Telif Kanunlarının Görmezden Gelinen Riskleri

Bu haftanın anahtar kelimeleri: telif hakkı, Economist, BBC, Cloudflare.

Bir sanatçının yapay zeka illüstrasyonu (AI). Bu soyut eser, yapay zekanın sonsuz sayıda kullanıma nasıl uyum sağlayabileceğini göstermektedir. Nidia Dias tarafından yaratıldı.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında yapay zekâ ve telif hakları konusunu ele aldım. Her ne kadar ilk bakışta YZ’ya karşı etkili bir koruma aracı gibi görünse de telif kanunlarının bir çözüm olmayacağını, aksine daha fazla zarar verebileceğini düşünüyorum. 

“Ne Okuduk” bölümünde BBC’nin tarafsızlık uğruna düştüğü durum, Economist’in yeni uygulama tasarımı ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Önümüzdeki sayıda görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Gri arka plan üzerinde duran dört telefonun ekranında yeni The Economist uygulamasının farklı ekranları ve menüleri görülüyor.
The Economist

Bu Hafta Ne Okuduk?

BBC’nin “Tarafsızlık” Krizi

Son zamanlarda Birleşik Krallık’ta antisemitizm diyerek her eleştiriyi bastırma konusu iyice kontrolden çıkmaya başladı. Özellikle BBC, tarafsızlık adı altında bunun üst üste kötü örneklerini veriyor. 

İlk örneğin başrolünde yer alan İrlandalı rap üçlüsü Kneecap’in Filistin konusunda sıkça ses çıkarması ve kimi zaman provokatif gösterilerle konuyu gündemde tutma çabası gruba dava açılmasına bile neden olmuştu. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Glastonbury festivalindeki konserleri de yine bir şeyler söylerler korkusuyla BBC’nin canlı yayın listesinden çıkarılmıştı

BBC’nin Kneecap’e uyguladığı bu sansür festivaldeki birçok müzisyeni daha da cesur olmaya itti. Bunlardan birisi olan rap-punk ikilisi Bob Vylan’ın konseri esnasında arkada BBC’yi eleştiren bir afiş asması ve solistin seyircilerle birlikte “death to the IDF” sloganı atması hem BBC yönetiminin hem de hükümetin panik moduna girmesine neden oldu. BBC canlı yayını kesmediği için hedef alınırken grup hakkında da slogan yüzünden polis soruşturması başlatıldı.

BBC’nin ikinci Gazze’deki doktorların yaşadıklarını anlatan bir belgeseli de “tarafsızlık endişeleri” nedeniyle yayınlamadan iptal ettiler. Neyse ki Channel 4 belgeseli alıp yayınlayacağını duyurdu. BBC’nin geldiği bu nokta bir zamanlar tüm dünyada gazetecilere örnek gösterilen bir yer olmaktan giderek uzaklaştıklarının üzücü bir işareti.

The Economist’ten Yeni Uygulama Tasarımı

Haber yayınlarının uygulamalarında tercih ettikleri tasarım o yayın hakkında ne düşündüğünüzü veya ona nasıl yaklaştığınızı da şekillendiren faktörlerin başında gelir. Elbette iyi tasarlanmış ve performans sorunu olmayan bir uygulama olması önemli ancak uygulamalar aynı zamanda okuru içeriğinizi nasıl kullanacağı konusunda da yönlendirmenize imkân veriyor.

The Economist dergisinin yeni uygulama tasarımı bunun iyi bir örneği. Haftalık bir dergi olması nedeniyle çoğu okur için Economist hafta sonu okunacak bir yayın olarak görülüyor. Yeni uygulama bu algıyı kırarak okurun gözünde her gün ziyaret edilebilecek bir yer olmasını sağlamak için tasarlanmış. Hafta sonları uygulama daha derin içeriklere ve dergiden yazılara odaklanırken hafta içi ana sayfada daha kısa ve güncel içerikleri öne çıkarıyorlar. Böylece okurun her gün Economist uygulamasını ziyaret edebileceği algısını geliştirmeyi amaçlıyorlar. Bu da bana göre uygulamayı dijital yayıncılıkta tasarım tercihlerinin nasıl güçlü bir araç olabileceğinin iyi örneklerinden birisi hâline getiriyor.

