NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
“Bu Hafta Ne Okuduk” bölümünde bu hafta yine çeşitli konularda önemli metinleri derledik. Bunlar arasında New York Times’ın akıllı telefonlar üzerinden konum bilgilerimizin nasıl takip edildiği ve kullanıldığı üzerine yaptığı kapsamlı araştırma ve NiemanLab’ın 2019 Tahminleri dosyası özellikle öne çıkıyor. NiemanLab’in dosyası özellikle önümüzdeki yıl içerisinde nelere hazırlıklı olmalı ya da nelere odaklanmalı diye düşünenler için önemli bir kaynak.
“Haftanın Odağı” ise doğrulama platformları. Yalan haberler ve buna bağlı sorunlar neredeyse her hafta bültende kendisine bir yer buluyor. Ben de bu haftayı kendisini onlarla savaşmaya adayan organizasyonlara ve yayınlara ayırmaya karar verdim. Bu sayede sürekli el altında tutabileceğiniz uluslararası bir doğrulama platformu listesi de oluşmuş oldu.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu Hafta Ne Okuduk?
NEREDE OLDUĞUMUZU BİLİYORLAR: Reklam şirketleri, telefonlarımıza uygulama üreten şirketler ve bizzat telefonların sistemini üreten Google gibi devler bizim hemen her adımımızı takip edebiliyor ve bunu analiz edebiliyor. New York Times’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı detaylı araştırma ise bunun boyutlarının ne kadar büyük olduğunu bizlere gösteriyor.
Doğrudan gazetecilik ile ilişkili gibi görünmese de, bu haberi listemize almamızın iki önemli sebebi var. İlki, konunun aslında hepimizi ilgilendiriyor oluşu. Sürekli yanımızda taşıdığımız cihazların neler yapabileceğini bilmek ve buna göre önlemler almak önemli. Bir de artık günümüzde gazeteciler için akıllı telefonların önemini düşünürsek, bu konuda her gazetecinin bilgili olmasında fayda var. İkincisi ise, bu çalışmanın gazetecilik değeri. Teknoloji alanında yazmak, özellikle de geniş bir kitlenin anlayacağı şekilde yazmak kolay bir iş değil. Eğer dikkatli olunmazsa, aşırı teknik ve kimsenin anlamayacağı bir habere dönüşebilir. NYT’nin bu kapsamlı araştırması, oldukça teknik bir konunun nasıl başarılı bir şekilde haberleştirilebileceğine de güzel bir örnek.
BUZZFEED NEWS DE ABONELİK SİSTEMİNE GEÇTİ: Neredeyse her hafta farklı yayınların ekonomik deneylerinden birisiyle karşılaşıyoruz. Ancak bu sefer önümüzde gerçekten ilginç bir örnek var. Yatırımcılardan yarım milyar dolar toplamış, Twitter ve Netflix gibi yerlere özel içerik üreten ve neredeyse başından bu yana internet yayıncılığında reklamı en iyi kullananlardan birisi olarak görülen Buzzfeed, habercilik yayını Buzzfeed News için ayda 5 dolarlık abonelik sistemini başlattığını duyurdu.
NiemanLab konuyla ilgili kapsamlı bir analiz yayınladı. Ancak burada (özellikle son zamanlardaki dalgaya dikkatli bir şekilde bakarsak) dijital yayıncılık için önemli bir uyanış sürecinin yaşandığını söylemek mümkün. Dijital ile birlikte yayıncılar genellikle iki yoldan birisini seçti: Ya reklamlara güveneceklerdi, ya da bir “start-up” gibi yatırımcı parasına. Ancak geçtiğimiz yıllarda tanık olduğumuz birçok örnek, ikisinin de gazetecilik ve genel anlamda yayıncılık sektörü için ideal çözümler olmadığını gösterdi. Şimdi ise tek tek birçok yayıncı daha geleneksel yolu, yani okurun yaptıkları işin karşılığını vermesini denemeye karar verdi. Ancak burada iki önemli sıkıntı var: İnsanlarda internetteyse bedava olmalıdır alışkanlığı yerleşti, bunun kırılması lazım. Ve bu kadar çok yayın varken okurlar tercih yapmak zorundalar, yani o parayı hak edecek kadar özel işler üretmek lazım. İkisi de aşılması şu anda zor görünen sorunlar ama önümüzdeki süreçte gazetecilerin verdiği çabaların olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız.
NIEMANLAB 2019 TAHMİNLERİ: NiemanLab, her yılın sonunda medya ve gazetecilik alanındaki önemli isimlerin katkılarıyla sektör içerisindeki herkes için faydalı olabilecek bir derleme hazırlıyor. Bu derlemede, katkıda bulunan herkese önümüzdeki yıl için hangi konunun onlar için en önemli başlık olduğu soruluyor ve bunu kısa bir şekilde açıklamaları isteniyor.
