NewsLabTurkey Ne Okuyor‘dan Herkese Merhaba!
“Bu Hafta Ne Okuduk?” bölümünde özellikle önemli bulduğum iki konu var. Bunlardan birincisi ilk linkimiz, gazeteciler ve eğitim konusu. Sektörümüzün geçirdiği bu dönüşümde hayatta kalmanın ve ilerlemenin yolu eğitimden geçiyor. Ancak ekonomik sıkıntılar maalesef ilk olarak gazetecilerin kendilerini geliştirmesi için gereken kaynaklara yansıyor. NewsLabTurkey de tam olarak bu soruna bir çözüm olabilmek amacıyla ortaya çıktığı için bizim için gazeteci eğitimi önemini daima vurguladığımız bir konu.
İkincisi ise gazetecilerin internette maruz kaldıkları taciz ve saldırılar (buna dair önemli bir raporu son linkte bulabilirsiniz). Özellikle sosyal medyanın son birkaç yılda bu tarz trol grupları için oldukça elverişli bir alan hâline gelmesi gazetecilerin bu alanları kullanmasını zorlaştırmakla kalmıyor, onların psikolojisine de ciddi zararlar veriyor. Bu konunun genel olarak küçümsenmesi de durumun her geçen gün büyümesine sebep oluyor.
“Haftanın Odağı” da bir anlamda ikinci konuyla alakalı. İnternette gazetecilere karşı bu saldırgan yaklaşımın altında yatan sebeplerden birisi gazetecilere olan güvenin yitirilmesi ya da gazeteciliğin politik kutuplaşmaya alet edilmesi. Böyle bir durumda bu sorunu çözmeye yönelik çabalar da büyük önem kazanıyor. Belki sorunları çözemez ama en azından başkalarına da bu çabaya katılma ve yeni insiyatifler kurma motivasyonu sağlayabilir. Bu yüzden bu hafta sizlere bu tarz projelerin bir derlemesini sunuyoruz.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere.
—Ahmet A. Sabancı
Bu Hafta Ne Okuduk?
EĞİTİMDEN KESİNTİ OLUR MU?: Poynter Institute, geçtiğimiz hafta sitesinde önemli bir tartışmaya yer ayırmış ve gazetecilik sektörünün tüm dünyada yaşadığı ekonomik sıkıntıların önüne geçmek için eğitimlerden yapılan kesintilerin neden daha zararlı olduğunu anlatmış. Burada Poynter yalnızca gazetecilerin kendilerini geliştirmelerinin ve yeteneklerini güncel tutmalarının önemine vurgu yapmakla kalmıyor, farklı eğitim türlerine ve bunların her türlü ekonomik koşulda nasıl değerlendirilebileceğine de değiniyor.
TWITTER’DA ARTIK HER EMOJİ EŞİT: Twitter, developer forumundan yapılan açıklamayla emojilerin tweetlerdeki karakter sayısında nasıl hesaplandığını etkileyen bir değişime gittiğini ve bundan sonra her emojinin 1 karakter sayılacağını duyurdu. Bilmeyenler ya da fark etmemiş olanlar için, eskiden emojilerdeki cinsiyet ve ten rengi gibi değişik türevleri kullandığınızda Twitter bu farklı türevleri ekstra karakter olarak sayıyordu. Normal Unicode sisteminde (internette kullandığımız yazı karakterlerini belirleyen ve düzenleyen ortak yapı) böyle bir durum olmasa da, Twitter’ın sistemi emojileri kendine özgü bir şekilde düzenlediği için böyle bir sorun vardı. Hatta bu durumun insanların kendilerini ifade şeklini kısıtladığı ve dolaylı bir şekilde ayrımcılığa neden olabileceği eleştirileri de getirilmişti. Ama artık Twitter’da her emoji eşit. Şimdi herkes Twitter’ın daha büyük sorunlarını ne zaman çözeceğini bekliyor.
EXCEL DOSYALARINDAKİ TOPLUMSAL ADALET: ICIJ, geçtiğimiz birkaç yılda “Panama Papers” ve “Paradise Papers” gibi önemli araştırmacı gazetecilik işlerine imza atan bir ekip. Ancak bu haberleri hepimiz okumuş olsak da çoğu zaman arkasındaki gazetecileri ve nasıl çalıştıklarını bilmiyoruz. ICIJ de bunu fark ederek kendi sitesinde Meet the Investigators isimli bir seri hazırlıyor ve her ay ekipten bir araştırmacı gazeteci ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştiriyor. Bu ayın konuğu Sveriges Television’ın veri editörü Helena Bengtsson.