CBS’ten Trump’a 16 Milyon Dolar

Donald Trump sadece kendisini eleştiren medya kurumlarını değil, aynı zamanda ona yeterince iyi davranmayan medya kurumlarını da hedef almaya devam ediyor. Büyük medya şirketlerinin bazıları buna karşı mücadele etse de Trump’ı üzmemek için çabalayanlar da var.

2024 seçimleri zamanında diğer aday Kamala Harris’in CBS’te yayınlanan 60 Minutes programındaki röportajının ardından Trump CBS’i hedef almış ve kanalın Harris’i daha iyi göstermek için ekstra edit yaparak izleyicileri yanılttığını iddia etmişti. Ardından sadece iddia etmekle kalmayıp CBS’e bir de dava açmıştı. Normalde hiçbir temeli olmayan bu dava gerçekleşirse kaybetmesi kesin olarak görülüyordu. Ama ilginç bir şekilde CBS Trump’a 16 milyon dolar ödeyerek anlaşmaya gitmeye karar verdi.

CBS böyle geçersiz bir suçlamayı kabullenip bir de üzerine tazminat ödeyerek Amerikan medyasına büyük bir zarar verdi. Fakat muhtemelen o sırada tek düşündükleri şirket yöneticilerinin başını ağrıtmayacak bir çözüm yolu bulmaktı.

Cloudflare YZ Botlarına Karşı Yanınızda

YZ modellerinin ihtiyaç duydukları eğitim verilerine erişmek ve arama gibi özellikler için tıpkı Google’a benzer botlar kullandığını biliyoruz. Fakat kimileri ürettiği içeriği bu şirketlere vermek istemediğinden, kimileri de sitelerinde oluşan aşırı yükten dolayı bu botlara karşı engelleme yolları arıyor.

Cloudflare geçmişte YZ botlarını engellemenize imkân veren bir özellik getirmişti ancak bunu sizin aktifleştirmeniz gerekiyordu. Geçtiğimiz hafta yaptıkları bir güncelleme ile artık sitenizde Cloudflare kullanıyorsanız bütün botlar otomatik olarak engelleniyor, eğer isterseniz siz ayarlardan hepsine ya da bazılarına izin verebiliyorsunuz. O yüzden Cloudflare kullanan herkesin ayarlarını bir kontrol etmesini tavsiye ederim.

Bununla birlikte Cloudflare yeni bir sistemi de test etmeye başladıklarını duyurdu. Bu sistemle birlikte eğer isterseniz sadece ödeme yapan YZ şirketlerinin botlarına izin verebileceksiniz. Henüz kapalı beta olan bu özellik ile Cloudflare’e ödeme yapan YZ şirketleri bu özelliği kullanan sitelere erişebilirken geri kalan bütün botlar engellenecek. Böylece site sahipleri bu şirketlerden bir ödeme alma imkanına erişecek.

Kısa Kısa

🤖 ChatGPT’nin haber yayıncılarının sitelerine gönderdiği trafik artmaya devam ediyor.

🤥 Google arama sonuçlarında gösterdiği teyit kutularını kaldırmaya karar vermiş.

🍽️ CJR, Financial Times’ın 20 yılın ardından emekli olan CEO’su John Ridding ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirmiş.

💰 G/O Media, oyun sitesi Kotaku’yu geçtiğimiz yıl Gizmodo’yu sattığı Keleops isimli şirkete satmış. Bunun ardından G/O Media’nın elinde sadece bir yayın kaldı, muhtemelen yakında onu da elden çıkaracaklardır.

🇪🇺 European Journalism Center tarafından başlatılan Journalism Science Alliance isimli proje yanlış bilgiyle mücadele için gazetecilerle bilim insanlarını bir araya getirmeyi amaçlıyor.

Bir sanatçının yapay zeka illüstrasyonu (AI). Bu soyut eser, yapay zekanın sonsuz sayıda kullanıma nasıl uyum sağlayabileceğini göstermektedir. Nidia Dias tarafından yaratıldı.
Pexels

Haftanın Odağı: Telif Kanunlarının Görmezden Gelinen Riskleri

Üretken yapay zekâ teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte bir süredir gündemimizden düşmeyen tartışmalardan birisi “işimizi elimizden alacak” paniği ve bunun önüne geçmek için atılan adımlar. Özellikle bu teknolojinin yaratıcı içerikler (metin, görsel, müzik…) üretebiliyor olması ve bir grup insanın bunları sınırsızca üretip internette yayınlaması yaratıcı sektörlerde çalışanlar için YZ teknolojilerinin düşman ilan etmesine yetti.