Önümüzdeki yılın derlemesi, 2019 Predictions başlığıyla yayınlanmaya başladı ve geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu yıl da birçok önemli ismin katkısı var. İlgi çekici başlıklar arasında Joanne McNeil’in neden bir projenin nasıl sonlanacağı ve sonrasında ne olacağı üzerine düşünmemiz gerektiğini anlattığı yazısı ve Mandy Jenkins’in sosyal medyayı terk etmenin neden kötü bir fikir olabileceğini anlattığı yazısı var. Dosyanın hepsini okumak için vaktiniz olmasa da, başlıkları gözden geçirip ilginizi çekenlere bakmanız önümüzdeki yıla hazırlanmanıza yardımcı olacaktır.
YAPAY ZEKÂ HABERLERİNİ ONLARI ÜRETENLER Mİ YAZIYOR?: Teknoloji ya da herhangi bir sektör üzerine haber yapmanın en zor yanlarından birisi, sektörün gazeteci üzerindeki etkisinin haberin kalitesine ve içeriğine yansıması. Bu durum özellikle henüz yeni olan sektörlerde kendisini daha açık bir şekilde gösterebiliyor. Bu sektörlerden birisi de yapay zekâ.
Reuters Institute for the Study of Journalism’in yeni araştırmasına göre, İngiltere’de yapay zekâ üzerine yapılan haberlerin büyük bir çoğunluğu yapay zekâya pozitif bir şekilde yaklaşıyor ve onun birçok sorun için çözüm olacağını söylüyor. Ancak haberler bu iddiaları sorgulamak ya da bunlara dair eleştirel yaklaşımlara yeterli miktarda yer vermiyor. Bunun en önemli sebebi, araştırmanın gösterdiği bir istatistik: Haberlerin üçte birinde kaynaklar yalnızca endüstri içerisindeki CEO’lar ve üst düzey yöneticiler. Böyle bir durumda kaçınılmaz olarak haberler de onların görüşünü ve yaklaşımını yaygınlaştırıyor. Rapor, çözüm önerisi olarak bu alanda çalışan gazetecilerin kaynaklarını genişletmesi ve alandaki farklı görüşlere kendilerini açması gerektiğini söylüyor.
YALAN HABER TESPİT REHBERİ: Yalan haberleri tespit etmek her zaman kolay bir iş olmayabiliyor. Ancak çoğu zaman bu haberlerin belirli karakteristikleri ya da yalan olduklarını ele veren ipuçları olabiliyor. Index on Censorship de böyle bir yaklaşımla yalan haberleri tespit etmeye yardımcı olacak bir rehber-makale hazırlamış.
Makale aralarında Çin, Türkiye, Meksika ve Güney Afrika’nın olduğu ülke örnekleri üzerinden yalan haberin farklı biçimlerini analiz ediyor ve son bölümünde bu tarz haberleri tespit etmeye yarayacak kimi öneriler sunuyor. Her ülke örneğini o ülkeden birisinin hazırlamış olması da, haberlerin bağlamı içerisinde anlaşılmasına imkân tanıyor.
Haftanın Odağı: Doğrulama Platformları
Bülteni düzenli olarak takip eden okurlarımızın dikkatini çekmiştir, neredeyse her hafta yalan haberler ve propaganda üzerine bir haberi ya da araştırmayı konuşuyoruz. Özellikle 2016 yılından itibaren gündemimizin kalıcı bir parçası oldu ve bir süre daha bu sorundan kurtulabilecekmişiz gibi görünmüyor. Belki de bu kötü durumun getirdiği tek güzel şey doğrulama platformlarının daha bilinir hâle gelmesi ve büyümesi oldu.
Ancak her ne kadar popülerleşen bir alan olsa da, doğrulama aslında gazeteciliğin içinde doğan ama daha farklı bir yaklaşımı benimsemeyi gerektiren bir süreç. Üstelik birçok farklı sorunla da uğraşmaları gerekiyor. İnternette sürekli yenileri türeyen yalanların peşine düşüp büyümeden durdurmaya çalışıyorlar. Bu yalanlar giderek daha görünmez yerlerde doğmaya başladığı için de işleri zorlaşıyor. Sosyal medya ağlarının yarattığı sorunlarla mücadele etmek için ortaklaşmaya çalışıyorlar fakat bu şirketlerden beklediklerini alamıyorlar. Kullandıkları dil ile ilgili sürekli mercek altındalar.
Aslında doğrulama platformları, günümüzde hem gazeteciliğin hem de toplumun en büyük sorunlarından birisine karşı mücadele ediyor ve yaptıkları tıpkı gazetecilik gibi bir toplum hizmeti. Ancak giderek kutuplaşan bir dünyada tarafsız bir iş üretmeye ve olabildiğince çok insana ulaşmaya çalışan her grup veya proje gibi, onlar da maalesef bu kutuplaşmadan nasiplerini alıyor. Yine de bu yaptıkları işin değerini ve önemini azaltmıyor.
Bu haftanın odağı olarak doğrulama platformlarını seçtik ve Türkiye’de ve dünyada bu konuda çalışan gruplardan bazılarını sizler için derledik. Şüpheli bir haber gördüğünüzde elinizin altında kullanabileceğiniz bir kaynak olmasını umuyoruz.