Gazeteci Onur Erem ile BirGün gazetesinde 2 yıla yakın beraber çalıştık. Erem, şu anda Londra’da BBC Dünya Servisi Türkçe Yayınları’nda iki yılını doldurmuşken onunla Londra’daki gazetecilik pratiklerini, kendi deneyimlerini, BBC’ye başvurmayı düşünen gazeteciler için tavsiyelerini, çalışma koşullarını, Türkiye ve Londra’daki gazetecilik arasındaki farklılıkları ve daha fazlasını mail üzerinden konuştuk.
Gazetecilik geçmişinden biraz bahsedebilir misin?
Üniversite öğrencisiyken Radikal gazetesinde staj yaptım. 2010’da Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümünü bitirdim, Norveç’te AB entegrasyonu alanında eğitim aldım. Türkiye’ye döndükten sonra 2010 sonundan itibaren BirGün’de çalışmaya başladım.
Çalışırken Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde yüksek lisans yaptım. Tezimde yazılı basında yer alan haber ve köşe yazılarının Avrupalılaşmasını inceledim.
BirGün’de muhabirlik yaptığım dönemde çevre, kent ve toplumsal hareketler alanlarında haberler, çeşitli uluslararası aktörlerle söyleşiler yaptım. 2015’te gazetenin haber merkezinin kapanmasının ardından, öncesinde de dönem dönem yaptığım dış haberler editörlüğüne geçtim.
BBC’de hangi bölümdesin, görevin ne?
İki yıldır da BBC Dünya Servisi Türkçe Yayınları’nda gazeteci olarak çalışıyorum. BBC Türkçe’de, Türkiye ve dünyadaki güncel gelişmeler üzerine haberler yapıyorum. Seçim dönemleri ve benzeri önemli anlarda Türkiye’nin dört bir yanına giderek muhabirlik yapıyoruz. Bazen de BBC’nin diğer internet siteleri, radyoları veya televizyonlarındaki yayınlara katılarak Türkiye’de olanları dünyanın farklı yerlerindeki izleyicilere aktarıyoruz.
BBC’ye başvuru ve başlama sürecinden biraz bahsedebilir misin?
2016’da BBC iş ilanı çıktığında başvurdum. Yazılı başvurunun ardından İngilizce ve Türkçe haber yazımı sınavları, sözlü mülakat gibi elemelerden geçtikten sonra işe başladım.
Daha farklı tecrübeler kazanmak istedim
BBC’ye başvurmaktaki düşüncen neydi?
Kâr amacı gütmeyen ve gazetecilik standartları dünya ölçeğinde son derece yüksek olan BBC Türkçe, dünyada kamu yayıncıları arasında en çok çalışmak istediğim yerdi. BirGün dışında bir yerde çalışmamış biri olarak farklı yerlerde çalışmak ve daha farklı tecrübeler kazanmak istediğim bir dönemdi. Yıllardır takip ettiğim bu kurumun iş ilanına bu yüzden başvurdum.
BBC’ye başladığında ilk zamanlar karşılaştığın zorluklar oldu mu?
Daha önce BirGün için yurtdışında takip ettiğim haberler dışında hep Türkiye’de gazetecilik yapmıştım. Fakat bir yandan da yurtdışındaki çeşitli gazete ve dergilerle serbest çalışıyordum.
BBC’de başladıktan sonra karşılaştığım herhangi bir zorluk olmadı. Huzurlu ve insanın kendisini geliştirmesine imkân sağlayan bir yer. Londra benim için alışması kolay bir şehir oldu. Bu nedenle karşılaştığım bir zorluk olmadı.
Londra’da mesleklerini devam ettirmeyi düşünen ve BBC’ye başvurmayı düşünen gazetecilere öncelikli önerilerin neler olur?
Londra’da mesleklerini devam ettirmeyi düşünen gazetecilere buraya gelmeden önce Türkiye’deyken yabancı basın kuruluşlarıyla serbest olarak çalışmalarını, İngilizce haber hazırlamalarını, çalışacakları alana ve kullanacakları teknolojilere hâkim olmalarını öneririm.
Londra’daki iş ilanlarını düzenli olarak takip etmeleri de burada iş bulma ihtimallerini artırır. Türkiye vatandaşlarının buradaki emek pazarında dezavantajı var, çalışılan kurumun sizin adınıza çalışma izni başvurusu yapması gerekiyor.
BBC’ye başvurmayı düşünen gazetecilere ise İngilizcelerini televizyonda canlı yayında soruları yanıtlayabilecek seviyeye kadar geliştirmelerini, BBC’nin haber diline ve editoryal kılavuzuna hâkim olmalarını öneririm.
Türkiye’de yaptığın gazetecilikle, Londra’da yaptığın gazetecilik arasında ne gibi farklılıklar var?
BBC son derece geniş imkânları olan, dünyanın dört bir yanında muhabirleri ve 20 binden fazla çalışanı olan bir kurum. BBC Türkçe gibi onlarca başka dilde haber servisi bulunuyor. Bu açıdan burada çalışırken dünyanın çeşitli ülkelerindeki haberlere, uzmanlara ve yetkililere ulaşmak çok daha kolay.
Peki teknolojik açıdan gördüğün farklılıklar neler?
Türkiye’de yazılı basında çalışıyordum. Muhabirlik yaparken yazılı bir metin, birkaç da fotoğraf hazırlıyordum. BBC Türkçe’de ise Türkiye’ye muhabirlik yapmaya gittiğimizde internet yayıncılığını düşünerek video odaklı haberler hazırlıyoruz.