Bu teknolojiye karşı mücadele konusunda da akla tek gelen ve bir süredir herkesin başvurduğu seçenek de telif hakkı düzenlemeleri. Bu yasaları temel alarak açılan davaları ve bu yasaların daha da güçlendirilmesi için yapılan kampanyaları sıkça duyuyoruz. Ancak çoğu zaman telif hakkı yasalarının aslında ne yaptığını, bunların güçlendirilmesinin ne anlama geleceğini veya aslında yazarların, gazetecilerin ve sanatçıların bunların güçlenmesinden nasıl zarar görebileceğini konuşmuyoruz.

Geçtiğimiz günlerde ABD’de iki mahkemenin bu konuda verdiği kararlar, telif hakkını konuşmak için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Bartz v. Anthropic davasında konu Anthropic’in modellerini eğitmek için ikinci el kitap alıp dijitalleştirmesi ve internetten kitap indirmesiydi. Yargıç internetten korsan kitap indirmenin ihlal olabileceğini söylese de YZ modelleri eğitmek için aldığın kitabı veya materyali dilediğin gibi kullanmanın adil kullanım kapsamında olacağı kararına vardı. Kadrey v. Meta davasında ise davayı açanlar Meta’nın YZ modelinin kitaplarından kısa cümleleri tekrar etmesini dava sebebi göstermişti ancak yargıç bunun bir ihlal kararı için fazlasıyla yetersiz olduğunu söyledi.

Genellikle YZ modellerin telif hakkı ihlalinde bulunduğunu söyleyenlerin büyük bir kısmının da argümanları bunlara benzer temellerden geliyor: modeli eğitmek için eserimi izinsiz kullandı, benzer işler üretiyor, alıntılar paylaşıyor. Bu argümanların yasal veya teknik bir temelden değil de duygusal bir dürtüyle söylendiğini görmek için bu davaların tam tersi şekilde sonuçlanmasının sonuçlarına bakabiliriz.

Diyelim ki zaten sahibi olduğum bir kitabı (veya başka bir eseri) YZ modeli eğitmek için kullanamıyorum. Eğer modellerin nasıl çalıştığını ve eğitildiğini biliyorsanız, tıpkı davanın yargıcı gibi bunun teknik anlamda bir kitabı okuyarak yeni bir şeyler öğrenmekten farksız olduğunu biliyorsunuzdur. Çünkü bu sistemler eğitildikleri bütün materyalleri saklayıp siz etkileşime geçtiğinizde ona tekrar başvurmuyor. Onlarla eğitim sürecinden bir kez geçtikten sonra bir daha o eğitim materyallerine asla ihtiyaç duymuyorlar.

Bu mantıkla eğer YZ modelleri eğitildikleri materyallere benzer şeyler ürettiği için telif ihlalinde bulunuyorsa, yasalar önünde herkesin okuduğu kitaplardan veya gördükleri eserlerden öğrenerek ürettiği benzer veya alakalı işlerin de asıl eserin telif hakkını ihlal ettiğini iddia edebileceğimiz bir açık oluşuyor. Bu durumda eğer bir şeyler üretmek istiyorsam o yazara veya sanatçıya ek olarak bir lisans ücreti mi ödememiz gerekecek? Ya da daha önceden okuduğum bir şeyden alıntı yapıyorsam, ne kadar kısa olursa olsun, bunun için izin almak zorunda mı bırakılacağız?

Bunu dijitale uyarladığımızda ise interneti tamamen sıfırdan kurmamız gerekebilir. Arama motorları internetteki bütün siteleri sürekli tarıyor ve her arama yaptığınızda kısa alıntılarla bunları gösteriyor. Kullandığımız platformlar her link paylaştığınızda bir önizleme oluşturuyor ve burada da alıntılar yapıyor. Bunların bize faydası olduğu için telif hakkı ihlali şeklinde görmüyoruz ama bazı ülkelerde denenen “link vergisi” yöntemi tam da buna benzer bir yapı kurarak bunların karşılığında büyük platformların ödeme yapmasını talep etmişti. Kanada’daki hiçbir haber sitesinin linkini Facebook’ta paylaşamıyor olması bu yaklaşımın sonuçlarından birisi.