İKLİM KRİZİNİ YAZMAK: Küresel iklim değişimi ve beraberinde gelen sorunlar tüm dünyayı ve medeniyetimizi etkileyecek potansiyele sahip. Ancak genellikle bu sorun üzerine yazılan haberler gelecekte neler olacağını anlatmaya odaklandığı için, okurlar da durumun ciddiyetini anlamakta zorlanıyor. Bir de sektörün genel durumu araştırmacı ve yavaş gazeteciliğe çok fazla alan bırakmadığı için, bu alan üzerine çalışmak isteyen gazeteciler de yeterli imkânlara erişemiyor. Weather Channel, bu sorunun üzerine gitmek ve iklim değişiminin günümüzdeki en büyük etkilerinden birisi olan iklim göçü krizini araştırmak için Exodus isimli bir seriye başladı. Bu başarılı gazetecilik projesi, yalnızca iklim değişiminin nasıl büyük bir sorun olduğunu göstermekle kalmayıp önemli sorunlara araştırmacı ve yavaş gazetecilik perspektifinden yaklaşmanın neden önemli olduğunu da görmemizi sağlıyor.
TROLLER GAZETECİLERE KARŞI: İnternette aktif bir gazeteci olmak özellikle son yıllarda giderek daha zor ve yıpratıcı bir hâl almaya başladı. Özellikle de politik amaçlı trol gruplarının giderek daha güçlenmesi ve kimi zaman devletlerin desteğini alması, bu grupların gazetecilerin kabusu hâline gelmesine neden oldu. Bu trol grupları sonu gelmeyen taciz dalgaları, tehditler, insanların işini kaybetmesi için başlatılan yalan temelli kampanyalar ve daha fazlası ile gazetecilerin sessiz kalması ve işlerini yapamaması için çalışıyor. Reporters Without Borders, durumun ciddiyetini göstermek için kapsamlı bir rapor hazırlamış. Dünyanın birçok yerinden verdikleri örneklerin yanı sıra, raporda gazetecilerin kendilerini nasıl koruyabilecekleri üzerine de tavsiyeler bulunuyor.
Haftanın Odağı: Sahte Haberlerle Mücadele Dalgası
Geçtiğimiz birkaç yılın gazetecilik adına en önemli sorunlarından birisi sahte haberler ve buna bağlı olarak gelişen gazeteciliğe olan güvenin azalması. Elbette gazeteciliğin ve gazetelerin siyasi propaganda aracı olarak kullanılması yeni bir gelişme değil ancak şu anda karşılaştığımız durum bunun çok ötesinde ve birçok farklı katmanı barındırıyor. Sosyal medyanın haber okuma alışkanlıklarını değiştirmesi, internet üzerinden gazeteciliğin ana gelir kaynağının reklamlar olması yüzünden tık tuzağı gibi yöntemleri kabul edilebilir görmeye başlaması ve yalnızca reklam parasının peşine düşerek yalnızca skandal başlıklar ve yalan haberler üreten “haber sitelerinin” ortaya çıkması bunlardan yalnızca birkaçı.
Böyle bir durum karşısında gazetecilerden ve bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanan diğer kesimlerden bir karşı hareket gelmesi kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Bir yanda ülkemizde Teyit ve Doğruluk Payı gibi örneklerini gördüğümüz doğrulama hareketi doğdu ve tüm dünyada giderek büyümeye başladı. Diğer yanda ise gazeteciler, yayın kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve kimi şirketler bir araya gelerek sarsılan güveni yeniden inşa etmeye yönelik çabalara giriştiler. Bunun sonucunda da birçok farklı insiyatif, kurum ve yayın ortaya çıktı.
Bu haftanın odağında sizlere bu çabaların bir listesini sunuyoruz. Her biri bu sorunların üstesinden gelmek için farklı yöntemleri ve yaklaşımları benimsiyor. Kimisi tamamen gazetecilerden oluşurken kimisinin ekibinde büyük internet şirketleri de var. Hangisinin ideal çözüm olacağını şu anda kestirmek mümkün değil ama bu dalganın büyümesinin hepimiz için faydalı olacağı kesin.