Londra’da ofisteki günlük internet haberciliği pratiğimi BirGün’deki editörlük pratiğimle kıyasladığımda yine kullandığımız medyanın farkı (gazete-internet) büyük. Gazete editörlüğünde sabahtan baskı saatine kadar haberleri hazırladığımız, sayfada yayınlanacak köşe yazarları ve reklamlara göre haberlerin uzunluğunu ayarladığımız ve akşam sayfayı matbaaya gönderince biten bir çalışma süreci vardı.
Burada ise özel haberlerimizle uğraşmadığımız zamanlarda anlık olarak son dakika haberlerini takip ettiğimiz, önemli gördüğümüz gelişmeleri doğruladıktan sonra arka plan bilgileri, uzman görüşleri, videolar, infografikler gibi ögelerle besleyerek okura sunduğumuz ve temposu hiç düşmeyen bir süreç var.
Bunların dışında Türkiye’de kullanmadığım Photoshop ve Final Cut gibi programları da internet yayıncılığıyla kullanmaya başladım.
Haberlerini yaratırken kullandığın teknolojik aletler, programlar ya da uygulamalar neler?
Eğer sahadaysam yanımda olmazsa olmaz dediğim ilk alet tabletim olur. Bir bilgisayarın aksine şarja ihtiyaç duymadan saatlerce çalışabildiği için beş yıldır klavyeli tabletlerde yazıyorum haberimi sahada. Videoları da yine tablette düzenliyorum. Sahada fotoğraf ve video çekimi için ise genellikle cep telefonumu kullanıyorum. Bunların dışında her geçen yıl kullanma sıklığım azalsa da fotoğraf makinem ve ses kayıt cihazımı da sürekli yanımda bulunduruyorum. Video çekimi için en büyük ve en küçüğünden iki tripod da genellikle yanımda oluyor sahadayken.
Ofiste ise Google Trends, Dataminr, CrowdTangle gibi servisler internet haberciliğinde okurların en çok merak ettiği konuları, son dakika gelişmelerini ve en çok etkileşime girdikleri gelişmeleri görmek için faydalı.
Yalan haberlere karşı nasıl bir yöntem uyguluyorsun(uz)?
Yalan haberlere karşı Türkçe yayın yapan basın kuruluşları arasında en fazla özen gösteren yer olduğumuzu düşünüyorum. Türkiye’deki bazı büyük kuruluşlar son dakika haberlerini doğrulamadan, daha fazla tık alma baskısıyla yayınlıyor. Biz ise kendi haberlerimiz dışında ajans haberlerini iki güvenilir ajanstan doğrulamadan yayınlamıyoruz.
Herkes hata yapabilir, buna Reuters, AFP gibi büyük ajanslar da dahil. O yüzden tek bir ajansa güvenmiyor, ikinci bir ajansın da haberini bekliyoruz. Bir ajansın veya gazetenin özel haberiyse de o kaynağa referans vererek kullandığımız haberler de oluyor, gelişmenin önemine göre.
Bu yalnızca BBC Türkçe’ye özgü bir durum değil, tüm BBC’de aynı hassasiyetle yayın yapılıyor. Dünyanın bazı bölgeleri haber alma açısından Türkiye’den çok daha zor. Örneğin, BBC’nin Afgan servisi de ülkelerindeki saldırıları iki kaynaktan doğrulamadan yayınlamıyor. O serviste çalışan arkadaşlar, okurlarının bir yandan, “Saldırıları en son sizden öğreniyoruz,” diye şikâyet ettiklerini, diğer yandan da “Bir haber sizde yayınlandığında doğruluğundan şüphemiz olmuyor,” diye övdüklerini söylüyor. Bu güveni oluşturmak ve korumak önemli.
Haber doğrulamanın daha da önemli olduğu bir alan ise sosyal medya. Evet, ajanslardan gelen haberlerde bile sonradan yanlış olduğu ortaya çıkanlar olabiliyor ama sosyal medyada yalan haber oranı kat kat fazla. Burada ilk adım, tüm içeriklere şüpheyle yaklaşmak olmalı.
Sosyal medyadaki yalan haberlerin büyük bir kısmının aslını basit Google aramayalarıyla tespit etmek mümkün. Kullanılan görselleri Google görsellerinde aramak, İngilizce kaynaklara bakmak gibi basit adımlar bile yalan haberin büyük kısmını deşifre ediyor.
Türkiye’de gazeteciler çoğunlukla haftada 6 gün çalışıyorlar ve mesai saatleri uzun. BBC’de mesai saatleriniz nasıl?
Haftada 40 saat çalışıyoruz ve bazıları bunu 4 günde, bazıları da 5 günde tamamlamayı tercih ediyor. Ben haftada 4 gün 10 saat çalışıyorum. Buna bir saat on beş dakikalık öğlen aramız da dahil. Çalıştığım saat aralıkları ise vardiyama göre değişiyor. 7/24 yayın yapan bir internet sitesi olduğu için günün her saati çalışabiliyoruz.
Diğer kurumlardaki şartları bilemiyorum. Fakat Londra’da yarı zamanlı çalışmak çoğu sektörde yaygın. Medya sektöründe de çok sayıda yarı zamanlı veya serbest çalışan bulunuyor.
Onur Erem’in Fransa’dan sığınma hakkı alan ve Paris’te yaşayan iş adamı Cem Uzan ile yaptığı röportaj