Üstelik bu konu sadece büyük platformlarla da alakalı değil. Bu tür bir telif hakkı güncellemesinin büyük şirketler tarafından daha fazla gelir için geniş şekillerde yorumlanması veya getireceği kısıtlamalar yüzünden internetin iyice kısıtlanmasına neden olması da mümkün. Eğer her türlü alıntı, erişim veya veri çekme işlemi için lisans ücreti ödemek gerekirse internette en zengin birkaç platform ve şirket dışında kimsenin buna gücü yetmeyeceğinden tekelleşmenin uç boyutlara vardığı bir senaryoyla karşı karşıya kalabiliriz.

Telif hakkı yasalarıyla ilgili bir diğer büyük sorun da bunların genellikle bireysel yaratıcılara faydalı olacağının zannedilmesi. Oysa bu yasalar çoğu zaman bu hakları ellerinde tutan büyük şirketleri ve onlarla iş yapanları öncelik olarak görürken sanatçılar bu şirketlerin insafına bırakılıyor. Eğer YZ’ya karşı telif haklarına sığınılırsa ne olacağını görmek için müzisyenlerin yaşadıklarına bakmak yeterli. Çünkü Bruce Sterling’in de söylediği gibi “müzisyenlere olan her şey, geri kalan herkesin de başına gelecek.”

2000’lerin başında internette korsan müzik paniği ile başlayan ve Napster’ın kurban seçildiği telif hakkı tartışmalarında ana argüman korsan müziğin sanatçıları açlığa sürükleyeceğiydi. O zaman yapılan düzenlemeler ve açılan davalar ile korsan müzik (ve diğer medya türleri) görünmez kılındı. Sonrasında da telif haklarına saygılı Spotify gibi platformlar ortaya çıktı. Şu anda bir müzisyen bağımsız olarak müziğini Spotify’a yükleyip bütün parayı kendi alıyor olsa bile 1000 dinlenme sonucunda kazanacağı para 4 doları bile bulmuyor. Belki çok büyük bir popülerlik yakalarsanız buradan düzgün bir gelir elde edebilirsiniz ama çoğu müzisyen için buradan para kazanmak diye bir şey söz konusu değil. Ama Spotify’ın değeri 150 milyar dolara yaklaşmış durumda. 

Telif kanunlarının önemli noktalarda gerçekten ihtiyaç duyulan bir koruma sağladığını kimse inkar edemez. Ancak şu anda yaşadığımız dönüşümün karşısında telif kanunlarını kullanmaya çalışmak bir yandan korumaya çalıştığımız kişilere daha fazla zarar verme, diğer yandan da hâli hazırda bu kişilerin emekleri üzerinden zenginleşen şirketlerin daha da güçlenmesine neden olma risklerini taşıyor. Her ne kadar öyle olmasını isteseniz de bu yasaları yaparken “onları değil, sadece YZ şirketlerini etkilesin” demek gibi bir lüksümüz yok

Büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz ve bu teknolojiyi kullanarak kısa yoldan kâr elde etmeye çalışan ya da onları kötü niyetli şekilde kullanan aktörlerin çıkması da maalesef kaçınılmaz bir durum. Fakat burada YZ şirketlerinin sırf ilgiyi korumak için ortaya attığı büyük ve sıklıkla abartılı iddialara kapılıp gözü kara bir şekilde hareket ederek telif kanunları gibi ileride daha fazla pişmanlığa sebep olabilecek yollara başvurmamak lazım. 

Bunun yerine daha sağlıklı bir şekilde düşünmek ve hem bu teknolojiyi hem de onun ne şekilde kullanılabileceğini iyice anlayarak ilerlemek gerekiyor. Son otuz yılda internetin getirdiği yenilikler karşısında onu anlayıp yeni araçlar geliştirmek yerine eskinin araçlarıyla cevap vermek hem onun zararlarının artmasına hem de ondan alabileceğimiz faydanın kısıtlanmasına neden oldu. Yapay zekâya karşı telif kanunlarını kullanmak da aynı hatayı tekrar etmek olacaktır.


Bu bülten Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla NewsLabTurkey sorumluluğu altındadır ve Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

Yazar hakkında

Ahmet Alphan Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.