediğini anlamakta zorlanıyor olmamız. Özellikle her geçen gün gazetecilerin bu tartışmanın içerisine daha fazla çekildiğini düşünürsek, kendimizi bu konuda iyi eğitmemiz şart.
2018’DE GAZETECİLERE KARŞI BASKI HER ANLAMDA ARTTI: 2018 gazeteciler için en zorlu ve sert yıllardan birisi oldu. Tutuklamalar, şiddet ve hatta gazeteci cinayetleri maalesef bu yıl sıkça duyduğumuz haberler oldu. Dünyanın hemen her yanında gazetecilere karşı baskı ve saldırganlık ne yazık ki artış gösteriyor. Bu yüzden de Time dergisinin “Person of the Year” tercihini gazetecilerden yana yapmış olmasının ayrı bir önemi var.
Gazetecilerin haklarını korumayı ve karşılaştıkları her türlü baskı ve şiddeti duyurmayı amaçlayan iki örgüt de 2018 yılına dair raporlarını yayınladı. Committee to Protect Journalists, yayınladıkları raporda özellikle gazeteci cinayetlerinin ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Rapora göre geçtiğimiz üç yıl içerisinde bu sayı düşüşteydi ama bu yıl tekrar yükselişe geçmiş. Reporters Sans Frontier de raporunda birçok detay gibi buna vurgu yapıyor. Bunun yanı sıra RSF raporunda, tutuklu gazetecilerin sayısındaki artışa ve çatışmalarda esir alınmış gazetecilere dikkat çekiyor.
Haftanın Odağı: Multimedya Hikâye Anlatımı
Birçok gazeteci bu “multimedya hikâye anlatımı” sözünü en az bir kez duymuştur. Bunu duymadıysa bile dijitalin nasıl yeni hikâye anlatım yolları yarattığından bahsedildiğini duymuş veya bunun örneklerini The New York Times, The Guardian gibi yerlerde görmüştür. Bunları gören birçok gazeteci de bunları kullanabilmeyi, haberlerini bu şekilde anlatabilmeyi istiyor.
Fakat çoğu zaman bu istek çabuk sönebiliyor. Bazen çalıştıkları yer bu alanı açmadığı için, bazen de denedikleri araçları anlamak ve kullanmak zor geldiği için. Ayrıca bu araçlar hep çok fazla zaman ve emek istiyor gibi görünüyor dışarıdan bakıldığında. Öğrenmek ya da isteğimize ulaşabilmek için ciddi bir zaman ayırmamız gerektiği hissine kapıldığımızda da ister istemez konudan uzaklaşıyoruz. Çünkü hepimizin malumu, gazeteci için zaman en değerli şeylerden birisi.
Ne var ki bu çok şık ve aşırı teknik görünen araçların büyük bir kısmı aslında çok kolay bir şekilde kullanılabiliyor ve minimum teknik bilgi istiyor. Bir kısmı için internete dosya yüklemeyi bilmek bile yeterli aslında. Ama çoğu zaman bu araçların kaynağını bile bulmak zor olduğundan bu kadar kolay olduğunu anlama şansımız olmuyor.
Bu yüzden bu haftanın odağına kullanması oldukça kolay ve keyifli multimedya hikâye anlatımı araçlarından birkaçını seçtim. Her bir link sizi doğrudan araçları kullanmaya başlayabileceğiniz yere götürecek. Yapmanız gereken tek şey denemek ve ardından bunları elinizin altında tutmak. Çünkü her ne kadar haberin ve gazeteciliğin özünde yazının olduğuna inansak da, bazen yüzlerce kelimenin tarif etmekte zorlanacağı şeyleri bu araçlardan birisini kullanarak şık ve basit bir şekilde anlatmanız ve okura ihtiyacı olan bilgiyi kolayca ulaştırmanız mümkün olabiliyor.